Formula 1, mühendisliğin en tepe noktalarından biridir. Mühendislik ve sporun muazzam ortaklığından ortaya çıkar. Motor tasarımdan araç yapısına, veri analizlerinden yarış stratejilerine kadar her şeyin mühendislerin elinden çıktığı karmaşık bir yapıdır. Sporun teknik açıdan her alanında bir mühendisin parmağı veya imzası vardır. Bu mühendislerden en önemlilerinden biri de yarış sırasında seslerini çokça duyduğumuz yarış mühendisleridir.
Radyolardaki O Sesler
Öncelikle yarış mühendisi ne yapar ondan bahsedeyim. Yarış mühendisinin görevi, araçtan ve sürücüden en iyi sonuçları elde etmek için bilgileri araştırmaktır. Yarış mühendisi, grubun veri analisti, mekanikçisi ve sürücüsü ile yarış esnasında düzenli olarak konuşur. Amacı yarış haftasının mümkün olduğu kadar kusursuz geçmesini sağlamaktır. Bu yüzden iletişim gücü yüksek olmalıdır. En ufak tereddüt veya yanlış karar, milisaniyelerin etki ettiği bu sporda çok pahalıya patlayabilir. Hızlı düşünmeli fakat bunu yaparken vereceği kararların sonuçlarını da doğru değerlendirmelidir. Yarış sırasında duyduğumuz tüm pit-stop konuşmaları, zaman dereceleri, hava durumu ve stratejiler onun süzgecinden geçer.
Yarış mühendislerinden en ünlüsü belki de Lewis Hamilton ile konuşmalarını bol bol duyduğumuz Peter “Bono” Bonnington. “Get in there Lewis!” sözüyle tanınan Bono’yu her yarış duyuyoruz. Lewis’in rakibi Max Verstappen’in yarış mühendisi Gianpiero Lambiase de ekranlara fazlaca yansıyor. Bilinen başka bir yarış mühendisi de Lance Stroll ile tatlı-sert ilişkisiyle tanınan Brad Joyce. Lance’ın içini rahatlamak gerekirse Brad daha önce Hülkenberg ve Ocon’a karşı da böyleydi, tarzı bu. Fakat Rusya yarışı ile farklı bir göreve geçtiği için maalesef bu tatlı-sert ilişkiye daha fazla şahit olamayacağız.
1 Adam 2 Spor
Yazımda bahsetmek istediğim yarış mühendisi ise yine oldukça tanınan fakat diğer mühendislere göre daha farklı bir hikayeye sahip olan bir isim: Daniel Ricciardo ile çalışan Mclaren yarış mühendisi Tom Stallard. Geçtiğimiz yıllarda Carlos Sainz Jr’a yanlış isimle seslenmesi, şarkılarına eşlik etmesi ve verdiği komik tepkilerle oldukça sevilen ve ekranlara fazlaca yansıyan bir isim oldu. Fakat Tom, mühendislik kariyerine başlamadan önce çok farklı bir spor dalındaydı. Bulunduğu dal teknolojiden ve yarış araçlarından oldukça uzaktı. Hatta bu sporda kendisi yarış aracının bir parçasıydı. O spor peki neydi?
KÜREK
Ve o sadece sıradan bir kürekçi de değildi. O olimpiyat madalyası kazanmış bir kürekçiydi. 2008 Olimpiyatlarında erkekler sekiz tek kürek dalında gümüş madalyayı takım arkadaşları ile birlikte Büyük Britanya’ya getirmeyi başarmıştı.
Tam adıyla Thomas Alexander Stallard’ın kürek yolculuğu çocukluğuna kadar dayanıyor. Babası Matt Stallard da eski bir kürekçi olan Tom, henüz 13 yaşındayken bu sporla tanıştı. Düzenli olarak çalışmalarına devam etti ve 1996 yılında 18 yaşındayken ilk büyük şampiyonasına katıldı. Bir yandan kürek sevdasını sürdürürken bir yandan eğitim hayatına da aksatmadan devam etti. 1999 yılında Cambridge Üniversitesi’ne girdi. Burada kürek hayalinin yanına ilgisini çeken başka bir sporun araştırmalarına başladı: Motor sporları. Bir yandan üniversitenin kürek kulübüne girip şampiyonalara katılırken bir diğer yandan motor sporlarına dair dersler alarak yarış tutkusunu eğitim hayatına yansıttı.
