A Milli Kadın Voleybol takımımızın başarılarını adım adım artırdığı son yıllarda etkileyici performanslara imza atanların başında Cansu Özbay ve Hande Baladın geliyor. Olimpiyatlardan önce gerçekleştirmeyi planladığımız sohbetimizi belki de daha etkili bir zaman olan 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları sonrası ve çok yakında başlayacak olan Avrupa Şampiyonası öncesi gerçekleştirdik. Her iki oyuncumuz da olimpiyatlarda yaşanılan kazanımların Avrupa Şampiyonası’nda madalyayı açacak yolun kilidi olduğunun altını çiziyor.
Öncelikle Voleybol Milletler Ligi (VNL) ve 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları’nda gösterdiğiniz mücadele ve başarıdan ötürü çok teşekkürler. Eda Erdem Dündar ve Naz Aydemir Akyol haricinde tüm kadro ilk kez olimpiyatlarda yer aldı. Nasıl bir histi?
Cansu: Tek kelimeyle gurur diyebilirim. Her sporcunun hayali olan olimpiyatlarda yer alabilmek çok özeldi. Gururluyuz. Ama tabii ki Güney Kore maçını kaybedip ilk dört şansını elde edemeden veda etmek bizim için çok duygusaldı. Güzel bir tecrübe ve yoğun duygusal geçen birkaç maç günü sonrası diyebilirim.
Hande: Harikaydı! 2012 Londra’da ablalarımızı izlemiştik ve bunun yarattığı etkiyle çocukluğumdan beri en büyük hayalim olimpik bir sporcu olabilmekti. 2016 Rio için eleme oynadığımız süreçte ben de o takımın içerisindeydim. Olimpiyatlarda yer almayı o dönem ucundan kaçırmıştık. Onun acısının ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama bu kez zorlu bir eleme sürecinden geçmemize rağmen Tokyo’ya gitme başarısını elde ettik. Biz gerçekten yarı final ve final hedeflerimizi tutturabileceğimizin inancındaydık diyebilirim. Olimpiyat köyüne gittiğimiz andan itibaren her şey büyüleyiciydi. Olimpiyatlarda geçmişte yer alan büyüklerimiz bizlere, “Anlatılmaz yaşanır.” bir his tarifinde bulunuyordu. O enerjiyi ve atmosferi pandemiye rağmen olimpiyat köyünün her noktasında hissedebiliyorduk. Çeyrek finale kadar da çıkarak önemli bir iş yaptık.
Olimpiyat köyünde takım olarak yemek yerken ünlü tenisçi Novak Djokovic ile sohbet ettiğiniz görüntülere sosyal medyada rastladık. Başka hangi yıldız sporcularla tanışma fırsatı elde ettiniz?
Cansu: Takım arkadaşlarım Novak Djokovic ile sohbet ederken ben o esnada yemekhanede değildim. Maalesef bu kadar yıldız isimlerle tanışma fırsatı elde edemedim. Eda abla ve Naz abla hariç diğerlerimizin ilk olimpiyatıydı. Onlar bizlere 2012 Londra tecrübelerini anlatıyordu ve bizler de gerçekten yıldız isimlerle tanışıp sohbet edebileceğimiz için heyecanlanıyorduk. Fakat pandemi dolayısıyla birçok sporcu gerçekten diken üstündeydi. Herkes daha çok kendi takımıyla iletişim halindeydi.
Hande: Benim Novak Djokovic ve Pau Gasol ile tanışma fırsatım oldu. Pau Gasol ile tanışırken kendimi tanıttım, o da bana kendisini tanıttı. Heyecandan sadece, biliyorum diyebildim. (Gülüyor)
Bu yaz VNL’de üçüncülük, olimpiyatlarda ise beşincilik elde ettik. Sırbistan’da önümüzdeki hafta başlayacak Avrupa Şampiyonası’na iddialı gittiğimizi söyleyebilir miyiz?
