Bir NBA takımında koç olarak görev yapıyorsunuz. Rakibinizin hemen hemen bütün hücum gücü tek bir oyuncudan geliyor. Siz de bu oyuncuyu durdurabilmek için onu en iyi savunmacınızla eşleştirmenin yanı sıra; orta sahadan başlayan ikili sıkıştırma, her perdede adam değiştirme, “box and one” gibi ekstra önlemler aldınız. Bütün bunlar normal şartlarda amacınıza ulaşmak için fazlasıyla yeterli olabilirdi. Ancak Stephen Curry’nin normali NBA’in şartlarını yeniden tanımlıyor.
NBA tarihinde “süperstar” olarak nitelendirilen ve oynadıkları dönemlere gerek yetenekleriyle gerek başarılarıyla damga vurmuş pek çok oyuncu var. Bu isimlerin büyük çoğunluğunun kariyerlerindeki önemli anlara dair bir video izlediğinizde, içeriğin genellikle fiziksel meydan okumalardan oluştuğunu görebilirsiniz; kritik son saniye basketleri, muhteşem bloklar, spektaküler smaçlar…
Bu genellemenin en büyük istisnası ise şüphesiz Stephen Curry. Çünkü onun videosunda şunlar olacak; içeri penetre edip ustaca bitirdiği turnike veya floaterlar, perdeden çıkıp attığı üçlükler, topla dansının ardından crossover üzerinden attığı üçlükler, dengesi bozukken attığı üçlükler, el üzerinden attığı üçlükler, logodan attığı üçlükler, üçlükler, üçlükler…
Steph Curry, geçtiğimiz günlerde NBA’deki 11. sezonunun sonuna geldi. Bu 11 sezon içerisine üç NBA şampiyonluğu, iki MVP ödülü, iki sayı krallığı ve çok daha fazlasını sığdırmayı başarırken kendisi ekseninde kurulan Golden State Warriors kadrosu ile birlikte modern basketbol tarihine “Üçlük Devrimi” olarak geçen sürecin zirvesindeki yerini aldı.
Bu devrime yol açan üç sayılık atış kullanmanın daha verimli olduğu düşüncesi, her ne kadar Curry’nin kariyerinin öncesinde ortaya çıkmış olsa da; “Şef”in Golden State takımı bu düşünceyi pratiğe döküp kanıtlayarak NBA tarihinin en özel takımlarından biri konumuna geldi. NBA’deki ilk sezonu olan 2009-2010 sezonu boyunca 380 üç sayılık atış denemesinde bulunurken; takımının 73-9’luk normal sezon derecesi ile rekor kırarak bitirdiği 2015-2016 sezonunda Steph hem ikinci kez MVP ödülüne uzanıyor, hem bulduğu tam 402 üçlük isabetiyle bu alandaki rekoru kırıyor, hem de malumu ilan ediyordu.
Şef’in parmakları yediren menüsü, damaklarda unutulmayacak tatlar bırakarak midelerdeki yerini almaya devam ederken mutfaktan üst üste gelen kötü haberler işleri epey yavaşlattı. Önemli rakiplerinden birinin elinden alarak getirilen dünyanın sayılı “Chef de Partie”lerinden biri olan Kevin Durant önce sakatlandı ardından başka bir rakip restoranın yolunu tuttu. NBA tarihinin en özel “Sous Chef”leri arasında rahatlıkla gösterilebilecek Klay Thompson’ın ilk olarak 2019 NBA Finalleri altıncı maçında, daha sonra da 2020-21 sezon öncesi hazırlıkları sırasında aşil tendonu koptu. Bu da yetmezmiş gibi, Steph de sakatlığı sebebiyle 2019-2020 sezonunda yalnızca beş maça çıkabildi. İnsanların ilgisi başka yerlere kaymak üzereydi.
Ancak Curry nasıl olduysa, halihazırda benzersiz olan yemeğini daha da leziz hale getirmeyi başardı. Aslında sezon hem takım hem de Steph için kolay başlamadı. Takımın eskileri formsuz, yenileri Curry etrafında nasıl oynamaları gerektiğinden bihaberdi. Çünkü onunla oynamak her şeyden önce önemli derecede adaptasyon ve alışkanlık istiyordu. Bütün bunlar Golden State’in sezonun önemli bölümünde seri yakalamasının ve istikrarlı bir oyun ortaya koymasının önüne geçti. Takımın bu aksak hali, basketbolseverlerin bir Warriors maçı izlemesi için geriye tek bir sebep bırakıyordu.
