Birçoklarına göre bu sporun en iyisi, bu sporun ve Ferrari’nin altın çağlarını yaşatan kişi, günümüzde oluşan Mercedes dominasyonun baş aktörlerinden birisi ve bunlardan bile çok daha fazlası. Flavio Briatore “Çok genç, çok erken, vakitsiz…” diye aktarıyor Michael Schumacher’in Formula 1 pistlerinde ilk kez parlamasını. Bu sözler, geçirdiği kayak kazası için de kesinlikle geçerli. Takip eden süreçte kendisinden pek haber alınamaması hayranları arasında bir mesafe yaratsa da, kazadan 8 yıl sonra Netflix’te yayınlanan “Schumacher” belgeseli, bu mesafeyi bir nebze olsun kapatmaya yardımcı oluyor.
“Drive to Survive”ın başarısının ardından Formula 1 içeriklerine bir yenisini daha ekleyen Netflix, 15 Eylül 2021’de “Schumacher” belgeselini izleyicilerin beğenisine sundu. Hayranlar açısından bilinmedik pek bir şey içermeyen belgesel, Formula 1’in yeşil gözlü devinin hatıralarını tekrar canlandırmasıyla bu kitleyi kendine çekiyor. Sporla ilgilenmeyen bir izleyici içinse bu içerik Kızıl Baron’un özeti mahiyetinde, özellikle özel hayatı hakkında, bilgiler içeriyor.
Baştan söylemek gerekir ki yapımda kopukluklar mevcut. Özel birçok anın yer almaması hayranlar açısından büyük bir eksi. Ancak Schumacher hayatını anlatan bir belgesel için iki saat kısa bir süre. Yalnızca Ferrari kariyeri için bile iki saat yetersiz kalabilir. Yapımda Ferrari kariyeri ve şampiyonluklarından ziyade özel hayatı ve şampiyonluklara giden yoldaki Schumi’yi görüyoruz. Özel hayatına odaklanılmasına çok sevindim. Çünkü şampiyonluklarını, galibiyetlerini biliyoruz zaten. Belgeselde Michael’in özel hayatından karısı, oğlu, kızı, babası ve kardeşi gibi kişiler varken iş hayatından da Brawn, Todt, Briatore, Ecclestone gibi birçok önemli isim yer alıyor. Yarış pilotlarından Häkkinen, Vettel, Coulthard, Hill, Webber gibi isimler var. Pilotların arasında dominasyonunu bitiren Alonso ve günümüzdeki Mercedes canavarını yaratırken beraber olduğu Rosberg’i de görmek isterdim. Ayrıca Webber’in Vettel’den fazla yer alması bu konuda takıldığım başka bir şey. Konuşmacı kadrosu olarak çok sağlam bir belgeseldi diyebiliriz ancak bu kişileri kullanma açısından o kadar başarılı değildi.
Belgesel introsunda yer alan ilk sahne Monte Carlo caddelerinde yarışılan Monako Grand Prix’sinin bir turu. Bu tur start düzlüğünden değil tünelin karanlığından başlıyor ve yine aynı yerde bitiyor. Sporun en ikonik pistinde, en ikonik arabası ile, en ikonik sürücüsünün birleşmesi açılış sahnesi için çok anlamlı düşünülmüş. Schumacher’in kırmızı arabası ile turumuzu tamamladıktan sonra kahramanımızın F1 kariyerinin başlangıcına gidiyoruz. Kariyerinin başlamasının sebebi Eddie Jordan’ın 1991 Belçika GP için bir pilota ihtiyacı olması olarak aktarılıyor. Bu hafta sonunda Michael’in isminin en çok anılan isim olduğu söyleniyor. Willi Weber (Schumacher’in eski menajeri), o hafta sonundan önce son kez hiç rahatsız edilmeden pizza yediklerini aktarıyor. Bu an Michael’in 2013’teki kazasına kadar muhtemelen basından ve hayranlardan uzak kalabildiği son andı.
Bu görüntülerin ardından 1992 yılında podyum zorlayan Benotton takımı ile anlaştıklarını ve o yılın Belçika GP’sinde Michael’in ilk yarış galibiyetini aldığı söyleniyor. Yarış sonunda kahramanımızın Alman hayranlarına ve karısı Corinna’ya teşekkür ettiği bir konuşması yer alıyor ve Schumi’nin bu spora ilk adım attığı çocukluk yaşlarına dönüyoruz. Tanınma, ilk takım, ilk galibiyetin ardından spora ilk adım şeklinde sıralanan bir zaman çizelgesi benim hoşuma gitti. Bu sahnelerde; Michael’in ilk ekipmanlarını, ailesinin onun için yaptığı fedakarlıkları, babasının onun hakkına “küçükken de şampiyon gibi konuşuyordu.” deyişini ve ilerleyen yıllarda en büyük rakibi olacak Häkkinen’le ilk mücadelelerine yer verildi. Bu sahnelerin ardından Corinna ile tanışma hikayelerine değinilip 94 sezonuna gidiliyor.
1994 sezonu F1 tarihinde bir kilometre taşıdır. O dönemler sporun en büyüğü olan Senna’nın trajik ölümünün ardından bir favori boşluğu oluştu. Bu boşluktan en çok sivrilense o sezon Senna ile rekabete girebilen Schumi ve Benotton oldu. Ross Brawn belgeselde bunu şöyle aktarıyor: Ferrari, McLaren, Williams kendini kanıtlamış takımlardı. Bir yandan Almanya’dan gelen bir çocukla bir tişört üreticisi herkesi yenmeye başladı.
