Kısa Süren Hikaye: Alberto Ascari

Yazar: Akın Temiz

Formula 1’i onyıllara ayırarak düşünmek, çoğu şeyin akılda kalmasını kolaylaştırıyor. 60’lardaki Britanya ve sömürgeleri egemenliği, 70’lerdeki Emmo-Lauda-Hunt dönemi ve 80’lerdeki Senna-Prost rekabeti. Peki her şeyin başlangıcına geri döndüğümüzde bizi kimler karşılıyor? Michael, rekorunu kırana kadar tek kral Fangio’ydu. 50’lerde yarışmış bu adam, birçok anı ve röportajla 84 yaşına kadar hayattaydı. İlk şampiyon Nino Farina ise 1952 ve 53’de onu yenen takım arkadaşının gölgesinde kalmıştı. 1950’ler şampiyon olamasa da gerçekten çok yetenekli pilotlar da barındıran, zengin bir dönemdi. Dört kez şampiyona ikincisi olan Sir Stirling Moss, küstah ama hızlı Fransız Jean Behra, ülkesi İsveç’in renklerini taşıyan otomobilleri ve keçi sakalıyla Joakim Bonnier ve diğerleri… Evet değinmediğimiz tek isim, 1952 ve 1953’ün şampiyonu ve Ferrari ile özdeşleşen ilk pilot olan Alberto Ascari. Efsanenin doğum gününde onu anarken uzak tarih olduğu için daha az bilinen ve daha az üzerine düşülen dönemin Formula 1’ini de hatırlayacağız.

Ascari soyadı günümüzde Monza ve Albert Park’daki viraj isimleri, bir adet spor otomobil firması ve tutkulu Tifosilerin her İtalyan pilota yeni Ascari benzetmesi yapması hariç pek kullanılan bir isim değil. Fakat geçtiğimiz yüzyılın başında fazlasıyla duyuluyordu.

Bir mısır tüccarının oğlu olarak İtalya’nın Mantova şehrinde doğan Antonio Ascari, 1910’larda Fiat ve Alfa Romeo’nun girişimleriyle hızlanan motor sporları endüstrisinde kendine bir yer edinmeyi başarmıştı. Enzo Ferrari’nin de kariyerinin ilk yarışı olan Parma-Poggio arasındaki tırmanma yarışında zafere ulaşan Ascari, adından söz ettirmeyi başardı. Bu sayede eski Fiat’ından kurtulup Alfa Romeo’ya imza atmıştı. Ne var ki yetenekli Ascari’nin şansı, efsanevi Targa Florio’da asla tutmayacaktı. 1923 ve 1924’de lider giderken mekanik arıza yaşayan Ascari, yine de Monza’da kazanmayı başarmıştı. Ardından 1925’de tarihin ilk Belçika GP’sinde Spa’da zafere ulaştı. Aynı yıl Fransa GP için yeni açılan Montlhéry pistinde de lider gidiyordu fakat 23. turda pistten çıkıp takla attı. Çok kan kaybeden Ascari hasteneye giderken yolda hayatını kaybettiğinde geride 7 yaşındaki oğlu Alberto’yu bırakmıştı. Giulio Masetti ve Tazio Nuvolari ile birlikte döneminin en iyi İtalyan pilotlarından olan Antonio’nun oğlu Alberto ise babasının bıraktığı yerden devam edecek ve kendi döneminin en iyilerinden biri olacaktı.

Antonio, Targa Florio 1922’de Alfa Romeo 20-30 ES ile.

