Teksas Sıcağı

by Ata Rıza Çiçek

Amerika, yıllardan beri Formula 1’in vazgeçilmez duraklarından biri oldu.  Austin’den Indianapolis’e, Phoenix’den Watkins Glen’e bir çok pistte defalarca Formula 1’e ev sahipliği yaptı ve birçok hikayeye eşlik etti.

Austin pisti 2018 yılında Kimi Räikkönen’nin son galibiyetine sahne oldu. Indianapolis 2005 yılında Formula 1 tarihinin en utanç verici yarışlarından birine imza attı. Phoenix kaotik yarışlara ev sahipliği yaptı. Watkins Glen ise Emerson Fittipaldi’nin ikinci kez şampiyonluğunu ilan ettiği yer olarak tarihe geçti.

1984 Sezonu

Ancak tarihte sadece bir kez yapılan ve tıpkı Austin gibi Teksas’da olan bu yarış, unutulmayacak bir hikayeye sahip. 1984 sezonunun dokuzuncu yarışı olan Dallas Grand Prix, Detroit’den sonra Amerika’daki ikinci duraktı. Çoğunluğu McLaren üstünlüğü ile geçen sezonda ezeli rakipler Alain Prost ile Niki Lauda şampiyonluk için savaşırken Lotus’un İtalyan pilotu Elio de Angelis de onları yakından takip etmeye çalışıyordu. İlk altı yarışın sadece birini bitirebilen Nelson Piquet, üst üste iki yarış kazanmasının ardından Dallas’a iddialı gelmişti. Bu isimlere 1982 şampiyonu Keke Rosberg, kariyerinin başlarındaki Nigel Mansell ve çılgın çaylak Ayrton Senna da eklenince grid adeta bir yıldızlar geçidine dönmüştü.

Fakat bu yarışın hikayesi şampiyonluk savaşı değildi. Yıldızların müthiş mücadelesi de değildi. Bu yarışın hikayesi sıcaklığıydı. Sıcaklık durumu o kadar kötüydü ki yarıştan önce Prost ve Lauda yarışı boykot etmek istedi. Günler boyu yarışın yapılmayacağına dair spekülasyonlar vardı. Peki, bu sıcaklık neden mi sorun oldu ?

20 Yılın En Sıcak Pisti

En büyük problem pist yüzeyiydi. Şehir pistlerinde bu genelde problem olabilirdi fakat durum bu sefer çok farklıydı. Temmuz sıcağı ve güneşin birleşmesiyle pistte sıcaklık 100 °F (38 °C) dereceyi buldu ve pist yüzeyini çok kolay şekilde dağıttı. Yol çok hızlı şekilde ufalanıp kırılıyordu. Bunun üstüne kaçış alanlarının da az olmasıyla pist, Formula 1 pistinden çok Ralli pistine dönmüştü. Tüm bu durum yarışın iptal olacağı söylentilerini çıkarsa da hafta sonu planlandığı gibi başladı. O dönem Lotus adına süren Nigel Mansell kariyerinin ilk pole pozisyonunu aldı. Sıralama turları sorunsuz geçse de sonrası pek iç açıcı değildi. Goodyear, seans sonrası 20 yılın en sıcak pist değerinin görüldüğünü açıkladı: Tam tamına 150 °F (66°C) derece.

Yarış günü sıcak etkisini biraz daha azaltmak için yarış üç saat erkene alındı. 30 dakikalık ısınma bölümü de sabah 07.45’e çekildi fakat bu bazıları için çok erkendi. Bu yüzden Fransız Jacques Laffite piste pijamayla geldi ama yapılan önlem planları tutmadı. Önceki gün yapılan Can-Am yarışı pisti beklenildiği gibi büyük hasara uğratmıştı. Tüm gece yüzeyde çalışmalar yapılsa da yeterli olmamıştı. Isınma bölümü çalışma yüzünden iptal edildi ve yarışa yarım saat kala kadar çalışmalar devam etti. Onarımda kırık asfalt kazılıp yerine hızlı kuruyan çimento getiriliyordu. Tüm bu durum belirttiğim gibi Prost ve Lauda’nın tepkisini çekti. Diğer pilotları örgütleyip yarışı boykot etmek istediler. Fakat boykotları işe yaramadı. Hatta Keke Rosberg yarışmakta ısrar etti:

“Tüm yaygara neyle ilgili bilmiyorum. Başlangıç ​​zamanına kadar hepimiz şikayet edip bağlanacağız ve sonra her zamanki gibi dışarı çıkıp yarışacağız. Bunca yolu geldik ve yarış ayarlandı. Pist yüzeyi olsun ya da olmasın, benim kadar iyi biliyorsun, yarışacağız”. -Keke Rosberg

Podyum soldan sağa: Elio de Angelis-Keke Rosberg-René Arnoux

Efsaneler Duvarda

Bernie Ecclestone da Keke ile aynı şekilde düşünmüş olacak ki yarışın yapılmasına karar verdi. Hikayenin başka ilginç tarafı ise, yarışmakta ısrar eden Keke Rosberg yarışı da kazanmayı başardı. Keke sekizinci başladığı yarışta birinci gelirken yarışı da 26 aracın sekizi bitirebilmişti. Bitiremeyen 18 aracın 14’ü ise duvara çarptıktan sonra yarış dışı kalmıştı. Alain Prost, Niki Lauda, Ayrton Senna ve Nelson Piquet gibi dört efsane de bu 14 isim arasındaydı. Senna’nın unutulmaz Duvar hareket etti hikayesi de bu yarışın parçasıydı.

