Kylian Mbappé bundan 5-6 yıl önce dünya futbol sahnesine çıktığında inanılmaz bir potansiyel gösteriyordu. O performansa çıktı çıkmasına ama son zamanlarda yaptıklarıyla o kadar gündem oldu ki onun futbolu ikinci plana düştü. Herkesin hayranlıkla izlediği Mbappé artık tam tersi bir imaj çiziyor. Bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için filmi başa sarmamız gerekecek.
Mbappé, 2016-17 sezonunda Ligue 1 şampiyonu olan Monaco kadrosunun çok değerli bir parçasıydı. Sahada yaptıkları ve oyun tarzı herkesi etkileyebilecek tipteydi. Fransa futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerinden biri olma potansiyeli vardı. Şampiyonluğun ardından o takımdaki neredeyse herkes zaten Avrupa’nın en iyi takımlarına transfer olmuştu, onun bir sonraki tercihiyse Paris Saint-Germain’di. Güçlü performansını Paris’e de taşıyan Mbappé aynı yaz Dünya Kupası’nı kazanınca şöhretine şöhret kattı. Genç olmasına rağmen artık futbolun zirvesindeydi. Paris SG, yatırım aldığında hedefi çok kesin bir şekilde çizmişti: Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu. Mbappé de bu hedefe giden yolda başrol olabilirdi. Zaten kadroları hiçbir zaman kötü olmadı, hep bir seviyenin üzerindeydi. Nitekim pandemi gölgesinde oynanan 2020 finalini kaybettiler. İlginç bir şekilde maçın en net pozisyonunu kaçıran oydu. Yine de önünde uzun bir kariyer vardı ve bunu başarabilirdi. İşte yazının ana konusu olan çatışma da bu süreçten sonra filizlenmeye başladı.
Herkesin bildiği üzere Mbappé’nin sözleşmesi 2022 yazında bitecekti. Genel kanı ayrılacağı yönündeydi ki kendisinin demeçleri de bunu ima etti hep. Onu alması muhtemel tek takım da Real Madrid’ti ve Mbappé de orada oynamayı istiyordu. Günler ilerledikçe bu kez şansın Paris SG’e yaklaştığını görmeye başladık. Mbappé’nin kalması için ne yapabiliyorsa yaptı Fransızlar. Hatta, kendisinin de onayladığı üzere, cumhurbaşkanı Emanuel Macron bile onunla Paris’te oynamaya devam etmesi için konuştu. Karışık süreçten Paris SG galip çıktı. Sözleşme için yapılan basın toplantısında ”Büyüdüğüm ülkeyi terk etmek için doğru zaman olduğunu düşünmedim. Dediğim gibi Fransız’ım ve bir Fransız olarak burada kalmak istedim. Kararımdan memnunum.” ifadelerini kullanan Mbappé aslında büyük uğraşların sonucunda kulüpte kalmıştı. O sıralarda söylenenler bunu doğrularken rekor bir ücret ve bir oyuncu için çok fazla olan yetkilerin de kendisine verildiğine dair haberler ortaya çıkmaya başladı. İşler artık çok başka bir noktadaydı.
Futbol insanlarla oynanan bir oyun, bu nedenle bir takım da aslında hayatın bir parçasını yansıtır. Yani bir futbol takımı yaşadıklarıyla ve yaptıklarıyla aslında birçok duyguyu yaşar. Buna ek olarak başarıya giden yolda herkesin aynı hedefe konsantre olması, aynı zamanda takım üyelerinin rollerinden memnun olması hayati önem taşır. Dolayısıyla Paris SG gibi Avrupa futbolunda zirveye oynayan takımlarda olması gereken en önemli özelliklerden biri de takımdaşlıktır. Takım olma hissi bir takıma başarının kapılarını açarken bunun zarar gördüğü yerlerde de başarı çok zor gerçekleşir. Mbappé özelinde gerçekleşen şeylerin Paris SG takımına zarar vereceği çok açıktı çünkü takım zaten dominant figürlerden ve kaliteli oyunculardan oluşurken içlerinden birine ”Bizde kal ve her şey istediğin gibi olsun.” demek gerilim yaratmak demek. Nitekim durum şuan bu noktaya gelmiş vaziyette. Montpellier maçındaki penaltı kapışması ve pas vermeme olayları izleyicilere bir şeyler anlatıyor aslında. Daha sonra milli takım arasında Mbappé’nin yaptığı açıklamalardaki ”Burada(Milli takımı kastederek) çok fazla özgürlüğüm var. Hoca, Olivier Giroud gibi defans oyuncularıyla ilgilenen 9 numara olduğunu biliyor ve ben boşluk arayabilirim, topu isteyebilirim. Paris’te bu olmuyor, benden pivot olarak oynamamı istiyorlar, bu farklı.” ifadeleri malumun ilanı oldu. Kulüpte kalmaya karar veren takımın gizli sahibi Mbappé durumdan memnun değil. Bunun da ötesinde herkes karşısında.