Çocuk yaşında babasını alan motor sporlarından soğumak yerine daha da üstüne giden Alberto’nun tek amacı yarışmaktı. Berbat bir öğrencilik hayatı ve birkaç kez okulu bırakma girişimi sonrası liseden mezun olmak onun için yeterliydi. 19 yaşında Bianchi ile (o dönem motorsiklet yarışlarında boy gösteriyorlardı.) sözleşme imzalayan Ascari üç yıl boyunca buradaydı. 1940’da dört tekere geçiş yapan Ascari, Mille Miglia’da yarışmak adına bir otomobil arıyordu. Yardıma ise babasının eski bir dostu yetişecekti. Alberto, Enzo Ferrari’nin ürettiği ilk otomobil olan Auto Avio Costruzioni 815 ile yarışacaktı. Ne de olsa babası Antonio, Enzo kariyerine başladığında onun için büyük bir idoldü. İkili daha sonra yakınlaşmış, Antonio Alfa Romeo’ya geçip Enzo’da pistlerden üretime geçiş yapınca aynı amaca yol alan bir ikili olmuşlardı. Fakat patlayan İkinci Dünya Savaşı sebebiyle hem Ferrari hem de Ascari kendilerini çok farklı bir durumun içinde bulacaklardı. Enzo, Mussolini için askeri taşıtlar yapmak zorunda kaldı. Üstüne müttefikler Modena’daki fabrikayı bombalayınca Maranello’ya taşındı ve savaşın sonuna kadar da burada üretime devam etti. Ascari’nin kendine ait ufak garajına da ordu tarafından el konulsa da Alberto, İtalya’da pek durmayacaktı. Kuzey Afrika cephesinin açılması ile birlikte oradaki ordu depolarına yakıt sevkiatıyla görevlendirilmişti. Aynı şekilde görevlendirilen ve kendisi gibi bir yarış pilotu olan Luigi Villoresi ile Taranto-Trablus arasında çokça gemi yolculuğu yapınca dost oldu. Savaş bittikten sonra da ikili, Maserati ile yarışmaya başladı. 1948’de San Remo’da ilk galibiyetini alan Ascari, Silverstone’da da ikinci oldu ve gelmekte olan yeni Formula 1 kuralları öncesi dikkat çekmeyi başardı. Enzo, 1949 için Ascari’yi kendi takımına çekerken yanında Villoresi’yi de aldı ve ikilinin takım arkadaşlığı devam etti. O yıl Monza, Bari, Bern ve Buenos Aires’de zafere ulaşan Ascari böylece 1950’de gelecek yeni kurallar öncesi favori isimlerden biriydi.

1948’de Maserati 4CLT/48 ile Silverstone’da ikincilik gelmişti.

Yeni ismiyle Formula 1 Dünya Şampiyonası 7 yarış ve yeni puanlama sistemiyle geliyordu. Farina-Fagioli-Fangio üçlüsüyle çok güçlü gelen Alfa Romeo, Louis Chiron’lu Maserati, o yıl Le Mans 24 Saat’de de kazanacak olan Louis Rosier’li Talbot ve Ascari-Villoresi ikilisiyle Ferrari. Sezonun ilk yarışıyla birlikte Alfa’ların ayrı bir ligde olduğu belli olmuştu. Fangio lider giderken vites problemi yaşasa da takım arkadaşları Farina ve Fagioli 1-2 yapmayı başarmıştı. Ferrari ise otomobili yetiştiremediği için yarışa katılamamıştı. İkinci yarış Monako’da ise Farina, Fagioli’nin de karıştığı 9 otomobillik bir zincirleme kazaya sebep oldu. Fangio bu sefer kazanırken Ascari ikinci olarak Ferrari’nin varlığını gösteriyordu. Dayanıklılık problemleriyle uğraşan Ferrari’ler İsviçre ve Fransa’da puan alamazken Alfa, dubleler yapmaya devam edince sezon erkenden sona ermişti. Son yarış Monza öncesi üç Alfa pilotundan Fangio 26, Fagioli 24 ve Farina 22 puandaydı. Pol pozisyonundan başlayan Fangio, yine şanzımanı dağıtınca galibiyete konan Farina şampiyon olmuş, Ascari ise Fagioli’yi geçip ikinci olmuştu. Ertesi sezon yine kuvvetli olan Alfa’lara karşın Ferrari kendini geliştirmeyi başarmıştı. Fangio İsviçre ve Fransa’yı alırken Farina’da Belçika’da zafere ulaşmıştı. Ascari de iki ikincilik ile şahlanan atın sessiz durmadığını gösteriyordu. Silverstone’da ise devran sonunda dönecekti. 1946’dan beri 22 yarıştır Ferrari’lere geçilmeyen Alfa Romeo’nun bu başarısı, iki Arjantinli’nin düellosuyla son bulacaktı. Ferrari’nin yeni pilotu José Froilán González, Fangio’yu mağlup etmeyi başardı ve yarışı kazandı. Bu, Ferrari’nin Formula 1’deki ilk galibiyetiydi. Silverstone’da vites kutusu sebebiyle yolda kalan Ascari, sonraki iki yarış Nürburgring ve Monza’yı alarak şampiyonada ikinci sıraya çıktı. Takvime yeni eklenen ve Barcelona’nın bir banliyösü olan Pedralbes’daki cadde yarışı öncesi Fangio, Ascari’nin 3 puan önündeydi. Pol pozisyonunu Ascari alsa da yarışta yaşadığı mekanik arızalar, Fangio’ya ilk şampiyonluğunun kapısını açacaktı. Ferrari gittikçe güçlenirken finansal problemler yaşayan Alfa Romeo, gelişim yarışında geride kalacağını öngörüp gelecek sezon için çekileceğini açıkladı.

