Sürdürülebilir Spor Mümkün Mü?

by Barış Can

“Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama kapasitelerine zarar vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak demektir.”

Prof. Dr. Emine Aksoydan

Yıllardır süregelen sanayi ve tüketim odaklı yaşam tarzlarımızdan taviz vermeden tükettiğimiz yerel kaynaklar ve bunun sonucunda saldığımız sera gazlarının etkisini, her geçen gün artarak dünyanın farklı bölgelerinden gelen yangın, sel, kuraklık gibi afet haberleriyle daha çok hissetmeye başladık. Bu konuda çalışan iklim değişikliği uzmanlarının da %98’i bu değişimin insan kaynaklı olduğunda hemfikir. Özellikle de son yıllarda adını sıklıkla duyduğumuz sürdürülebilirlik kavramı geleceğe yön veren, belki de uygulamak zorunda olduğumuz bir trend olarak her geçen gün farklı konseptlerle karşımıza çıkıyor. Tabii spor dalları da bu durumun öneminin ve potansiyelinin farkında. Tam da burada, milyarlarca insanın yakından takip ettiği motor sporları organizasyonlarının bağlı olduğu Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) bu konuda büyük bir adım atmış gözüküyor. Formula 1’in hedefini, 2030 yılında net sıfır karbon salımı olarak açıklaması ve 2014 yılında kurulan elektrikli araçlarla yapılan Formula E serisinde bu sezon bazı takımların net sıfır karbon salınımı yakaladığını açıklamasının ardından son olarak yine FIA tarafından hayata geçirilen yeni off-road serisi “Extreme E” motor sporları açısından daha önce denenmemiş ve sporun geleceğine tamamen yön verecek bir hedef ve uygulamayla geçtiğimiz nisan ayında tarihindeki ilk sezonuna başladı.

Tamamen iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak üzere kurulan Extreme E serisi, motor sporlarının tamamen sürdürülebilir bir şekilde uygulanacak ilk örneği. İlk sezonda 5 farklı bölgede gerçekleşecek. Bu 5 bölgenin ortak özelliği ise iklim değişikliğinin etkilerinin farklı şekillerde ve yoğun olarak görüldüğü bölgeler olmaları. İlk yarışta durak, kuraklık ve çölleşme sorunlarıyla öne çıkan Suudi Arabistan’ın Al-Ula şehriydi. İkinci yarışta ise deniz ekosisteminin yok olması ve denizlerin yükselmesi ile ilgili bir farkındalık yaratma amacıyla gözler Senegal’deydi. Sonrasındaki yarışlarda ise buzulların erimesinin, ormansızlaşmanın ve permafrost dediğimiz kutuplara yakın bölgelerde bulunan donmuş toprağın erimesinin oluşturacağı tehditleri vurgulamak için sırasıyla Grönland, Brezilya ve Arjantin’de olacağız. Bir yanım bu organizasyonun büyüyerek daha çok yarışa ev sahipliği yapmasını istese de iklim değişikliğinin etkisini ne kadar çok yerde hissettirmeye başladığını görmek ben dahil kimse için iç açıcı olmayacaktır.

İklim değişikliği sorunlarına yapılan vurguların yanında çok farklı bölgelerde çok farklı koşullarda gerçekleşecek olan müsabakalar göz zevki açısından da etkileyici olacak gibi duruyor. Extreme E’nin, gidilen bölgede pisti kurgulamak ve iklim değişikliği sorunlarını vurgulamak için konunun uzmanı bilim insanlarıyla birlikte çalışıyor olması ve yarışlar öncesi gösterilen iklim değişikliğinin yarattığı tehditler ile ilgili detaylı içerikler hazırlanması da bu konu hakkında takdir edilesi öbür yanlar olarak söylenebilir.