Duruma önce taktiksel açıdan bakalım. Yıldızlarla dolu bir takımı yönetmek çok zordur çünkü herkes muhteşem oynamak ister. Ne var ki herkesten aynı anda yüksek verim almak kolay olmaz, bir oyuncu kendisine verilen rolden memnun olmayabilir, tıpkı Mbappé gibi. Galtier, sene başında oturttuğu 3-4-3 sisteminin en ucunda ona görev veriyor. Fena iş çıkarmadıklarını gördük bu zamana kadar, ligde de Şampiyonlar Ligi’nde de iyi bir görüntü çiziyorlar. Mbappé uçta olduğu için Neymar ve Messi kadar dribbling meziyetlerini gösteremiyor olabilir, bence de bu konuda haklı. Diğer yandan bu performasında inanılmaz bir düşüş yaratmadı. O bütün olaylara rağmen saha içinde inanılmaz iş çıkarıyor. Elbette kendisinin durumdan memnun olmadığını belirtmesi için performans düşüklüğü yaşamasına gerek yok ama genelde bu tarz şeyler o mevkiiye alışamamak gibi durumların ardından dile getirilir. Bu sebeple biraz garip bir durum. Normalde hocanın beklentileri, oyuncunun beklentileri ve takım sisteminin örtüşmesi gerekir. Paris SG’deyse Mbappé dışında olumsuz imalar yapan herhangi bir oyuncu yok. Sonuç olarak durum oyuncunun gerçekten taktiksel bir sorun yaşamasından çok kuvvetli muhtemel daha başka problemlerle ilgili. Peki o problemler ne?
Paris SG birkaç senedir zaten birçok saha dışı gündemle meşgul. Bu sene olan bitenleri Neymar hakkında yazılıp çizilen şeylerde devamlı Mbappé ile sorun yaşadıkları iması, Mbappé’nin takım hiyerarşisindeki yeri, oyuncunun taktiksel eleştiri üzerinden memnuniyetsizliğini göstermesi gibi şeyler açıkça gösteriyor aslında. Ortada gerçekten enteresan bir karmaşıklık söz konusu. Yazının bu noktasında yapacağım en kolay şey Mbappé’ye sallamak olur ama durumu birçok yönle ele almayı tercih edeceğim. Öncelikle gönlünde ayrılmak olan birini ekstra şeyler vaadederek tutmak zaten sorunlu bir şey çünkü biliyoruz ki Mbappé’nin hedefleri başkaydı. Olayı daha da başka yerlere götüren şey kendisine kalması için verilen sözlerdi. Pochettino’yu onun gönderdiği söylendi, arasının iyi olduğu Luis Campos kulübe geldi, oldukça sağlam bir kontrat teklif edildi. Bunların yüzde yüz gerçek olduğunu söylemek yanlış olur ama durumun ciddiyetine bakarsak reddetmek de yanlış olur. Diğer oyuncuların verdikleri tepkilere bakınca da ibre gerçek olmasına kayıyor. Bir de Mbappé’nin yerine kendimizi koyalım. Kendisine kötü niyetlidir demiyorum tabii ki ama bu imtiyazlar sizce de bir oyuncuyu değiştirmiş olamaz mı? Kulübünüz sizin ağzınızın içine bakar durumda, her söylediğiniz gündemi belirliyor. Normal bir futbolcudan çok daha fazla imkanlara sahip ve henüz genç olan Mbappé bir güç zehirlenmesi yaşamış olabilir mi? Sporcular her zaman bu tarz durumları kontrol edemeyebilirler. Egosunu kontrol edebilenler başarıya yaklaşır. Onu kontrol etmek de edememek de insancıldır, olumlu ve olumsuz bütün sonuçlarıyla. Sonuç olarak her iki tarafı ve durumun etkilerini anlamak gerekir diye düşünüyorum bu noktada. Genel eğilim Mbappé’yi haksız yapmak üzerine ama Paris SG yapılanması başarı kültürü oluşturmak adına doğru işler yapıyor mu, soru işareti.
Günümüzde futbolun kendisi kadar draması da fazlaca konuşuluyor. Bu yazıda olayları en baştan alarak nereye geldiğini anlatmak istedim. Düz bir bakış açısıyla bakmak yerine durumu irdeledim. Genel kanının aksine bu tarz olaylarda doğru ve yanlış ayrımı yapmak bence doğru değil. Örneğin yazımızın konusu olan olayda da doğru yanlış ayrımından çok bir durumun sonucu ve bu sonuca verilen tepkiler söz konusu. Durumun nereye gideceği az çok belli gibi, mevcut gerginlik başka şeyler olmadığı sürece devam edecektir. Paris SG teknik direktörü Christophe Galtier’e kolaylıklar diliyorum ve bu zamana kadarki süreci görece iyi yürüttüğü için tebrik ediyorum, ne teknik direktörler benzer karışıklıklarla ayrıldı. Sonu benzer mi, zaman gösterecek.
1 yorum
Akıcı dili, mükemmel yazısı ile yine muazzam bir iş çıkarılmış