Monza 1951. Ferrari 375 V12 ile galibiyete giderken.

1952 için Alfa ile birlikte Talbot’da çekilince ortalık Ferrari ve Maserati’ye kalmıştı. Bunun üzerine daha çok rekabet yaratabilmek adına FIA, 1952 ve 1953’ü Formula 2 regülasyonları ile düzenleme kararı aldı. Böylece daha çok takım katılabilecek ve motorlar da 2 litre hacimle sınırlanacaktı. Dağılan Alfa Romeo’dan Farina Ferrari’nin yolunu tutmuş, Fangio ise Maserati ile anlaşmıştı. Fakat sezon başlamadan önce Monza’da yapılan bir şampiyona dışı yarışta Fangio kaza yapıp boynunu kırınca sezonu kaçıracağı kesinleşti. Sezonun ilk yarışı İsviçre’de ise Ascari yoktu. Indy 500 sıralamalarında yer almak için ABD’ye giden Ascari bunu yapan ilk Avrupalı pilot olmuştu. Yokluğunda yarışı kazanan ise takım arkadaşı Piero Taruffi oldu. Ferrari sezona galibiyetle başlamıştı. Farina lider giderken manyeto arızası sebebiyle kalsa da bir başka Ferrari ile Rudi Fischer ikinci oldu. Üçüncü ise bir tur geriden gelen Gordini pilotu Jean Behra oldu. Ferrari dezavantajına olan kurallara rağmen açık ara öndeydi. Şampiyonayı kazanacakları belliydi ve aynı otomobili süren pilotlara zafere ulaşıp diğerlerinden iyi olduğunu gösterme fırsatı doğmuştu. İlk yarışı alan Taruffi, Fransa ve İngiltere’de aldığı podyumlarla fena bir iş çıkarmayacaktı. 1950 şampiyonu Farina ise dört tane ikincilik ile fazlasıyla istikrarlı bir sezon geçirmişti. Bu iki Ferrari pilotunun dışında Cooper’ı ile iyi bir sezon geçiren ve ilk yılında podyum gören Mike Hawthorn da fena değildi. 1952 için başka figüran kalmadığına göre artık kazananı öğrenme vakti geldi. Evet “figüran” kelimesi bu seviyedeki pilotlar için talihsiz bir çıkış olabilir. Fakat katıldığı altı yarışın tamamını kazanan Alberto Ascari, diğer herkesi figüran gibi göstermişti. Altı yarışın üç tanesinde takım arkadaşlarına dahi tur bindirerek kazanan Ascari, adeta bir bomba gibi patlayarak şampiyon oldu.

1952 Almanya’da sıralamalarda takım arkadaşı Farina’ya 3 saniye fark atmıştı.

1953’de Fangio’nun geri dönüşü ve yanında vatandaşı González ile Arjantinli ikilisi kuran Maserati, güçlenmiş görünüyordu. Ferrari ise Taruffi’nin yerine Hawthorn’u getirmişti. Daha çekişmeli geçeceği öngörülen sezon, ilk yarış Arjantin’de bir trajedi ile başlayacaktı. Başkan Juan Perón’un kararı ile ücretsiz bilet verilen yarışa seyirci akını vardı. O kadar inanılmaz bir boyuta gelmişti ki pistin kenarları da insan doluydu ve çok geçmeden beklenen oldu. Farina, piste çıkan bir çocuktan kaçmaya çalışırken kontrolü kaybedip seyircilerin arasına dalınca 13 kişi öldü. Ascari, kalan herkesin bir tur önünde kazanırken galibiyet serisini devam ettiriyordu. Sonrasında Hollanda ve Belçika’yı da alan Ascari, rekor olan üst üste dokuz galibiyetlik serisini yaptı. Ascari’nin bu rekoru 2013’de Sebastian Vettel tarafından ancak ve ancak egale edilebilecekti. Sezonun en çekişmeli yarışlarından olan Fransa’da ise kazanan Hawthorn olacaktı. Son turun son virajında lider Fangio’ya muhteşem bir atak yapan İngiliz pilot yarışı kazanmayı başarırken ilk dört pilot sadece 5 saniye içinde yer almıştı, üstelik 2 saat 44 dakika süren bir yarışta. Ascari’nin serisi bozulsa da sonraki yarış Silverstone’da yine zafere ulaşacaktı. Fangio sezonu bir galibiyet ve üç ikincilik ile tamamlasa da sekiz yarışta beş galibiyetle yine yenilmez bir performans gösteren Ascari şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Böylece Farina’dan sonra bir başka şampiyon olan Fangio’yu da yenen Ascari, babasının izinden başarıyla gidiyordu.