Milli Başarılar
Tom’un okul hayatı aslında bakarsanız etkileyiciydi. Cambridge kürek kulübü ile dört kez üniversiteler arası kürek yarışlarına katıldı. İki kez bu yarışlardan şampiyon olarak ayrıldı. Başarılarla yetinmeyip 2002 yılında da okulun kürek kulübünün başkanı olmuştu. Aynı yıl Büyük Britanya’yı ilk kez bir şampiyonada temsil etti. Dünya Kürek Şampiyonası’nda erkekler dört kürekli filika kategorisinde yarıştı. Takım arkadaşları ile birlikte 6:06.70 derece elde etti ve altın madalyaya ulaştı. Tüm bu başarılarının yanında motor sporlarını da ikna etmemişti. Birbirinde uzak olan bu iki sporun arasındaki farkı, Tom yıllar sonra verdiği röportajda kendince şu şekilde açıkladı:
Büyük fark şu ki, kürekte tamamen sporcuya odaklanma eğilimindeyiz. Hepimizin benzer tekneleri ve benzer kürekleri var, bu yüzden kazanmak için en iyi mürettebatın olması gerektiğine inanıyoruz.
Motor yarışlarında sürücünün işinin çoğu aracı değerlendirmek ve onu iyileştirmenin yollarını önermek. Araçtan en iyi şekilde nasıl yararlanacağımıza ve sürücü ile araç arasındaki uyumu nasıl bulacağımıza çok daha fazla odaklanıyoruz. Bence olması gereken doğru yer, ikisinin ortası.
Genetiğinde olan kürek yeteneği ve üniversitedeki etkileyici performansı ile 2008 yılında Olimpiyatlara gidecek erkekler sekiz tek takımının parçası oldu. Yarı finalde Amerika, Çin ve Almanya’nın önünde 5:25.89’luk derece ile birinci oldular. Final mücadelesinde ise Kanada’nın iki dakika arkasında kalarak gümüş madalyaya ulaştı. Tom böylece 30 yaşında katıldığı ilk ve tek olimpiyatta gümüş madalyaya ulaşmayı başardı. Yaşını özellikle belirtiyorum çünkü Tom için dönüm noktası olan bir yaştı. Bu yaş onun son kez kürek yarışmalarında yer alacağı yaş olacaktı. Çünkü olimpiyat sonrası küreği bırakarak Mclaren takımına katıldı. Bu kararını ve küreği özleyip özlemediğini şu şekilde açıkladı:
30 yaşıma geldiğimde kürek çekmeyi bıraktım ve bunu(F1) yapmaya başladım. 30 yaşında olmak bir kürekçi için o kadar da yaşlı değil ama 35 biraz daha ileri gidiyor ve sonra 40’lar oldukça yaşlı. Beni tatmin edecek seviyede kürek çekmem gerçekten mümkün değil. Biraz özlüyorum, kürek çekmenin yarış tarafını özlüyorum ama verdiğiniz her kararın tekneyi daha hızlı veya daha yavaş hale getirmesi hissini, kendinize ihtiyacınız olan yoğunluk ve odaklanma seviyesini gerçekten özlemiyorum.
Formula 1’e Geçiş
Üniversitede yaptığı çalışmalar ve aldığı eğitim ona 2008 yılında Formula 1 tarihinin en önemli takımlarından birinde çalışma fırsatı yarattı. Olimpiyat madalyası taktıktan kısa süre sonra Mclaren’de iş başı yaptı. İlk başta pilot simülatöründe görev alan Stallard, altı yıl bu departmanda çalıştıktan sonra 2014 yılında yarış mühendisliğine geçti. 2014’de göreve geldiğinden beri yedi yıldır yarış mühendisliğine devam eden Tom, bu süreçte Jenson Button’dan, Stoffel Vandoorne ve Carlos Sainz Jr ile çalıştı. 2021 sezonu itibariyle ise Daniel Ricciardo ile çalışıyor.
Tom, yarış mühendisliği kariyerine Mclaren tarihinin belki de en kötü sürecinde başladı. Mclaren’in adeta dibi gördüğü yıllarda çok kötü, başarısız yarışlarda ve sezonlarda görev aldı. Fakat ilerleyen yıllarda takımın doğru yatırımlar yapması ve doğru kişilere güvenmesi sayesinde 2012 Brezilya’dan sonra gelen ilk zaferde takımın önemli bir parçası oldu. Geçtiğimiz ay Monza’da Daniel Ricciardo’nun damalı bayrağı en önde geçişinin ardından zafer kutlamalarını onun sesinden dinledik ve bu galibiyet de onun yarış mühendisi olarak ilk galibiyeti oldu. Tom böylece hayatını adadığı iki takım sporunda da podyumun en tepesine çıkmayı başardı.
Mclaren’in doğru gelişimi ve yukarıya doğru ivmesi nasıl sürecek göreceğiz. Hala daha yakalamaları gereken Mercedes ve Red Bull var. Eski günlerini bulmak isteyen Ferrari ve Alpine (Renault) var. 2022 yılında gelecek yeni kurallar ve yeni araçlar ile Mclaren şampiyonluğa oynayabilir mi? Ricciardo-Norris ikilisi şampiyonluk getirecek bir takım mı? Rakipler ne kadar zayıflanacak/güçlenecek? Kim bilir belki bir gün Tom’u radyoda yıllar sonra Mclaren adına gelecek şampiyonlukları ilan ederken dinleriz. Bu soruların hepsinin cevabı zamanda saklı.