Milano’nun modern Euroleague tarihindeki ilk final four mücadelesi, 104. kez düzenlenen Giro d’Italia, ev sahibi ülkelerden olduğu Euro 2020… Son dönemde İtalya’nın yoğun spor gündemine Roland Garros’un eklenmesi ise oldukça yetenekli üç genç sayesinde: Matteo Berrettini, Jannik Sinner ve Lorenzo Musetti. Göz dolduran performansları ile onlardan umudu olan herkese gereken güce sahip olduklarını gösterdiler.
Goethe’nin “Hepimiz İtalya’yı arayan hacılarız.” diyerek bir nevi kutsallık atfettiği bu sıcak Akdeniz ülkesini tanımlamak için muhteşem manzaralar, sanat eserleri, lüks spor arabalar, defansif futbol anlayışı (catenaccio), pizza ve makarna gibi pek çok ögeden bahsetmek mümkün. Bu listeye tenisi eklemek ise pek çok kimsenin aklına dahi gelmeyecektir. Fakat 2010’lar ile birlikte başlayan yükseliş trendi gelecekte bu listeye bir güncelleme gelebileceğine dair önemli izler barındırıyor. Kadınlarda 2 Grand Slam zaferi (Francesca Schiavone – 2010 Roland Garros, Flavia Pennetta – 2015 Amerika Açık) elde edilen bu dönemde, erkeklerde ise uzun süredir aşılamayan ilk 10 bariyeri geride bırakıldı. Güncel ATP sıralamasında ilk 100’de yer alan 10 İtalyan raketle İspanya (11), Fransa (11), ABD (10) ile birlikte en başarılı ülkelerden biri haline gelmeyi başardılar. 2021 Roland Garros’ta Matteo Berrettini, Jannik Sinner ve Lorenzo Musetti bu yükselişin bayrak taşıyıcısı olacaklarını gösterdiler.
Bu listenin en tecrübeli ismi olsa da henüz profesyonel kariyerinin altıncı yılını geçiren Matteo Berrettini, başkent Roma’da dünyaya geldi. Çocukluk yıllarında tenisin yanı sıra judo, yüzme ve futbol ile ilgilendi. 2018’e kadar galibiyet elde etmeyi başaramasa da teklerde ve çiftlerde ilk turnuva zaferini elde ettiği İsviçre Açık Gstaad kariyerinde dönüm noktası oldu ve istikrarlı yükselişi başladı. Uzun boyu ve kuvvetiyle çok etkili servisler kullanabilen raket, forehand ve backhand slice’lar ile rallilerde kendisine avantaj yaratabiliyor. 2019’a dünyanın 52 numarası olarak girerken sene sonunda sekizinci sıraya kadar yükselerek yılı kendisi adına oldukça iyi bir şekilde bitirdi. Bu yükselişteki en büyük pay ise 2019 Amerika Açık’ta oynadığı yarı finale ait. En sevdiği zeminde Grand Slam yarı finali gören Berrettini kazandığı dört tekler zaferinin üçünü toprak, birini ise çim kortta elde etti.
Roland Garros öncesi toprak sezonunda oldukça iyi bir görüntü çizen Berrettini, Madrid Açık’ta finale yükselirken, Sırbistan Açık’ta ise kupayı kaldırmayı başardı. 2021 Roland Garros’ta sırasıyla Taro Daniel, Federico Coria ve Soonwoo Kwon isimlerini geçen Berrettini, 138.6 mph hıza ulaşan servisi ile ilk haftanın en hızlı servisine de imzasını attı. Dördüncü turda idolü olarak gördüğü Roger Federer’in süregelen diz sakatlıkları sebebiyle çekilme kararı almasının ardından çeyrek finalde dünya bir numarası Novak Djokovic ile eşleşti. Roland Garros’ta çıktığı ilk çeyrek finalde, alışık olduğumuz hızlı servisleri turun belki de en iyi return’e sahip oyuncusuna karşı istediği etkiyi yaratamadı ve ilk iki seti kaybetti. Berrettini’nin teslim bayrağını çekerek üçüncü seti de kaybetmesi bekleniyorken, onun erken vazgeçmeye niyeti yoktu ve bu seti tie-break sonrasında hanesine yazdırdı. Böylelikle kariyerinde ilk iki seti kazandığı maçlardaki tek yenilgisini 11 sene önce yine bir Roland Garros çeyrek finalinde alan Novak Djokovic’e baskıyı hissettirdi. Bu baskıyla mücadele ederken sinirlerine hakim olmakta zorlanan rakibine dördüncü sette de kolay teslim olmayan Berrettini, seti tie-break’e götürmek için attığı servise tutunamayınca turnuvaya veda etti. Maç sonrasında çığlıklar atarak sevinen Djokovic, maç sonu röportajında Berrettini’nin servis oyununu övgü dolu sözlerle yüceltiyordu. Roland Garros’a çeyrek finalde veda etse de Berrettini için gelecek umut dolu. Keza kariyerinizdeki ilk Roland Garros çeyrek finalinde Novak Djokovic’i hem kızdırıp hem de övgüsüne mazhar olacak kadar iyi tenis oynuyorsanız bir şeyleri doğru yapıyorsunuz demektir.
