Volante Dergi’de yayımladığımız ilk Football Manager simülasyonu yazımız güzel geri dönüşler aldı. O yazımızda elit seviyedeki antrenörleri Süper Lig takımlarına getirmiştik. Bu yazımızda ise bunun tersi sayılabilecek bir fikri denemeye karar verdik: Türk teknik direktörleri Avrupa’nın elit takımlarına göndermek. Bu tarz değişiklikler kelebek etkisi yarattığı için sonuçlar yine enteresan oldu.
Simüle edilen sezondan bahsetmeden önce birkaç şeyi belirtelim. 20 Ağustos 2022’ye kadar olan bütün transferlerin, menajer değişimlerinin yapıldığı bir yamayla sezonu simüle ettik. Ayrıca kimseye ekstra bir bütçe verilmedi. Yukarıdaki görselde kimin hangi takıma gittiğini görebilirsiniz.
Şampiyonlar Ligi’nde kupayı Aykut Kocaman’ın yönetimindeki Real Madrid, Tayfun Korkut önderliğindeki Bayern Münih’i yenerek kazandı. Real Madrid, geçen sezon özellikle elemelerde Ancelotti ile topu rakibe bırakarak savunmada yaptıklarıyla ve Benzema’nın son dakika şovlarıyla kupaya uzanmıştı. Aykut Kocaman da savunma kurgusunu iyi yaptıran bir antrenör olduğu için oyun mantığında Real’e iyi uyduğunu söyleyebiliriz.
Geçen sezonki Madrid’in dizilişine benzer bir diziliş kullanmış Aykut Hoca. (Pavard kendisinin oyundaki transferi, ilerleyen bölümde bu transferlere küçük bir bölüm ayırdık.) Göze çarpan fark, Vinicius’un biraz daha derinde rol alması ve Asensio’nun daha fazla kullanılması olabilir. Yine eleme turlarında Ancelotti’nin sıkça yaptığı gibi Valverde’nin sağa çekildiği belli oluyor. Sezon toplamında Benzema’dan 27, Asensio’dan 20 ve Vinicius’tan 18 gol gelmiş. Aykut Kocaman farkı.
Avrupa Ligi’nde de Sergen Yalçın-Tuğberk Tanrıvermiş finali oldu. Penaltılara uzanan finalde Kırmızı Şeytanlar, iki sezon önceki finaldeki şanssızlığını kırmış. United’ın bu sezona kötü başlayıp sonradan biraz toplaması, oyunda Sergen Yalçın’ın neler yapabileceği hakkında biraz soru işareti içermeme sebep oldu. Hocaysa bizi fena halde yanılttı. İleride göreceğiniz gibi bence gayet iyi bir Premier Lig performansının yanında Carabao Cup’ı da kazandı Sergen Yalçın.
Final dizilişindeki bazı detaylar dikkat çekici. Örneğin gerçek hayatta Erik Ten Hag’ın Eriksen’i derinde kullandığını görüyoruz, oyunda da Sergen Yalçın bunu yapmış. Pau Torres bence şahane bir ekleme. Rashford 18 gol 9 asist, Bruno Fernandes 23 gol 12 asist, Jadon Sancho 17 gol 12 asistlik performanslarıyla göz kamaştırıyor. Gerçekte takımda memnun olmadığını anlayabildiğimiz Ronaldo, Sergen Yalçın ile birlikte toplam 50 maç oynayıp 16 gol atmış. Ozan Tufan’a, Larin’e ne yaptıysa onu yapmış olmalı.
Premier Lig, yine çok iyi bir şampiyonluk yarışına sahne oldu. Abdullah Avcı’nın City’si, Şenol Güneş’in Liverpool’unun iki puan önünde kupaya uzandı. United üçüncü olarak Şampiyonlar Ligi’ne dönerken Chelsea, zor bir sezonun ardından dördüncülüğü aldı. Maviler, sezona Ömer Erdoğan ile başladı ama yeni yılın başlarında gönderildi. Yerine ise Pep Guardiola getirildi. İlhan Palut, Arsenal ile zorlu bir sezon geçirdi. Avrupa Ligi çeyrek finalinde Real Sociedad’a elendiler. Diğer yandan Spurs’te Rıza Çalımbay ve Leicester’da Ünal Karaman da sezonu tamamlayamadı. Rıza Hocanın yeri Klopp’la, Ünal Hocanın yeri Sampaoli ile doldu. Pep-Klopp rekabeti inanılmaz bir şekilde Londra’ya taşındı. Gerçekte “bu yaşansaydı ne olurdu?” diye düşünmeden edemiyorum.
La Liga’da ipi göğüsleyen takım Aykut Kocaman’lı Real Madrid oldu. Geçen seneki gibi ligde açık ara şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi’nde beklenmedik şampiyonluk almak kolay bir iş olmasa gerek. Bülent Korkmaz Atletico’su, Emre Belözoğlu Barça’sının bir puan farkla önünde. Emre Belözoğlu sezon biter bitmez gönderilmiş. Ersun Yanal ise sezon bitmeden gönderilen diğer hocalardan.
Boynuz kulağı geçmiş. Serie A’daki teknik direktör dağılımı ilginç oldu çünkü oraya yazdığımız herkesin Fatih Terim ile bir şekilde bağlantısı var. Terim’in Galatasaray’dan öğrencisi Okan Buruk, eski takımı Inter ile şampiyonluğu aldı. Milli takımdan öğrencisi Volkan Demirel bir puan farkla ikinci oldu. Kendisi, Milan’la üçüncü oldu. Tuğberk Tanrıvermiş 5’incilik aldı ve Avrupa Ligi finali oynattı. Hamza Hamzaoğlu ise Napoli’de sezonu tamamlayamadı.