Hikayeyi hatırlamayanlar için kısa özet geçelim. Senna 47. turda duvara çarpıp yarış dışı kaldı. Fakat bu durumun olmaması gerektiğine inanıyordu. Pite döndüğünde yarış mühendisi Pat Symonds’a gidip “Bunu nasıl yaptığımı anlayamıyorum. Daha önce aldığımdan farklı bir şekilde almıyordum. Duvar hareket etmiş olmalı.” dedi. Ona kimse inanmadı hatta alay etti fakat çaylak Senna inat etti. Yarış sonrası kaza yaptığı bariyere gitti ve haklı olduğu ortaya çıktı. Bariyer gerçekten hareket etmişti ve önceki kazalar nedeniyle 4–10 mm öne gelmişti. Senna da bu yüzden kaza yapmıştı. Çaylak yılında olan bir pilotun bunu fark etmesi çok etkiliydi.

Kaostan Çıkanlar

Şampiyonların hayal kırıklığına uğradığı kaos dolu bir yarış oldu. Yarışı bitiren sekiz araçtan altısı tur yiyerek bitirmişti. Tüm bu kaostan faydalanmayı başaran bir isim Rene Arnoux’du. Formasyon turuna motor sorunu ile çıkamayan Arnoux, yarışa gridin arkasından başlamak zorunda kaldı. 26. sıradan başladığı yarışta Ferrari’ye ikini sırayı getirmeyi başardı. Pijama ile piste gelen Laffite, 24.sıradan 4. sıraya kadar yükselirken; 18. sıradan başlayan Piercarlo Ghinzani ise Osella-Alfa Romeo’ya o sezon alacakları tek puanları getirdi.

Aşırı sıcak hava bazı pilotları farklı önlemler almaya itti. Piercarlo Ghinzani, pit stop sırasında kafasından aşağı soğuk su döktürdü. Huub Rothengatter, yarış dışı kaldıktan sonra seyircilere koşup birçok seyircinin suyuna ‘alt bölgelerine’ dökmek için el koydu. Yarış kazanan Keke Rosberg ise sıcaktan kurtulmak için farklı bir taktik denedi. Kaskının altına su soğutmalı takke takan Keke, Dallas’ın kavurucu sıcağında böyle bir önlem almıştı ve 67 tur sonunda damalı bayrağı ilk gören isim oldu. Yarışı kazanmasında ne kadar etkiliydi bilemeyiz ama akıllı bir çözümdü. Bu çözüm yarışı altıncı bitiren Nigel Mansell’ın işine kesinlikle yarayabilirdi çünkü Mansell motoru arıza yaptıktan sonra aracını bitişe kadar itmek istedi. Damalı bayrağa geldiğinde ise daha fazla dayanamayıp kendini yere bıraktı.

Sıcaktan baygınlık geçiren Nigel Mansell

Teksas’a Geri Dönüş

Dallas yarışı tarihte ilk ve son kez o gün yapıldı ve Formula 1 uzun süre Teksas’a geri dönmedi. Önce Phoenix daha sonra da Indianapolis yarışlara ev sahipliği yaptı. 2012 yılında Austin-Teksas’ın takvime girmesiyle tam 28 yılın ardından Formula 1 Teksas’a geri dönmüş oldu. Austin pisti de 2015 yılında Lewis Hamilton’ın üçüncü kez şampiyon olduğu pist olarak tarihe geçti. 2018 yılında Kimi Räikkönen’nin son galibiyeti ile de Formula 1-Amerika hikayelerine bir yenisini daha ekledi.

2012’den beri yarışılan Austin’de sekiz yarışın beşini kazanan Lewis Hamilton en başarılı pilot olurken; Mercedes takımı da biri Valtteri Bottas ile olmak üzere beş kez damalı bayrağı en önde gördü. 2012’de Vettel, Red Bull’un buradaki tek galibiyetini aldı. 2021 yılındaki muazzam şampiyonluk mücadelesinde bu pistte sıradaki sözü kim söyleyecek merakla bekliyoruz.  Max Verstappen, buradaki Hamilton-Mercedes dominasyonuna dur diyebilecek mi? Hep birlikte göreceğiz. Teksas sıcağında daha az yanan şampiyonluk için önemli bir avantaj elde edecek.

Kaynaklar: 1, 2

You may also like

Leave a Comment