Bir FM Simülasyonu: Süper Lig

Yazar: Murat Can Belli

Futbol konuşulan ortamda konu tuttuğumuz takımlara geldiğinde “Guardiola bile kurtaramaz”, “Klopp gelse de takım düzelmez” tarzı yorumları mutlaka duymuşuzdur. Bunu gerçekten düşündüğümüzde bir sonuca varmak zor ama simülasyon belki bir çözüm olabilir. Volante Dergi olarak bir çılgınlık yapıp Football Manager 2022 oyununda bunu sorgulamak istedik. Dünyanın her anlamda öne çıkan yirmi teknik direktörünü Süper Lig’deki takımların başına getirdik, hem de ekipleriyle. Sonuçlar ve etkileriyse bir hayli enteresan oldu. 

Sonuçların ne olduğundan bahsetmeden önce kimi hangi takımlara verdiğimizi yukarıdaki görselle belirtmek isterim. Teknik direktör tercihleri, oyun tarzı ve takım profili gözeterek yapıldı. Yazının başında belirttiğim üzere neredeyse herkesi ekibiyle birlikte takımlara gönderdik. Bu sayede her takımın maksimumunu verip elit menajerlerin etkisini sorgulama amacındaydık (ne kadarının gerçek olduğunu ilerleyen aşamada göreceksiniz). Diğer koşulların aynı olduğunu da hemen belirtelim. Takımlara ekstra bütçe verilmedi ve yabancı kuralı 8+3 olacak şekilde bir sezon simüle edildi.

Sezonun sonuçlarını göstermeden önce, simüle ettiğimiz sezonda Süper Lig’de yapılmış en pahalı transferleri gösterelim. Galatasaray’ın gerçek hayattaki sezonda en iyi oyuncularından olan Kerem Aktürkoğlu bu çıkışı oyunda da belli etmiş olacak ki Paris Saint-Germain’in yolunu tutmuş. Trabzonspor’un Abdülkadir Ömür’ü ezeli rakiplerinden Galatasaray’a satması ilginç olarak yorumlanabilir. Aynı şekilde Tony Nwakaeme de satılan bir diğer önemli oyuncu.

Simüle edilen sezonun puan tablosu

Trabzonspor ve Galatasaray’ın eşit puana sahip olduğunu ancak averajla Trabzonspor’un şampiyon olduğunu görüyoruz. Galatasaray ise ilginç bir sezonu geride bırakmış. Sezona Guardiola ile başlayan Sarı Kırmızılılar, İspanyol hocanın Newcastle United projesinin teklifini kabul etmesiyle Rizespor’a getirdiğimiz Zidane ile anlaşmış. Ligde ne olursa olsun iyi bir mücadele vermişler. Bunun yanında zirve yarışında bu iki takım yalnız kalmamış, Klopp’un Fenerbahçe’si ve Conte’nin Beşiktaş’ı da iki üç puan geride kalmış. Sürpriz olarak nitelendirebileceğimiz şeylerden biri Altay’ın Konferans Ligi bileti almış olması. Böyle düşünmemizin sebebi gerçek hayatta aynı kadronun küme düşmüş ve üst üste teknik direktör değişiklikleri yapmış olması. Arteta ve ekibi ise takımdan maksimum verim almış. Puan durumundan da anlaşılabileceği gibi Türkiye Kupası’nı Beşiktaş’ın kazandığını söyleyelim. Meraklıları için, finalde Fenerbahçe’yi yendiler.

Avrupa mücadelesi veren beş takımın performansları da şu şekilde: Simüle edilen sezonda Avrupa’daki en başarılı takım olan Galatasaray, Avrupa Ligi grubundan üçüncü olarak Konferans Ligi’ne düştü. Sırasıyla Paços Ferreira, Feyenoord, Kopenhag ve Sparta Prag’ı eledikten sonra finalde Tottenham’a uzatmalar sonucu 2-1 kaybetti. Fenerbahçe; Avrupa Ligi grubunda -enteresan bir tesadüfle- Olympiakos ve Eintracht Frankfurt ile eşleşti gruptaki diğer takım ise Slovan Bratislava oldu. Bu gruptan lider çıkan Sarı Lacivertliler, ikinci eleme turunda grupta eşleştiği Olympiakos’u eleyip çeyrek finalde Bayer Leverkusen’e elendi. Son şampiyon Beşiktaş; Şampiyonlar Ligi grubunda Barcelona, Milan ve Lille ile karşı karşıya geldi. İki beraberlikle grup sonuncusu oldular. Sezonun kazananı Trabzonspor Konferans Ligi grubunda üçüncü olarak elendi. Tottenham, PAOK ve Shaktyor Soligorsk ile eşleşmişlerdi. Thomas Tuchel’li Sivasspor ise Konferans Ligi 4.eleme turunda, oyun tesadüfleri ile şaşırtmaya devam ediyor, Kopenhag’a elendi. Genel olarak fena bir Avrupa sezonu olmadığını söyleyebiliriz fakat şahsi olarak beklentim biraz daha fazlaydı, dünyanın en iyi antrenörlerini takımlarımıza getirmişken…