Yapımın bu kısmında belgeselde beni en çok etkileyen konuşmalardan biri var. Schumacher’in, Senna’nın komada olması ile ilgili yaptığı konuşmada kendini ne kadar tuhaf hissettiğini söylemesi ve o anki duygularını tanımlaması çok etkileyiciydi. Özellikle kendisini şu anki durumu göz önüne alınınca.
1994 şampiyonluğuna görece uzun bir bölüm ayrılmış ama 1995 şampiyonluğu Almanya yarışında ona duyulan ilgiyi göstermek dışında geçiştirilmiş ve Michael’in Ferrari’ye gelişine hemen geçilmiş. Orada tanıdık başka bir sima olan Niki Lauda’nın bir fotoğrafını görüyoruz ve Willi Weber’in sözlerini duyuyoruz: Niki Lauda yanıma gelip McLaren’de araca binip yarış kazanan birçok kişiden biri olur. Ferrari’de ise başarısız geçen yıllardan sonra Ferrari ile yarış kazanan istisnai bir pilot olur.
Ferrari bölümünde 1996–2000 arasına ağırlıklı olarak değinilmiş. 1996 senesinde aracın felaket ve felsefesinin yanlış olması, o dönem Ferrari’nin diğer pilotu Eddie Irvine tarafından söyleniyor. Alman pilotun takımla ne kadar bir bütün olduğu burada anlatılmaya başlanıyor ve 1996 yağmurlu ispanya yarışına yer verilmiş.
1997 yılında Villeneuve ile yaşadığı olaydan sonra ailesi ve yakınları ile Norveç’e gitmesi gösteriliyor. Bu olay, Schumacher’in kariyerindeki karanlık ve olumsuz anlardan birisidir. Ancak belgeselde bu ana sadece yarış pistende değinilmiyor. Pistteki bu olaydan dolayı Schumi çok eleştirildi. Belgesel burada sadece pist üstünde kalmayıp Alman pilotun bu olayın ardından yaşanan özel hayatından kesitler sundu. Burada özel hayatından kesitler gülümseme ile kendinin izlettirdi. 1998 yılı başlamadan önce James Allen, Gianluca Pilot, Ross Brawn ve Corinna; Michael’in takım ve yarış mantalitesini anlattılar. Burası yine yapımın en vurucu yerlerindendi. F1 tarihine kazınan 98 Spa yarışında Garaj basma sahnesi, olayın diğer kahramanı Coulthard tarafından anlatılması hoşuma gitti. Häkkinen’le olan mücadelesi yine çok sade şekilde anlatılmıştı.
Schumacher’in kariyerinin en duygusal anlarından biri olan 2000 Monza yarışından sonra Senna sorusuna ağlamasına yer verilmesi benim için çok önemliydi. Atlanması kabul edilmeycek şeylerden biriydi. Suzuka yarışında pit stop stratejisi ve Ross Brawn telsiz sesini duymak yine artı puandı. Michael’in şampiyonluğun ardından ilk elini sıkıp sarılan kişinin Häkkinen olması sporun tarihinin en adil (fair) yarışan ikilisine güzel bir noktaydı. Belgeselin devamında Häkkinen’i daha görmüyoruz. 2001–2002–2003–2004 şampiyonlukları atlanmasını çok da olumsuz karşılamadım. Bunlar anlatılmaya kalksa belgesel çok uzardı. 2006 Monza’da ilk emekliliğini açıklamasının ardından özel hayatından keyifli görüntüler yer alıyordu. Daha sonra çok kısa olarak “Bu adam Mercedes’te de yarıştı” mahiyetinde Mercedes görüntüleri kondu.
En son olarak da kayak kazasına yer verilmiş. Burada konuşmalar sırasında ekranda sadece kar üstünde yer alan teleferik gölgesi gösterilmesini güzel ve sade buldum. Mick’in konuşması ise izlerken paramparça etti. Tarihin en büyük pilotunun oğlu olup çok uzun zamandır ondan hiçbir şey öğrenemiyor oluşu, çaresizliği ve üzüntüsü… “Babam aynı dili konuşuyoruz, motor sporu dili. Her şey farklı olsaydı.” deyişi duygulandırdı.
Dizi alanında beğenmesem de belgesel alanında Netflix’in yapımlarını başarılı buluyorum. Bu belgeseli de birkaç nokta dışında genel olarak beğendim. Schumacher’in pist üstü hayatından daha çok özel hayatındanki anları ilgimi çekti. Beklediğimden farklıydı ancak yapım beni tatmin etti. Belgeselin sonunda Schumacher’in eşi Corinna’nın yaptığı konuşmadan ailenin özel hayatına saygı duyulmasını istediklerini anlıyorum. Ancak milyonlarca hayranı olan birinin sağlık durumu hakkında yıllardır tatmin edici bir habere ulaşılamadı. Ailenin koruyucu tavrı bunda ana etken. Aile ne kadar haklı olsa da hayranlara ara ara bilgi verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Umarız bir gün sağlıklı şekilde kameralar karşısında yarış pistlerinin efsane ismini görebiliriz.