Paris Saint-Germain, kadro kalitesi kendi liginin çok üzerinde bir takım. Bu yüzden şampiyonluk kesin gözüyle bakılır her zaman onlar için, nitekim Mustafa Denizli hoca da 13 puan farkla kupayı kazanmış. Şampiyonlar Ligi’nde ise ikinci turda Manchester City’e elendiler. Lille’e verdiğimiz İsmail Kartal, ligdeki kötü performansı sebebiyle yıl sonunu göremeden gönderilmiş.
Biraz önce PSG için söylediğimiz şey, Bayern Münih için de kısmen geçerli. Şampiyonluk adınaysa tek bir fark var: Tayfun Korkut ve öğrencilerinin Bundesliga puan rekoru ile şampiyon olması. (Tek mağlubiyeti merak edenler için, Augsburg deplasmanında 1-0 kaybetmişler. FM oyuncuları bu duyguyu çok iyi biliyor.) Nuri Şahin, teknik direktör olarak döndüğü Dortmund’da ikinci oldu ve Şampiyonlar Ligi çeyrek finali oynadı, onları Real Madrid eledi. Çağdaş Atan, Leipzig’ten Aralık ayında kovuldu. ”Yerli Bielsa” Hikmet Karaman ise Union Berlin ile fena bir sezon geçirmedi. Avrupa Ligi’nde gruptan çıkıp Sevilla’yı elediler fakat ikinci turda Sergen Yalçın’lı Manchester United’a kaybettiler.
Bütün bu gelişmelerin Süper Lig’e etkisini görmeden önce antrenörlerimizin yaptığı dikkat çekici transferlere göz atalım:
- Christopher Nkunku —-> Manchester City (Gerçekten müthiş bir hamle, helal olsun.)
- Marcelo Brozovic, Gianluca Mancini —-> Chelsea (Brozovic’e 112 milyon euro verilmiş. FM bazen enteresan olabiliyor…)
- Thomas Lemar —-> Paris Saint-Germain
- Pau Torres, Otávio, Raul Moro —-> Manchester United
- Marcos Alonso, Benjamin Pavard —-> Real Madrid
- Julian Draxler, Alfonso Pedrasa —-> Bayern Münih
- Rafa, Edinson Cavani, Renato Sanches —-> Arsenal
Son olarak Süper Lig’deki olan bitenleri aktaralım. Beşiktaş bir puan farkla şampiyon olmuş. Valérien Ismaël ve öğrencileri aynı zamanda Türkiye Kupası’nı da kazandı. Galatasaray, Okan Buruk’un yerine Stefano Pioli’yi getirdi. (Oyun zekasından beklenmedik bir hamle.) Trabzonspor, Pál Dárdai’ye; Başakşehir de Bülent Uygun’a emanet edildi. Fenerbahçe şaşırtıcı bir şekilde sezon devam ederken Jorge Jesus’u kovup Karagümrük’ten Andrea Pirlo’yu takımın başına getirdi. Avrupa sahnesinde ise takımlarımızın fena iş yapmadığını görüyoruz. Trabzonspor Avrupa Ligi gruplarına düşüp ikinci eleme turunda İlhan Palut’un Arsenal’ına kaybetti. Fenerbahçe de aynı senaryoyu yaşadı, onlar da Monaco’ya elendi. Sivasspor Avrupa Ligi grubunda üçüncü olup Konferans Ligi’ne düştü. Onlar da ikinci eleme turunda elendi. Konyaspor ve Başakşehir, ne yazık ki Konferans Ligi gruplarına kalamadı. Bir ilginç detay da teknik direktörleri değişen Antalyaspor ve Kayserispor’un küme düşmesi. İki takım da gerçek hayatta iyi iş çıkarıyor. Menajer değişimi bu kadar fark ediyor sanırım.
Bu yazımızda ülkemizdeki teknik direktörlerin yurt dışında ve yüksek bütçelerle ne yaptığını sizinle paylaştık. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve beş büyük ligde Türk teknik direktörlerin karşı karşıya gelmesi durumu oluştu. Oyun olarak ülke futbolunun Avrupa’ya oranla geride kaldığını düşündüğümüzde bu senaryoyu görmek enteresandı. Aynı zamanda işi tek boyutlu olarak ele almayalım, oyun zekası menajere o kadar gerçekçi bir şablon çıkartıyor ki taktiğin takıma uyup uymamasından kişinin dil bilip bilmemesine kadar her şey önemli. Dağılımı yaparken bunlara da dikkat ettik. Bence bazı yönleriyle beklentileri karşılayan bazı yönleriyle de şaşırtıcı şeyler içeriyor bu simülasyon. Türk futbolu son dönemde sorunlar yaşasa da kaliteli oyun oynatan kişiler olduğuna inanıyorum. Ülke futbolu adına umutlarımdan biri, yazıda adını geçirdiğimiz geçirmediğimiz ve potansiyelli birçok teknik direktörün yurtdışında da kendilerini gösterebilmesi; belki Avrupa maçlarında ya da beş büyük ligde bir takımı yönetmekle. Bu hedefi koyan ve dillendiren kişileri biliyoruz, umarım hayalleri gerçeğe dönüşür.
1 comment
Harika içerik! Mükemmel yazı!