İşte Bütün Mesele Bu!

Yazar: Mert Kaan Azın

“Evet, birçok elementi tanıdık birçok elementi gördük. Şimdi geldik en civcikli bölüme!” Golden State Warriors ve Boston Celtics, NBA şampiyonluğu için parkeye çıkıyor!

                           

Bir yanda 2010’dan beri ilk kez bu sahnede yer alacak olan Celtics, diğer yanda ise son sekiz yılda altıncı kez finale çıkan NBA’in son hanedanı Warriors… 82 maçlık normal sezonun ve birer birer kazandıkları play-off serilerinin ardından Larry O’Brien, kupasını kaldırmak için dört maçı kazanan taraf olmaya çalışacaklar. NBA heyecanının doruğa çıktığı final serisi yaklaşırken, gelin iki takımı mercek altına alalım.

Golden State Warriors

(Photo by Ezra Shaw/Getty Images)

II. Steve Kerr liderliğinde M.S. 2016’da hanedanlığını kuran Warriors, bu yıldan itibaren aralıksız beş kez boy gösterdiği NBA finallerinde üç kez mutlu sona ulaşan ve olası bir “quadrepeat”i LeBron James’in iradesi ve Kyrie Irving’in sihrine, “threepeat”i de Kawhi Leonard’ın pençesine kaybetti.

Bu muhteşem dönemin ardından, Oklahoma’dan devşirilen yeniçeri ağası Kevin Durant kazan kaldırarak Brooklyn beyliğinin yolunu tutmuş, Sadrazam Curry Paşa ve Los Angeles Beylerbeyi Klay Paşa’nın sağlık durumları istikrarsızlığı körüklemişti. II. Kerr’in elinde deneyim ve bilgisine gerçekten güvenebileceği tek isim olan ancak sağlıklı kalmakta zorlanan Dahiliye Nazırı Draymond Green Paşa ise, diğerlerinin yokluğunda sınırlı bir destek verebilmişti.

Tüm bu yaşananların ardından 2020 sezonunu NBA sonuncusu olarak bitiren Golden State, bir fetret devrinin kıyısına gelmişti. Curry’nin sakatlıktan dönüp MVP performansıyla oynaması ve bu doğrultuda Green’in de eski günlerine dönmesiyle beraber takım, 2021’de bir kez daha play-off potasına yükselmeyi başardı. Play-in aşamasında önce Lakers’a ardından da Grizzlies’e kaybeden Golden State, play-offları evinden izlemek zorunda kaldı.

Bu sezona ise tam anlamıyla fırtına gibi giren San Francisco ekibi, bir yandan hanedanlık döneminin basketbolundan esintiler veriyor, diğer yandan ise Klay Thompson’un dönüşü için geri sayım yapıyordu. Uzun süre Batı liderliği mücadelesi verirken, hem Curry’nin dalgalı performansı hem de Klay’in alışma süresi sebebiyle bu mücadeleden uzaklaşarak konferansı üçüncü sırada bitirdi. Ancak bu olumsuz sürecin meyveleri play-offta toplanacaktı.

Sezon boyunca giderek yükselen performansıyla özellikle hücumda takımın yıldızlarından büyük yük alan Jordan Poole’nin müthiş katkısı ve Curry-Klay-Green üçlüsünün alışık oldukları basketbolu sahaya yansıtmalarıyla beraber, Warriors nispeten rahat bir play-off serüvenini geride bıraktı. Sırasıyla Denver, Memphis ve Dallas’ı geçerek finale uzanan Golden State, bu üç eşleşmede sadece dört maç kaybederek Batı Konferansı şampiyonluğunu elde etmeyi başardı. Bu sezon ilk defa verilmeye başlanan “Batı Konferans Finalleri (Magic Johnson) MVP” ödülünü ise Stephen Curry kazandı.

Boston Celtics

Sezon başında Brad Stevens’ın koçluğu bırakıp basketbol operasyonlarının başına geçme kararı ile beklenmedik bir sürecin başladığı Boston’da, koç tercihinin Ime Udoka’dan yana kullanılması ise şaşkınlık yaratmıştı. Korkunç başlayan sezon, yıldızlar başta olmak üzere oyuncuların performansları, çarpıcı basın açıklamaları, kısa çöp/uzun çöp derken NBA kariyerinin henüz çok başında olan koç, kovulma baskısıyla baş başa kalmıştı.

(Photo by Brian Babineau/NBAE via Getty Images)

Sezonun ortalarına doğru takımın ritim bulması, Tatum ve Brown’un rollerinin hakkını vermesi ve özellikle de oturan savunma kimliğiyle birlikte yükselişe geçen Celtics, Doğu zirvesinin adaylarından biri haline geldi. Takasın son günü yaptığı Derrick White hamlesiyle taşları iyice yerine oturtan Celtics, sonradan konferans finalinde karşılaşacağı Miami Heat’in ardından sezonu ikinci sırada bitirdi.