Berrettini’nin ilk turnuva zaferini elde ettiği 2018’de, İtalyanların yeni yeteneği 2001 doğumlu Jannik Sinner, profesyonel olarak turda yer almaya başlıyordu. Avusturya sınırına yakın, etrafındaki dağlık arazilerle kayak turizmi için cezbedici bir bölge olan San Candido’da dünyaya gelen Sinner oldukça başarılı bir kayak geçmişine sahip. 8-12 yaş aralığında ülkesinin en iyi kayakçılarından biri olan Sinner, kariyerine farklı bir alanda devam etme kararı alarak tenisi seçtiğinde sadece 13 yaşındaydı. Bu kararı almasında önemli faktörlerden biri de geçmişte Novak Djokovic başta olmak üzere yüksek profilli oyuncuların koçluğunu yapan Ricardo Piatti ile birlikte çalışma fikri yer alıyordu. Kayak kariyerini sonlandırıp ailesinden uzakta tamamen tenise odaklanarak geçen senelerin ardından profesyonelliğinin ikinci senesi dolmadan 2019’da ilk 100’e adını yazdırdı. Bu başarısı sezon içerisinde ilk 100’e giren ve ATP’de en büyük etkiyi yaratan 21 yaş altı tenisçiye verilen “Newcomer of the Year” ödülü ile taçlandırıldı. Davetiye ile katıldığı 2019 ATP Next Gen Finalleri’ni şampiyon olarak tamamlayarak adını sık sık duyacağımız uzun yılların ilk emarelerini gösterdi. Kariyerinde iki turnuva zaferi bulunan dünya 19 numarasının diğer önemli başarıları ise 2020 Roland Garros çeyrek finali ve 2021 Miami Açık finali olarak karşımıza çıkıyor. Genç yaşına rağmen turdaki en etkili backhand vuruşlardan birine sahip olduğu istatistiklerle de destekleniyor. 2018-2020 arasında şahin gözü teknolojisinin olduğu kortlarda oynanan maçların analiz edildiği çalışmada Sinner 1858 rpm ortalama ile en yüksek topspin’e sahipken; ortalama backhand hızında da 69.1 mph ile listenin beşinci sırasında yer alıyor.
Sinner, ilk Masters finalini oynadığı Miami Açık’tan sonra toprak korttaki Masters turnuvalarında, biraz kura şanssızlığı biraz da formsuzluk sebebiyle ikinci turun ötesine geçemese de Barcelona’da yarı finale kadar yükseldi. İtalyan raket, Roland Garros’ta ilk turda Pierre-Hugues Herbert karşısında oldukça zorlanıp rakibine maç puanı şansı verse de beş setlik karşılaşmayı galibiyetle tamamladı. Bir sonraki turda vatandaşı Gianluca Mager’i dört setlik mücadele sonucu eleyen Sinner, turnuvadaki en rahat maçını üçüncü turda Mikael Ymer karşısında oynayarak adını son 16 tenisçi arasına yazdırdı. Dördüncü turda ise Rafael Nadal ile eşleşen Sinner ilk sette 5-3 öne geçtikten sonra, “tehlike anında camı kıran” Nadal’ın son 18 sayının 16’sını kazanmasına engel olamadı ve seti kaybetti. İkinci sete de ilk setin verdiği moral bozukluğu ile tutuk başlayan Sinner’in direnci set sonunda yeterli gelmedi. Mental olarak güçlü olduğuna dair sık sık övülmesine rağmen Sinner son sette teslim bayrağını çekerek turnuvaya bagel ile veda etti. Jannik Sinner iki senedir Roland Garros’un bölüm sonu canavarına kaybederek turnuvadan eleniyor fakat ortaya koyduğu istikrarlı performansla gelecekte bir Grand Slam zaferi kazanacağına dair beklentiyi giderek artırıyor.