Extreme E özelinde atlanmaması gereken önemli bir konu da yarış noktaları arasında bu kadar çok mesafe olmasına rağmen lojistik için kullanılan uçakların sebep olduğu yüksek karbon ayak izini azaltmak adına tüm taşıma ve seyahatlerin gemi ile yapılıyor olması. 1990 yılında denizlere inen eski bir İngiliz Kraliyet gemisi St Helena, 2019 yılında Extreme E için bir merkeze, yüzen bir padoka dönüştürüldü. Tüm takımların ve araçların ulaşımı bu gemiyle sağlanmakla birlikte geminin motoru ise karbon ayak izini azaltmak için ultra düşük sülfür dizelle çalışır hale getirildi. Yakın zamanda da tamamen yenilenebilir enerjiden üretilen elektrikle çalışacak hale getirileceğini söylemem de sürpriz olmaz herhalde.

Extreme E’nin oluşturmaya çalıştığı bu farkındalıkta, motor sporlarının önde gelen isimlerinin de yer alması hem işin ciddiyetini vurgulamak hem organizasyona heyecan katmak açısından büyük bir yarar sağlıyor. Extreme E projesi, Formula E’nin sahibi olan şirketin kurucusu ve motor sporlarına merakıyla bilinen iş insanı ve eski politikacı İspanyol Alejandro Agag ve eski yarış pilotu Gil de Ferran tarafından 2018 yılında başlatıldı. 2019’un ocak ayında resmi olarak tanıtılan ve 2021’in nisan ayında başlayan seriye 2 yıl içerisinde motor sporu hayranlarının hiç de yabancılık çekmeyeceği birçok tanıdık isim, takım patronu veya yarışçı olarak katıldı. 9 takımın bulunduğu şampiyonada her takımda 1 kadın ve 1 erkek pilot yarışacak. 2014-2016 yılları arasında Formula 1’de unutulmayan rekabetlere sahip olan eski takım arkadaşları ve dünya şampiyonu iki pilot Lewis Hamilton ve Nico Rosberg’in rekabeti burada da takım sahibi olarak devam edecek gibi gözüküyor. Yine eski bir Formula 1 dünya şampiyonu pilot Jenson Button da hem takım sahibi hem de pilot olarak son anda Extreme E’ye katılmaya karar verdi. Yarıştığı farklı motor sporu dallarında çoklu dünya şampiyonlukları elde etmiş Carlos Sainz, Sebastian Loeb, Claudia Hürtgen gibi isimlerin pilot olarak yer alması da spora olan heyecanı ve ilgiyi kesinlikle arttırıyor. Aynı zamanda motor sporları kimi zaman doğaya bindirdiği karbon yükü açısından eleştiri oklarının hedefinde olsa da böyle bir organizasyon oluşturulduğu an birçok farklı yarış serisinden efsane isimlerin ilk sezondan organizasyona katılması hem sporun hem sporcuların bu konuya ne kadar duyarlı olduklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu konuyla ilgili olarak Extreme E’nin kurucusu Agag şunları ekliyor: “İlk yarış hafta sonu bittiğinde kadın ve erkek tüm yarışçıların yüzündeki gülümsemeyi görmek çok tatmin ediciydi. Onlar da bu dünya için neler yapmak istediklerini gösterdiler ve Extreme E’yi hissettiler.”

Toparlamak gerekirse, iklim değişikliğinin etkilerini her gün artarak hissetmeye başladığımız bu dönemde geri dönüşü olmayacak noktaya gelmeden önce alınacak aksiyonlarla beraber sporun ve toplumun daha sürdürebilir bir yaşam tarzı benimsemesi ve daha yaşanabilir bir gelecek adına böyle bir atılım yapılması başka sporlar ve başka alanlar için de öncü olacaktır. Özellikle son yıllarda sporcuların sportif hayatı dışında birçok konuda kendini özgürce ifade etmesi ve farkındalık yaratma çabası Extreme E ile beraber sporcuların yanında spor organizasyonlarının bizzat kendisine de sıçramış gibi gözüküyor. Dileriz bu durum böyle artarak devam eder.

You may also like

Leave a Comment