Ancak sezon boyunca Doğu Konferansı takımlarının beklenmedik performansı, Boston’un aldığı bu ikinciliğin değerini sorgulatır haldeydi. Çünkü bu durum ilk turda Brooklyn Nets ile eşleşmek anlamına geliyordu. Sezonun özellikle orta bölümünü tam anlamıyla domine eden Durant ve Covid önlemlerinin hafiflemesiyle her maça çıkabilecek olan Kyrie karşısında olmak yetmezmiş gibi, eşleşmenin bir noktasında -katkısı soru işareti olsa da- Ben Simmons’un dönme olasılığı konuşuluyordu.

Ne var ki beklenen o zorlu ve rekabetçi seri, özellikle ilk maçın ardından tamamen çözüldü ve Celtics rakibini süpürdü. Yarı finaldeki rakip ise son şampiyon Milwaukee Bucks olacaktı. Giannis ve arkadaşları, başta savunma olmak üzere Nets’te olmayan hemen hemen her şeye sahipti. Oldukça büyük efor sarf edilen ve “durdurulamaz bir güç, hareket ettirilemez bir obje ile çarpışırsa ne olur?” tadında geçen ve belki de Kris Middleton olsa farklı sonuçlanabilecek seriyi yedinci maç sonunda kazanan Boston, konferans finalinin yolunu tuttu.

Oyun tarzı ve oyuncu özellikleri itibarıyla bir önceki seriye benzeme olasılığı yüksek olarak görülen Celtics – Heat serisi, beklentileri büyük oranda karşıladı. 3-2 öndeyken evinde seriyi bitirme fırsatını Jimmy Butler’ın efsanevi performansıyla kaçıran Boston için, NBA Finalleri için geriye kalan tek seçenek Miami’yi deplasmanda yenmekti. Son saniyeleri büyük çekişme ile geçen maçı kazanan Celtics, finalde Warriors’un rakibi olurken “Batı Konferans Finalleri (Larry Bird) MVP” ödülünün sahibi Jason Tatum oldu.


Finalde Bizi Ne Bekliyor?

Yazının başında bahsettiğim gibi, Boston Celtics’in son final oynadığı yıl olan 2010’da bugünkü Boston kadrosundan NBA’de oynayan tek bir oyuncu vardı: Al Horford. Daha önce final oynayan oyuncu sayısı ise sıfır. Karşılarında ise “Big Three”si beşer kez burayı oynamış ve üç kez mutlu sona ulaşmış Warriors var.

Bu tecrübe farkı, son derece önemli olmakla beraber, tabii ki tek başına bir serinin kaderini belirleyecek bir veri değil. Ancak diğer açılardan bakıldığında da Warriors’un eşleşmenin favorisi olduğunu söylemek doğru olacaktır. Bu iki takımın yalnızca bu play-offlarda gösterdiği performanslardan yola çıktığımızda, Golden State’nin adaptasyon kabiliyeti, oyunlarının keskinliği ve bilhassa hücum opsiyonlarının fazlalığı, onları Celtics’in en az bir adım önüne koyuyor.

Ayrıca Celtics’in maçlar ilerledikçe daralan ve yüksek eforlu çok sayıda maç oynayan rotasyonu (son Heat maçında altı oyuncu ile oynadılar) ve hücumda özellikle rakibine kıyasla çok sık tıkanması en büyük handikapları. Tabii ki bütün bunlar Boston’un hiçbir şansı olmadığı anlamına gelmez.

Öncelikle Warriors, hiç de kötü olmamakla beraber Bucks ve Heat kadar savunma gücü olan bir takım değil. Keza bu iki takım kadar fiziksel oyunculardan oluşmaması ve ritim dışında kaldıkları hücumlarda zorlanması sebebiyle, Boston savunmasının Golden State’in hücumunu aşağı çekmesi mümkün. Yani Celtics savunmasının parkeyi bataklığa çevirmesi halinde, Boston’un bir şansı olacaktır. Yine de bu şansı artırmak için hücumu belli bir seviyeye çekmesi şart.

Bakalım pek çok açıdan ilgi çekici olan bu eşleşmenin sonunda zafere ulaşacak takım hangisi olacak? Buraları defalarca oynamış, yüzük koleksiyonunu genişletmeye çalışan Kerr, Curry, Klay ve Green mi; ilk defa bu noktaya gelebilen Tatum, Brown, Smart ve ilk koçluk sezonunu geçiren Udoka mı?     

Bu yazılar da hoşunuza gidebilir

Yorum Yap