Maestro

by Can Nizamoğlu
80´li yıllarda altyapılardaki oyuncuların transferi için kolay kolay bonservis bedeli ödenmezken Tugay Kerimoğlu isimli genç yetenek saha içinde kendini o denli belli ediyordu ki Galatasaray 10 yaşındaki bu çocuğu İstanbul’a getirebilmek için Trabzonspor´a bir ücret ödemeyi kabul etmişti.

Bu transferden sonra genç takımlarda sürekli mercek altında olan Tugay, çok istediği A takım formasına 1987-1988 sezonunda ulaşacak, kısa bir süre sonra takım kaptanlığı ile görevlendirilecek ve Galatasaray`da top koşturduğu 12 sezon boyunca başarılarıyla sari kırmızılıların efsaneleri arasına girecekti.

Takvimler 2000 yılının Ocak ayını gösterdiğinde ise yıldız futbolcu çok önemli bir karar aşamasına gelmişti. Bir yanda yıllarını verdiği, sadece ligde değil Avrupa kupalarında da başarıdan başarıya koştuğu Galatasaray, diğer yanda ise gitmek için adeta can attığı Avrupa…

Fakat Tugay macerasını Avrupa´da sürdürmeyi o denli çok istiyordu ki, an itibariyle UEFA Kupası’nın bir ucundan tutulmuş olsa dahi Glasgow Rangers´ın teklifine evet diyerek adanın yolunu tuttu.

Tugay Kerimoglu

O dönemler İskoç ekibinin başında, şimdilerde gayet iyi tanıdığımız Dick Advocaat vardı ve aslında Tugay daha ilk maçından itibaren gerek oyun zekâsı, gerekse dayanıklılığı ile Büyük Britanya´daki oyun sistemine ne denli uygun olduğunu göstermeye başlamıştı. Fakat Advocaat´in zamanla tercihini alt yapıdan gelen oyunculardan yana kullanması nedeniyle Tugay, Rangers´ta düzenli oynama şansı elde edemiyordu. Tam da bu dönemde eski hocası Souness`in kendisini Blacburn Rovers´ta görmek istediğini söylemesi onun için bastan sona mutlulukla dolu yeni bir maceranın ilk adimi olacaktı.

Ewood Park´ta ilk maç
Ibrox´taki çalkantılı dönemden sonra Tugay, Blackburn Rovers formasına ilk kez Sunderland karşısında, oyunun son dakikalarında merhaba dedi. Fakat tıpkı değerli bir taşın nerede olursa olsun kendini belli etmesi gibi, oyunda olduğu sınırlı dakikalar dahi onun Blackburn taraftarına umut vermesine yetmişti. Tugay yaklaşık bir ay sonra da West Ham United kalecisi Bislop´u -bundan sonra tekrar tekrar yapacağı gibi- uzaktan avlayıp yeni takımıyla ilk gol sevincini yaşarken, İngiltere’nin kuzey batısındaki bu küçük kentin sakinleri Tugay için kalplerinde bir yer açmaya çoktan başlamıştı bile.

Soru işaretlerinden yıldızlığa
Tugay’ın Blacburn Rovers´a transferi ilk planda herkes için bir çırpıda kabul edilebilir bir transfer değildi. Zira Tugay, Galatasaray´da çok önemli başarılara imza atmış olsa da son dönemlerde eleştirilere maruz kalmış, üstüne üstlük İskoçya’da kendini gösterme fırsatı elde edememişti. Fakat Souness bu birlikteliğin olumlu bir sonuç doğuracağına inanıyor zira Tugay’ı çok iyi tanıyordu. Nitekim zaman İskoç teknik adamı haklı çıkaracak ve yanındaki Dunn, kanatlardaki Duff ve Filtcroft, önündeki Yorke ve Andy Cole ile Tugay takımın omurgasında yer alıp, mavi beyazlıların 1995´teki şampiyonluklarından sonraki en başarılı sezonlarının baş mimari olacaktı.

Tugay

Oyun stili
Tugay için yapılabilecek en iyi tanımlama “gizli kahraman” olabilir. Zira onu her maç gol atarken veya asist yaparken görmezdiniz ama rakipten çaldığı toplar, rakip savunmaları paralize eden milimetrik ve güdümlü paslar ve savunma ile hücum arasında dokuduğu mekiklerle adeta arkadaşları arasında bir yapıştırıcı işlevi görmesi ile o, istisnasız her maçta takımına çok önemli katkı sağlıyordu. Nitekim bugün onu seyretme fırsatı elde etmiş Blackburn taraftarlarına Tugay´ın kötü bir maçını sorsanız, kuvvetle muhtemel böyle bir maç olmadığı yanıtını alırsınız.