Sezonun henüz altıncı maçında Portland Trail Blazers karşısında 62 sayı kaydeden Curry, geri kalan süreçte beklentileri karşılayacağının sinyallerini veriyordu. Orta sahadan başlayan ikili sıkıştırmalara, takımdaki neredeyse tek hücum gücü olmanın getirdiği savunma ilgisine rağmen All-Star arasına yaklaştıkça performansını ve istatistiklerini artıran Curry, hayranlarına rahat bir nefes aldırıyor ve sakatlık öncesi formuna döndüğünü müjdeliyordu.
Steph’in bu forma ulaşırken en çok yardım aldığı isim beklendiği üzere Draymond Green oldu. Warriors hanedanlığı boyunca takımdaın son derece yüksek seviyedeki bireysel hücum gücünün kolektif ve akıcı bir hale gelmesini sağlayan bir numaralı aktör olan Green, sallantılı başladığı sezonda yavaş yavaş form yakaladı ve diğer yıldızların yokluğunda da Curry için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
All-Star arasının ardından ise bambaşka bir süreç başladı. Dokuz maç daha devam eden inişli çıkışlı süreç, Nisan ayı ile birlikte tamamen çıkışa döndü. Yılın dördüncü ayının ilk günü çıktığı maçtan sezonun bittiği 16 Mayıs’a kadar olan süreçte takvimdeki 25 maçın 23’ünde sahaya çıkan Curry, bu maçların yalnızca bir tanesinde 20 sayının altına, iki tanesinde 30 sayının altında kaldı ve bir numaralı hücum gücünün etrafında çok daha iyi oynamaya başlayan takım, aldığı 16 galibiyetle sekizinci sıradan Play-in oynamaya hak kazandı.
Play-in turnuvasında ilk olarak konferans yedincisi Los Angeles Lakers ile eşleşen Warriors, son derece yakın ve çekişmeli geçen maçı 103-100 kaybederken Curry 37 sayı ve yedi ribaundla oynadı. Son Play-off koltuğu için San Antonio Spurs’ü eleyen Memphis Grizzlies ile oynayan Golden State, Şef’in 39 sayılık performansına rağmen uzatmalar sonucunda sahadan 117-112 mağlubiyetle ayrıldı. Böylelikle Curry ve Warriors, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinden ötürü değişen format sebebiyle, normalde sekizinci sıradan gireceği Play-off’u evinden izlemek zorunda kaldı.
Şef Curry 2020-21 sezonunu 32 sayı ortalamayla bitirerek hem kişisel rekorunu kırdı hem de ikinci kez NBA sayı kralı unvanını kazandı. Önceki sezonlara kıyasla takım arkadaşlarından aldığı katkı dramatik bir düşüş yaşasa da Steph’in bireysel performansı bundan pek etkilenmiş gibi gözükmüyor. MVP yarışını üçüncü sırada bitiren Curry, 2009-2010 sezonunda takımı Oklahoma City konferans sekizincisi olmasına rağmen MVP sıralamasında ikinci olan eski takım arkadaşı Kevin Durant’tan bu yana, takımı Play-off sınırındayken en değerli oyuncu yarışında ilk üçe giren ilk oyuncu oldu.
Daha uzak mesafeden ve daha zor şartlar altında attığı üçlüklerinden ortalamasına oldukça yakın yüzdeyle isabet bulan Curry’nin bu performansı, onun standardı için bile oldukça etkileyiciydi. Sırada ne olduğunu ise tahmin etmeye gerek yok. Tabii ki Şef ne hazırlarsa o var. Ancak Steph ile ilgili akıllarda iki büyük soru var. İlkinin cevabını kısa/orta vadede almak mümkün: Bu performansı daha ne kadar devam ettirebilir? Diğeri sorunun cevabı ise Curry emekli olmadan verilemeyebilir: Stephen Curry “üçlük devrimi”nin sebebi mi yoksa sonucu mu?
Grafikler: https://www.basketball-reference.com/