Cansu: Çok yoğun bir yaz dönemi geçiriyoruz. Geçtiğimiz aylarda yaşadığımız başarı ve başarısızlıklardan dersler ve tecrübe çıkararak tüm konsantrasyonumuzu Avrupa Şampiyonası’na verdiğimizi söyleyebilirim. Ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceğimize inanıyorum.
Hande: Tabii ki söyleyebiliriz. Biz gittiğimiz tüm organizasyonlara madalya hedefi ile gidiyoruz. En önemlisi bunu başarabileceğimizi biliyoruz. Avrupa Şampiyonası’na da madalya hedefiyle gittiğimizi söylesem de aslında maç maç düşünerek öncelikle gruptan çıkıp ardından kendimizi adım adım finale taşımamız gerekir.
İtalya Paola Egonu, Sırbistan ise Tijana Boskovic ile anılan takımlar haline geldi. Biz ise istatistiklerde de gördüğümüz üzere takım olarak hücum ve takım olarak savunma yapıyoruz. Bu bir tercih mi?
Cansu: Biz 14 kişinin de her an her saniye hazır olduğu ve oynayacak kapasitede olduğu bir takımız. Hücumu da savunmayı da bu 14 kişi yapıyor. Takım yapımız bu yönde. Hocamız da gücümüzü buradan aldığımızın farkında olarak taktiksel tercihini bu yönde kullanıyor diyebiliriz.
Hande: Bu bizim voleybolumuz, biz takım kimliğini ön plana çıkarıp oynayarak başarılı oluyoruz. Uzun süredir beraber oynayan bir kadroyuz. Genç milli takım kadrolarından bu yana birbirimizi tanıyoruz. Bu da bize bir avantaj sağlıyor. O yüzden hocamız da bizler de bu sistemi en verimli şekilde kullanmaya özen gösteriyoruz.
2019 Avrupa Şampiyonası’nın hemen ardından kaptan Eda Erdem Dündar jenerasyonumuz için, “Çok genç, çok yetenekli ama tecrübesiz ve sabırsız” ifadelerini kullanmıştı. Aradan geçen iki yıllık süreçte tecrübe ve sabır konusunda bir aşama kaydedebildik mi?
Cansu: Eda ablanın dediği çok doğru. Gerçekten çok genç bir kadroyuz ama yavaş yavaş tecrübesizliğimizi ve sabırsızlığımızı üzerimizden atıyoruz. Aşama kaydettiğimizi söyleyebilirim.
Hande: Bence kaydettik. (Gülüyor) Sahada gösterdiğimiz performans ve bunun başarılara yansıması bir şeyleri gösteriyor fakat biz çok daha ötesini yapabileceğimizin farkındayız. Geliştirmemiz gereken çok sayıda nokta var. Başarıya giden yolda bir oyuncu veya takımın limit koymaması gerekir. Kapasitemizi en iyi şekilde kullanmayı günden güne öğreniyoruz.
Voleyboldaki maç sıklığı yani yoğun fikstür kafalarda soru işaretleri yaratmaya başladı. Uzun ve zorlu geçen sezonun ardından önce olimpiyatlar ardından Avrupa şampiyonası oynayacaksınız. Bu tempo hakkında profesyonel bir sporcu olarak ne söylersiniz?
Cansu: Benim için fiziksel zorluğundan ziyade mental olarak daha zor. Fakat biz bu tempodan şikayetçi değiliz çünkü ülkemizi temsil ediyoruz. Bu bizim tüm yorgunluğumuzu alıyor, bize daha da güç veriyor. Yoğun fikstür, mental ve fiziksel zorluğu bir kenara bırakarak Avrupa Şampiyonası’na tam konsantre biçimde odaklanmamız gerekiyor.
Hande: Diğer spor branşlarına bakıldığında bizim tempomuz gerçekten yoğun, başka sporları yapan arkadaşlarla antrenman ve maç tempomuz üzerine konuşunca şaşırdıklarını görüyorum. Fakat biz alıştık. Artık her yazımız böyle yoğunlukta geçiyor. Bize enerji ve güç olan şey ülkemizi temsil etmenin verdiği mutluluk. Görevimizin bilincinde elimizden geldiğince en iyisini yapmaya çalışıyoruz.