Tottenham´a attigi gol
Tugay´ın Premier Lig´deki 233 maçında sadece 10 gol atmış olduğunu eğer yeni öğreniyorsanız bu rakamın azlığı sizi şaşırtabilir. Fakat bu gollerdeki kalite yüksekliği dikkate alındığında maestronun gönüllerde kurduğu tahtın nedenini anlamak hiç de zor değil. Hele onun 19 Kasım 2006´da Tottenham savunmasının kafayla uzaklaştırmaya çalıştığı topa, top yere değmeden ve yaklaşık 25 metreden sağ ayağıyla hükmederek kaleci Robertson´u çaresiz bırakan golü, onun Premier Lig´deki başarılı kariyerinin adeta imzası olmuştu.

Ve veda

Blackburn Rovers Tugay Kerimoğlunu unutmadı

Blackburn Rovers kulüp kuralları nedeniyle takımla birlikteliği on yıldan az olan futbolculara jübile yapılmıyordu. Bu nedenle Kerimoğlu için de resmi bir jübile maçı organize edilmedi. Fakat Mayıs 2009´daki West Bromwich Albion karşılaşmasında Blackburn tribünleri, hiç de alışık olmadıkları bir şekilde kırmızı beyaza boyanmış, adeta Türk Milli Takımı sahadaymış gibi Türk bayraklarıyla süslenmişken bu maçın enikonu bir jübile maçından farklı olduğunu düşünmek çok zordu. Taraftarlar o maça Tugay maskeleriyle gelmiş, her yanı Tugay´a hayranlık ve şükran duygularını ifade eden pankartlar asmışlardı. Maçın ardından Tugay, tişörtünde taraftarına teşekkür eden bir yazıyla, kızının elinden tutarak tribünleri selamlarken sadece kendisi değil Ewood Park´taki on binler de göz yaşlarına hâkim olabilmek için büyük mücadele veriyordu.

Tugay Kerimoğlu Premier League

https://www.gzt.com/zpor/ingilizler-tugay-kerimoglunu-unutmadi-2785627

10 yaş genç olsa…
Tugay’ın akıl, kalite, hırs, motivasyon ve karakter dolu oyununun Türkiye´den sonra sadece Birleşik Krallık sınırlarının içinde kalmasının iki nedeni vardı. Birincisi, Tugay lig altıncılığına kadar uzanmayı başarıp harika sezonlar geçirse de Blackburn´un Avrupa Kupalarından uzak kalışı, diğeri de Tugay´in 30´un üzerindeki yaşıydı. Nitekim hocası Mark Huges´ın, Tugay’ın müthiş bir performans gösterdiği Liverpool maçının ardından ifade ettiği ve Sir Alex Fergusson´un da bu ifadeye katıldığı gibi eğer Tugay 10 yaş genç olsa kesinlikle Barcelona veya Mancester United´ta oynuyor olurdu.

Tugay´ın 30´undan sonra Premier Lig´e damga vurmasının en önemli boyutlarından biri de bizim alışık olduğumuz, şekilde belirli bir yaş ve başarıdan sonra Avrupa´dan bizim ligimize gelen futbolcular döngüsünü, 8 yıl kaldığı Premier Lig´deki taraflı tarafsız herkesi kendisine hayran bırakmayı başararak tersine çevirmesiydi.

İngilizlerin tabiriyle Türk Lokumu bu hafta 52 yaşını geride bıraktı. Kariyerinin başlarında Galatasaray, sonlarında ise Blackburn taraftarının gönlünü kazanan maestro, İngilizleri bir yandan çok sevindirirken bir yandan da onlara “keşke beş sene önce gelseydi” dedirterek derinden bir burukluk yaşattı. Ve Tugay, 22 sene boyunca saha içindeki müthiş performansını, alçak gönüllülük ve dürüstlük gibi erdemlerle harmanladığı için o daima komple bir sporcu olarak anılacak.

Sevgili sihirbaz, iyi ki doğmuşsun!

You may also like

Leave a Comment