Yukarıda gördüğünüz fotoğrafta sezon içindeki teknik direktör değişimleri yer alıyor. Biraz sonra yazacaklarımı yanlış okumayacaksınız. Emery, Spaletti, Rangnick, Bielsa, Pochettino, Löw, Ten Hag, Gasperini takımlarından kovuldu. Bunu nasıl yorumlamalıyız bilemiyorum açıkçası. Gerçek hayatta teknik direktör değişimlerinin fazla olmasını sorguladığımız ligimizde en elit hocaların, simülasyon ortamında da olsa, kovulmaları biraz trajikomik olsa gerek. Değişiklik yapan takımları oyun algoritması içinde anlayabiliriz çünkü gerekçe haklı: Kötü performans. Fakat bir başka gerçek de var ki gelen kişiler de gidişatı mükemmelleştirmemiş. (Küme düşen dört takımın da sezon ortasında menajer değiştirmiş olması tek başına bir örnek) Burada isimler üzerinden bir eleştiri yapmıyorum, kovulanlar da yerine gelen hocalar da üst düzey hocalar. Ana konumuz bu yazının ilhamı olan şeyin, bizzat simülasyon esnasında tersini göstermesi.

Bir başka ilginç konu da oyun algoritmasının kesin tercihlere yönelmesi. Sergen Yalçın ve Erol Bulut eskiden çalıştığı takımlara dönmüşler. Diğer teknik direktörlerin büyük kısmı da bu ligde tecrübesi olan isimler. Özellikle Başakşehir’in Nagelsmann ile başlayan sezona Sarri ile devam edip Fatih Terim ile tamamlaması oldukça garip gözüküyor. Tabii ki bir şeyi daha vurgulamak isterim. Bazı kişiler sezon ortasında Avrupa’da başka takımlara gitti. Guardiola, Mourinho, Allegri ve Nagelsmann. Bu, bizim etki edebileceklerimizin dışında bir durum. Oyundaki lig itibarı, bizzat teknik direktörün kendisiyle alakalı bir şey. Mourinho Crystal Palace, Allegri Wolsfsburg ve Nagelsmann da Hoffenheim’a gitti.

Meraklıları için Süper Lig’de ilk beşe giren takımların dizilişlerini göstermek isterim:

Arteta’nın bir şeyleri değiştirebileceğini tahmin ediyordum ama doğrusunu isterseniz bunu öngörememiştim. Harika iş.

Valerien Ismael’in de yapmaya çalıştığı bir diziliş, elbette Conte’nin dokunuşuyla daha farklı sonuçları olmuş.

Kloppo, kadrodan gayet iyi verim almış. Mesut Özil’i de tekrar eski haline yaklaştırmışa benziyor.

İki farklı tipteki teknik direktörle sezonu oynayan Galatasaray, gerçek hayattakinin aksine güzel bir sezon geçirdi.

Sezon ortasında Abdülkadir ve Nwakaeme’yi kaybetmelerine rağmen kupa Trabzon’un oldu. Ancelotti farkı.

Süper Lig ile ilgili öne çıkan birkaç veriyi de belirttikten sonra Avrupa’da neler olup bittiğine göz atacağız.

İlk iki sıra Adana Demirsporluların. Gomis ikinci döneminde de fena iş çıkarmamış. Gerçek hayattaki gol kralı Umut Bozok da çift hanelerde.

Gerçekte 10 asist yapan Gradel ,Tuchel etkisiyle lig liderliğini Novais ile paylaşıyor.

