“Oynamalarına Gerek Yok”

Yazar: Aslı Hilal Menteş

1919 yılında bağımsızlığını kazanan Afganistan’da yaşanan rejim değişikliğiyle beraber 1992 yılında Afgan İslam Devleti’nin kurulması ardından başlayan iç savaşlar, 1996 yılında Taliban’ın iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı. 1996-2001 yılları arasındaki Taliban rejimi süresince ülkede ciddi bir şekilde kısıtlanan spor hayatı, kadınlar için tamamen bitirilmiştir. 2001 yılından sonra ABD’nin müdahalesi altında Afganistan’da spor faaliyetleri yeniden hız kazanmış ve hatta spor diplomasisi bağlamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından desteklenmiştir. Buna göre spor ve atletizm, Afgan halkının agresyonunu yansıtacağı ve böylece kamusal ve siyasal alanda daha sakin ve barışçıl davranmalarını sağlayacağı düşünülen bir alan olarak teşvik edilmiştir. Dönemin ABD Donanması Tuğamirali Pitmann, Afganistan’da sporu destekleyip spora erişimi artırarak, gençlerin kendilerine alternatif bir gelecek yaratacakları bir alan sunulacağını, böylece gençlerin uyuşturucudan, suça karışmaktan ve Taliban’dan uzak duracağını ifade etmiştir[1]. Öte yandan kadınların spordaki yeri bu noktada önemli bir yer edinmiştir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin bir insan hakkı olarak ifade ettiği sporun kadınlara yasaklanmış olması insan hakları ihlali olmakla beraber spor, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yansımalarının da kolaylıkla görülebileceği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Devletlerin bir kamu diplomasisi aracı olarak sporu, en kapsamlı biçimde kullanabildikleri platform olan Olimpiyat Oyunları net bir analiz fırsatı sunmaktadır. 1936 Berlin Olimpiyatlarından itibaren yaz olimpiyatlarına çok büyük oranda katılım gösteren[2] Afganistan, Taliban rejiminin kadınlara sporu yasaklaması ve yapılan toplumsal cinsiyet ayrımcılığından dolayı Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından 1999 yılında 2000 Sidney Olimpiyatlarından men edilse de; 2001 yılında Taliban rejiminin sona ermesiyle beraber Afganistan Milli Olimpiyat Komitesi yeniden kurulmuş ve Afganistan 2004 Atina Olimpiyatlarına beş temsilci göndermiştir. Bu beş sporcunun ikisi kadındı ve ilk kez Afganistan’ı temsilen olimpiyatlarda kadın sporcular yarışacaktı.

2007 yılında Khalida Popal tarafından kurulan kadın futbol takımı da bu alandaki önemli gelişmelerden biridir. Nitekim Popal bu gelişmeyi “Futbol bir erkek oyunu olarak bilindiğinden, futbolu kadın haklarının savunulabilmesi için önemli bir araç olarak görüyorum. Kadınların Afganistan’da futbol oynaması, kadınların kendi bedenleri üzerinde hakları olduğu ve kendi bedenleriyle istediklerini yapmakta özgür olduklarına dair net bir mesaj vermektedir. Bu futboldan fazlasıdır, bu insan haklarıdır.” diyerek özetlemektedir.[3]

2002 yılında Pakistan’daki Afgan mültecilerin ülkeye dönüşü ile kriketin popülerliğinin daha da artması, ilerleyen yıllarda ülkenin bölgesel spor etkinliklerine ev sahipliği yapmasını beraberinde getirdi.[4] Bu gelişme sahip olduğu tarihsel geçmiş itibariyle Afganistan’ın uluslararası imajı için önemlidir. Uluslararası arenada medyatik açıdan negatif bir toplumsal yapı görünümü sunan Afganistan, evrensel bir değer olan spor aracılığıyla ev sahipliği sürecinde kendini istediği doğrultuda tanıtma olanağı bulabilecektir. Öte yandan bölgesel ve uluslararası spor faaliyetlerine temsilciler göndererek de milli sporcular aracılığıyla bir kamu diplomasisi fırsatı yakalayabilecektir:

“Medya Afganistan’ı, erkeklerin elinde silahlarla, kadınları da burkayla resmediyor. Ben dünyaya burada barış isteyen, özgürce yaşamak isteyen insanlar olduğunu göstermek istiyorum.” [5]

Popal’ın bu sözleri, sporun toplumsal hayatta ulusal ve küresel kapsamda ne ifade ettiğini, bir fiziksel aktiviteden fazlası olduğunu göstermektedir.