Formula 1 kurallarının geri geldiği 1954 için Gianni Lancia’nın büyük bir hevesle kurduğu yeni takım Lancia’ya imza atan Ascari, yine yanında Villoresi ile birlikte gelmişti. Lancia ayrıca savaştan önce Alfa Romeo’ya içlerinde efsanevi 12C’nin de bulunduğu birkaç yarış otomobili tasarlayan Vittorio Jano’yu da getirmişti. Fakat bu güzel ortaklık, Lancia’nın başta önemsiz gördüğü ancak sonrasında ciddi şekilde artan finansal sorunlardan dolayı iyi başlamayacaktı. Otomobilin yetişmeyeceği anlaşılınca Lancia, Ascari’nin sezon içinde Maserati ile iki, Ferrari ile bir yarışa çıkmasına izin verdi fakat Ascari hepsinde de mekanik arızalardan dolayı yarış dışı kaldı. Nihayet sezonun son yarışı İspanya’ya hazır olan yeni otomobil ile artık Ascari, Lancia ile ilk yarışına çıkacaktı. Jano, kısıtlı imkanlarla çok iyi bir iş çıkarmıştı ve yeni Lancia D50 gerçekten hızlı bir otomobildi. Ascari, otomobili ilk kullandığında o sezonun yedi yarışının altısını kazanmış olan Fangio’nun Mercedes’inin 1 saniye önünde pol pozisyonunu aldı. Ancak yarışta lider giderken debriyaj problemi sebebiyle yolda kalacaktı. Ascari için Formula 1 adına tümüyle kayıp bir sezondu. Son şampiyon, ünvanını korumak bir yana dursun bunun yanına bile yaklaşamamıştı. Yeni Lancia anlaşması çok iyi sonuç vermemişti ancak D50’nin İspanya sıralamalarındaki performansı umut vadediyordu. Ayrıca Ascari, geçmişte Ferrari’deyken şans bulamadığı Mille Miglia’ya katılma fırsatı bulmuştu. Patron Gianni, mutsuz pilotunun moralini yüksek tutmak için onu bu tehlikeli yarışa sokmak zorunda kaldı. Bir Lancia D24 ile ikinci Vittorio Marzotto’ya yarım saatten fazla fark atarak kazanan Ascari için bu galibiyet, buruk geçen sezon için büyük bir teselliydi.

602 numaralı otomobiliyle 1954 Mille Miglia galibi Alberto Ascari.