Sinner’in ilk 100’e girdiği dönemlerde bir başka genç İtalyan Lorenzo Musetti, tura yeni giriş yapıyordu. Mermerleriyle ünlü Carrara’da 2002 yılında dünyaya gelen Musetti, tenis hayranı olan mermer üreticisi babası sayesinde dört yaşında eline aldığı raket ile yakın bir bağ kurdu. Junior klasmanında Musetti, profesyonel kariyerinde yapabileceklerinin izlerini 2019 Avustralya Açık zaferi elde ederek dünya 1 numarasına yükseldiği junior klasmanında gösterdi. İdolü olarak gördüğü Roger Federer gibi etkileyici tek el backhand vuruşuna sahip olan Musetti profesyonel kariyerinde hızla yükseldi. 2020 Roma Açık’ta Stan Wawrinka ve Kei Nishikori karşısında aldığı galibiyetlerle adından söz ettiren Lorenzo Musetti, Acapulco’da ön eleme oynayarak katıldığı turnuvada yarı finale kadar yükselip beklentileri daha da yukarı çekti. Bu sene mart ayında ilk yüz listesine adını yazdıran, Roland Garros öncesi 76. sıraya kadar yükselen İtalyan tenisinin genç yıldızı, kendisini alçakgönüllü, komik ve tembel olarak tanımlasa da kortta tembel olmadığı kesin.
Toprak sezonuna turnuvalarda aldığı erken mağlubiyetlerle kötü başlayan Lorenzo Musetti, Roland Garros’a gelmeden önce Lyon’da yarı finale ulaşarak güven tazelemişti. Genç raket, ana tabloda yer aldığı ilk Grand Slam’de gösterdikleri ile tenisseverlerde heyecan uyandırarak beklentileri aştı. İlk turda dünya 13 numarası David Goffin’i set vermeden geçerek ilk turun önemli sürprizlerinden birine imza attı. İkinci turda Nishioka karşısında rahat bir galibiyet alan Musetti, üçüncü turda vatandaşı Cecchinato’yu beş setlik mücadele sonunda geçerek dördüncü tura adını yazdırdı. Bu aşamaya kadar etkileyici bir performans sergileyen İtalyan yıldızın sürprizleri bitmemişti. Dördüncü turda eşleştiği Novak Djokovic’e karşı ilk iki seti tie-break’te kazanarak insanları turnuvanın en büyük sürprizinin gerçekleşme ihtimalini düşünmeye sevk etti. Baskı altında mücadele etme konusunda en iyilerden biri olan Djokovic, gece ile gündüz kadar farklı bir performansla maça dönüp 46 dakikada setlerde eşitliği sağlarken Musetti’ye sadece bir oyun kazanma fırsatı vermişti. Karar setinde ilk dört oyunda sadece dört puan alabilen ve 4-0 geride olan Musetti sakatlığını gerekçe göstererek maçtan çekiliyordu. Maç sonunda sakatlığının ciddi olmadığını, sayı alamayıp seyircileri hayal kırıklığına uğrattığı gerekçesiyle maçtan çekildiğini açıklayan Musetti övgülerle birlikte eleştirileri de üstüne çekiyordu. Oyunuyla gözlerimizin pasını silen genç yeteneğin mental olarak güçlenmesi için bu mağlubiyet kariyerinde önemli bir dönüm noktası olabilir.
Sezonun en özel turnuvalarından biri geride kalırken, birbirinden farklı üç hikaye ile turnuvaya renk katan genç İtalyanların sadece bu sıcak Akdeniz ülkesinde değil tüm dünyada geleceğe dair umudu yeşerttiğini söyleyebiliriz. Berrettini, Sinner ve Musetti Roland Garros’ta bu umudun gerçekleşebilmesi için gerekli gücün kendilerinde mevcut olduğunu fazlasıyla gösterdi. Yazıyı bitirirken sözü Zig Ziglar’a bırakıyorum: “Eğer gelecek için umut varsa, içinde bulunulan anda güç mevcuttur ve umut bütün değişimlerdeki temel nitelik olduğundan, heyecanlanmak için yeterli nedenimiz vardır.”