Bu doğrultuda değinilmesi gereken bir diğer nokta ise sporun, savaşa maruz kalmış (war-torn) toplumların yaşadıkları travma dolayısıyla gündelik yaşama yansıyan korku ve güvensizlik ortamında halkın toplu ortamlara girmekten çekinmesi ve fakat spor söz konusu olduğunda bu güvensizlik ortamının bir istisna olarak ortadan kalkmasıdır[6]. Bununla beraber çok sayıda etnik gruptan ve çok sayıda aşiret ve alt aşiretlerden oluşan demografik yapısı itibariyle sporun ulusal birlik noktasında birleştirici güce sahip olduğu da söylenebilir. Toplumsal cinsiyet noktasındaki kritik bir nokta da kadın sporcuların, özellikle de uluslararası spor müsabakalarına katılıp ülkeyi temsil eden kadın sporcuların Afgan toplumunun ön yargılarını kırmada ve hem kız çocuklarına rol model olarak hem de ailelerin de kız çocuklarını spora teşvik etmesinde oynadığı roldür.

Yukarıda bahsedilen tarihsel geçmişi ve toplumsal hayattaki etkileri itibariyle Afganistan’da spor, siyasi gelişmelerle doğrudan etkilenmiş ve değişen rejimlerle direkt olarak şekillenmiştir. Bundan en etkilenen kesim ise kadınlar olmuştur zira rejim net bir biçimde kadınlara sporu bir dönem yasaklamıştı. Bundan yirmi yıl önce, 20. yüzyılın sonunda yaşanan bu olay, 21.yüzyılın ikinci çeyreğinde Taliban’ın Afganistan’da yönetimi yeniden ele geçirmesiyle tekrarlamıştır.

Afgan Karate şampiyonu Meena Asadi, “Kadın atletler için her şey bitti, bütün başarılar ve değerler mahvoldu. Bu insanlar için, özellikle de kadınlar ve kızlar için karanlık bir andır.” diyerek Taliban’ın yönetimi devralmasının ülkede kadınlar için sporun akıbetini ifade etmektedir[7] .Gerçekten de Taliban hükümeti ikinci kez kurulduktan sonra yaptıkları ilk icraatlardan biri olarak kadınlara kriket oynamayı ve vücutlarının görünmesine sebep olacak diğer sporların erkeklerin içinde yapılmasını yasaklamıştır. Bunun anlamı kadınların profesyonel spor hayatından tamamen çıkarılması demektir. Taliban yetkilileri bu kararı, “Kadınların kriket oynamasına izin verileceğini sanmıyorum, çünkü gerek yok.” diyerek açıklamıştır. Bu da sporun kadınlar için “beden teşhiri” anlamına geldiği ile gerekçelendirilmiştir. Zira “İslam ve İslam Emirliği, kadınların kriket oynamasına veya bu tür spor türlerini oynamalarına izin vermiyor.”

Meeani Asadi, Afgan Karate Şampiyonu

Taliban yönetiminin, cinsiyet ayrımcılığına ve insan hakları ihlaline uzanan bu kararı, Kasım ayında gerçekleşecek Avustralya ile Afganistan arasında oynanması planlanan erkekler kriket test maçına Avustralya’nın boykotunu da beraberinde getirmiştir. Avustralya, Afganistan’da kadınların kriket oynamasının yasaklanmasının doğrulanması halinde, test maçında Afganistan erkek kriket takımına ev sahipliği yapmayacağını duyurmuştur.[8]

Taliban yönetiminin ülkedeki kadın sporculara ilişkin bu kararının ardından Afgan kadın futbol takımının ülkeyi terk ederek Pakistan’a sığındığı, Pakistan ulusal basını tarafından bildirilmiştir. Zira zaten oldukça sınırlı teknik imkânlarla ve ciddi siyasi ve ekonomik zorluklar altında spor hayatlarını sürdürmeye çalışan ve bu şartlar altında dahi çok kez uluslararası arenada ülkelerini temsil etmeye hak kazanan kadın sporcuların spora erişim hakları ellerinden alınmıştır. Bunun ardından kadın sporcuların ülkeyi terk etmesi zaten politik olarak dış dünyanın kendisini tedirginlikle izlediği Afganistan’ın küresel uyumu yakalayabilmesi adına nadide kanallardan birinin kaybı anlamına gelmektedir.