1955 sezonuna iyi bir giriş yapan Lancia, şampiyona dışı koşulan Torino ve Napoli’deki yarışları Ascari ile kazanmayı başardı. Ama ilk yarış Arjantin’de ikinci cepten kalkan Ascari, liderlik mücadelesinde kazaya karışınca yarış dışı kaldı. Fangio kendi evindeki yarışı kazanarak güçlü bir giriş yaparken Ascari’nin hızlı şekilde toparlaması için Monako’yu alması gerekliydi. Fangio ile sıralamalarda aynı süreyi yaptı ancak Fangio turunu daha önce attığı için pol pozisyonu onun oldu. İkinci cepten kalkan Ascari, startta Fangio’nun takım arkadaşı Moss’a geçildi ve uzun süre üçüncü sırada seyretti. 49. turda Fangio vites kutusu sebebiyle kalınca Moss’un arkasında ikinciliğe geçti. Uzun süre yakın takibi sürdüren Ascari, Moss’un motoru 80. turda patlayınca liderliğe oturmuş oldu. Fakat az sonra Formula 1 tarihinin en bilindik kazalarından birini yapacaktı. Tünelden sonraki Nouvelle şikanında basit bir sürüş hatası yapan Ascari, saman balyalarını yıkıp denize uçtu. Açık tekerli ve 600 kilogramdan fazla olan D50’si taş gibi batarken Ascari’de Akdeniz’in sularına gömülüyordu. Neyse ki 3-4 saniye sonra mavi kaskı su yüzüne çıktı ve sadece kırık bir burunla oldukça ucuz yırtmış şekilde bir bot tarafından kurtarıldı. Elindeki galibiyet fırsatını çöpe atan Ascari, Lancia ile çıktığı üçüncü yarışında ikinci kazasını yapmıştı. 1950-1953 arasındaki dört sezonda Ferrari ile sadece bir tane kazaya karıştığını düşünürsek  Lancia ona, o Lancia’ya pek uğurlu gelmemişti.

Lancia D50, Monako limanından çıkarılıyor.

Kazadan dört gün sonra Monza’da yakın arkadaşı Eugenio Castellotti’nin Ferrari 750 Monza ile yapacağı testi izlemeye gitti. İkili o sene Monza 1000 Km yarışında Ferrari adına yarışacağı için test Ascari’yi de ilgilendiriyordu ancak o günün programında Ascari’nin sürüşü yoktu. Yine de dayanamayıp bir iki tur atmak isteyen Ascari gömlek, ceket, pantolon ve kravattan oluşan günlük giyiminin üstüne Castellotti’nin kaskını takıp piste çıktı. Birkaç tur sonra ise kötü haber gelecekti. Pistin hızlı virajlarından birinde kontrolü kaybeden Ascari’nin otomobili iki takla atmış, Ascari ise piste fırlamıştı. Vahim olay sonucunda İtalyan motor sporları tarihinin en büyük isimlerinden bir tanesi yaşamını yitirmişti. Monako’da denize uçtuktan dört gün sonra, o gün sürmemesi gereken bir otomobilde can vermişti.

Kazadan sonra Ascari’nin otomobili.

Yaşamı, başarıları, ölümü ve ölümünden sonra akılda kalanlarıyla Ascari tam anlamıyla Formula 1’in figürlerinden biri haline geldi. Sevilen ve saygı duyulan bir pilot olan babasını 7 yaşında kaybettikten sonra Alberto Ascari, 26 Mayıs 1955’de babasının öldüğü yaşta, babası gibi ayın 26’sında, babası gibi 26 numaralı bir otomobilde, babası gibi arkasında bir eş ve iki çocuk bırakarak ve babası gibi aynı tür bir virajda hayatını kaybetti. Hayatını kaybettiği viraja 1972’de bir şikan eklendi ve ismi “Variente Ascari” olarak değiştirildi. Manidar olan ise İtalya’nın bir başka pisti olan Imola’da bulunan ve Ascari’nin öldüğü viraja tıpatıp benzeyen Tamburello’ya da şikan koyma fikri ortaya atılmıştı. Ancak bu fikir kabul edilmedi ve Bassa, Alta ve Castellacio virajlarına şikan koyulup pistin yavaşlatılması düşünüldü. Talihsiz karardan 24 sene sonra 1 Mayıs 1994’de Ayrton Senna hayatını kaybedinceye kadar Tamburello tam gaz dönülmeye devam edildi. Ascari’nin ölümü sonrası İtalya’da ortaya çıkan güvenlik endişeleri eğer doğru şekilde yorumlansaydı, şu an Senna aramızda olabilirdi. Lancia, Ascari’yi kaybettikten sonra yarışlardan çekildiğini açıkladı. Castellotti ise iki yıl sonra bu sefer Modena’da bir başka Ferrari’yi test ederken can verdi. Kuşkusuz mükemmel bir pilot olan Alberto Ascari, kısa süren kariyerinde halen hatırlanmasını sağlayan çokça şeye imza attı. Arkasında 2 şampiyonluk, 13 galibiyet, 17 podyum ve 14 pol pozisyonu bırakan büyük efsaneyi, doğum gününde anıyoruz.

Kaynak: 1,2,3

Bu yazılar da hoşunuza gidebilir

Yorum Yap