Genç ve tecrübeli oyuncuların karmasıyla son yıllarda heyecan verici bir ivme yakalayan Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, Avrupa Şampiyonası için gün sayıyor. Tokyo’da gösterdiği performansla dünya çapında ses getiren ve uzun yıllar milli takımın en önemli isimlerinden biri olarak anılmasına kesin gözüyle bakılan Zehra Güneş, şampiyonaya ve milli takımın geleceğine umutla bakıyor.
Öncelikle tebrikler ve hoş geldin
Çok teşekkürler.
Olimpiyat Köyü’nde kendi alanlarında dünyanın en iyileriyle birlikteydiniz. Novak Djokovic, Kevin Durant ve daha birçok önemli sporcuyla aynı atmosferi soludunuz. Bu size neler kattı, köydeki ortamı nasıl değerlendirirsin?
Gitmeden önce oranın böyle büyülü bir dünya olduğunu bilmiyorduk, gittiğimizde fark ettik. Dünya Şampiyonası, Avrupa Şampiyonası ve olimpiyat madalyaları olan yıldız sporcularla uyanıyorduk. Bu gerçekten müthiş bir his. Yolda yürürken hayatında bir daha göremeyeceğin sporcularla karşılaşabiliyorsun. Olimpiyat köyünde olmak gerçekten anlatılmaz, yaşanır.
Daha önce motivasyonu çok çabuk bozulan biri olabildiğinden bahsetmiştin. İkinci kez katılınılan bir olimpiyatta neredeyse madalya maçını garantileme imkanı buldunuz ve bu müthiş bir başarı. Yine de Güney Kore maçından sonra bir hayal kırıklığı yaşadınız. Bundan sonra yoğun takvim devam ediyor ve önümüzde Avrupa Şampiyonası var. Sence olimpiyat tecrübesinin hemen ardından Avrupa Şampiyonası’na gitmenin pozitif ve negatif yanları neler?
Biz Tokyo’ya gitmeden önce her röportajımda orada son saniyeye kadar savaşacağımızı vurguladım. Güney Kore maçını da 3-2 kaybettik ve son topa kadar savaştığımızı düşünüyorum. Eğer biz gruptan çıkıp çeyrek final maçı sonunda ağlıyorsak Türk voleybolu bir yerlere gelmiş demektir. Bir şanssızlık yaşasak da bu turnuvayı çok başarılı bir şekilde bitirdik ve yaşadıklarımız bize çok şey kattı. Böyle bir tecrübeyi yolun çok başındayken yaşamamızı da bir artı olarak görüyorum. Bu kadronun daha çok olimpiyatı olacak, genel olarak bizim için pozitif ve iyi bir şekilde bitti.
Negatif yanları ise, sonuçta bu bir çeyrek final maçıydı ve talihsiz bir sonuçla ayrıldık. Sadece üzüntümüz bizim için eksiydi ama motivasyon eksikliği yaşamıyoruz. Çok büyük bir organizasyondan geldik ve şu an hedef turnuvamıza gidiyoruz. Oranın bize kattığı şeylerle Avrupa Şampiyonası’nda çok farklı başarılar kazanacağımıza inanıyoruz.
Olimpiyatın ardından şu an kendi formunu nasıl değerlendiriyorsun?
Ben sakatlıktan çıkıp Tokyo’ya gittim, hatta olimpiyata gidememe durumum bile vardı. Sonunda bir risk alıp gitme kararı aldık ve bu bizim lehimize işledi. Kendi açımdan baktığımda sakatlıktan çıkıp büyük bir ivme yakaladığımı düşünüyorum. İyi bir performans sergiledim, şu an tam motive bir şekilde antrenmanlara devam ediyoruz. Umarım başarılı bir performans gösterip takımıma bir şeyler katabilirim.
Tabii ki sporcular olarak daha önce de popülerdiniz ama Tokyo’dan sonra bilinirliğiniz bambaşka bir seviyede. Ebrar ile de bir tatil yaptınız. Döndüğünüzden beri neler hissettin, çevrende nasıl bir fark görüyorsun?
Gerçekten ilgi yüzde yüz artmış durumda. Yolda yürürken insanlar “Filenin Sultanları” diye bizi işaret ediyor, bizle fotoğraf çektirmek istiyorlar. Müthiş bir ilgi ve destek var. Herkese destekleri için çok teşekkür ederim. Bu destekleri boşa çıkarmayıp Avrupa Şampiyonası’nda bunu ödüllendirmek istiyoruz. Umarım her şey istediğimiz gibi gider.