Afgan kadınlar kriket oynarken, 2014.

Afganistan’ın küre içerisindeki konumunun ötesinde, eski Afgan kadın bisiklet takım kaptanı Sediqa Sidiqi’nin kaygısı insan hakları ihlali bağlamında durumun kritikliğini gözler önüne sermektedir. Sidiqi, kadın sporcuların sosyal medyada isimlerinin ve fotoğraflarının yer aldığını ve eğer bisikletçi oldukları bulunursa öldürülebileceklerini söylerken, ülkeyi terk etmeye çalışan diğer bisiklet sporcularının hayatlarının tehlikede olduğunu vurgulamaktadır. Şu an İsveç’te yaşayan eski Afgan kadın futbolcu Wida Zemarai ise durumu “Yirmi yılda inşa ettiğimiz beş saniyede gitti.” diyerek özetlemektedir.[9]

Wida Zemarai milli takımda oynarken. SAFF Şampiyonası, Pakistan, 2014.

Afganistan’daki siyasi konjonktürün doğrudan yansımasını görebileceğimiz spor, ülkedeki insan hakları ihlallerini ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığını gözler önüne sermektedir. Bu durum hem uluslararası siyasi bir krizin, hem cinsiyet ayrımcılığı konusunda ciddi bir krizin hem de evrensel ortak bir değer olan spor alanındaki krizin ifadesidir. Afganistan’daki kadın sporcuların hayatlarına yönelik bu tehdide ilişkin olarak yurt dışına kaçmayı başaran Afgan kadın sporcuların çağrısının yanı sıra FIFA da Afganistan’daki kadın oyuncuların ülkeden acil tahliyesini talep etmek için birçok devlete çağrıda bulunmuştur[10]. Afganistan’daki politik kriz, ülkedeki kadın sporcuların akıbetine ilişkin belirsizliği ve riski her geçen gün artırmaktadır.

Kaynakça:

  1. Slow But Steady Progress’ in Afghanistan, Alumnus Reports,” Appalachian Today, February 24, 2012. Akt: Robertson, Ryan (2012): “Sports Diplomacy İn a Conflict Environment The Case for Continued Efforts In Afghanistan”, Surface, s.32.
  2. Afganistan, 1952 Helsinki, 1976 Montreal, 1984 Los Angeles ve 1992 Barcelona Yaz Olimpiyatlarına katılmamış, 2000 Sidney Olimpiyatlarından men edilmiştir.
  3. “The Heavy Toll of Achiecing ‘Sport For All’ in Afghanistan”, Interview by Dr. Natalie Galea, Human Rights Defender, Volume 29, Issue 2, August 2020, p.12.
  4. 2007 Asya Kriket Konseyi Kupası’nda Umman ile beraber ev sahipliği yapmıştır.
  5. Martinova, Ivanka & Aydin, Muammer (2021): “The Place and The Role of Sport In The War-Torn Society of Afghanistan”, Volume 29, Number 4s, Strategies for Policy in Science and Education, p.63.
  6. Interview by Dr Natalie Galea, a.e.
  7. Bkz: Interview w/Dr. Mohammad Yunus Popalzay (NOC) about the effects of war on the Afghan society
  8. Martinova, Ivanka & Aydin, Muammer (2021), a.g.e. s.66,67.
  9. Lexi Lonas, “Afghan karate champion: ‘everyting is finished’ for female athletes”, The Hill, 08/20/21.
  10. Matt Nelsen, “What a ban on women in sports could mean for Afghanistan’s sporting future”, Around The Rings, 13/9/21. a.y.

Bu yazılar da hoşunuza gidebilir

Yorum Yap