Simeone’nin zirveye sadece %2 ile uzak olması…

Conte’nin takımı bu istatistikte lig lideri. Pep kalsaydı Galatasaray %60’la birinci olabilirdi.

Elit hocaları Süper Lig’e getirdik. Ligimize etkilerini uzun uzadıya gösterdik. Şimdi ise bu teknik direktör değişimlerinin Avrupa futboluna etkilerine odaklanacağız. Süper Lig’deki kadar olmasa da çok şaşıracağınız şeyler var.

Real Madrid tıpkı gerçekteki gibi Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş. Ve sıkı durun, ligi de kazandılar. Ancelotti’nin Trabzonspor’a gitmesi sonrası Fiorentino Perez “Ne varsa eskilerde var” diyerek Benitez’i tekrar Real’e getirmiş. İspanyol çalıştırıcı bu kez başarılı olmuş. Milan’ın finale çıkması da ilk sezonda pek göremeyeceğimiz bir detay. Üstelik yarı finalde Inter’i elemişler.

İtalyan futbolu şaha kalkmış zannediyorum ki. Avrupa Ligi’nde bir İtalyan finali izlemişiz. Spaletti sonrası Fonseca’yı tercih eden Napoli ve Gasperini’nin ardından Niko Kovac’a takımı emanet eden Atalanta karşı karşıya gelmiş. Uzatmalara giden finali Napoli kazanmış. Fonseca Roma ile tamamlayamadığı işi Napoli ile bitirmiş. Gomis’in gol krallığındaki yeri de gözlerden kaçmasın!

Galatasaray iyi bir Avrupa sezonunun sonunda Tottenham’a maalesef kaybetmiş. Bu fikri düşünürken bir takımımızın Avrupa’da kupa alıp alamayacağını merak ediyordum açıkçası. En çok yaklaşan takım da finalde çok güçlü bir ekibe denk gelmiş. Daniel Levy, Conte sonrası dönemde iki teknik direktörle çalışmış. Son yıllarda Brighton’da oynattığı oyunla göze çarpan Graham Potter görevi devralsa da işler yolunda gitmemişe benziyor. Potter’ın yerini alan Ronald Koeman takımı Konferans Ligi şampiyonu yaptı.

Premier Lig’in elit hocaları tek tek gittikten sonra yerine gelen isimler birbirinden acayip. Şampiyon Liverpool, eski hocaları Brendan Rodgers’ı geri getirmiş (Oyun algoritmasını tebrik etmek lazım, şu senaryoyu Woody Allen bile yazamaz). Çok klişe bir tabirle “yarım kalan iş” tamamlanmış. Guardiola sonrasında City, Ernesto Valverde’yi tercih etmiş. Valverde iyi bir taktisyendir ama Pep’in koyduğu çıtayı düşününce seviyelerinin biraz düşmesi normal karşılanabilir. Arsenal Matias Almeyda’ya giderken Chelsea de bir başka Güney Amerikalı Jorge Sampaoli’yi takıma getirmiş. Manchester United ise Sevilla’dan Lopetegui’yi getirse bile sezonu Lucien Favre ile tamamlamış. Keşke onlar da tekrar Solskjaer’e falan gitseydi!

Bundesliga’da Bayern zaten net favoridir fakat bu seviye inanılmaz gerçekten. Nagelsmann’ın Başakşehir’e gidişinden sonra Roger Schmidt ile anlaşan Bayern neredeyse yirmi puan farkla şampiyonluğu almış. Sezon ortasında ilk takımına dönen Nagelsmann Avrupa kupalarını kıl payı kaçırmış.

PSG Pochettino’nun ardından Rudi Garcia’yı teknik direktörlüğe getirmiş. Kadro kalitesinin ligi alması çok şaşırtıcı değil elbette fakat Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finalde Milan’a elenmeleri şaşırtıcı. Meraklılarına not düşeyim, Kerem Aktürkoğlu toplam 25 maçta 3 gol atmış. Mbappe, Messi, Neymar, Di Maria’lı rotasyonda bu kadar şans bulması güzel bir nüans (Maçların hepsinde sonradan oyuna girmiş olsa da).

Şampiyon tıpkı gerçekte olduğu gibi Real Madrid. Simeone döneminin ardından Sérgio Conceição ile sezonu oynayan Atletico Madrid formundan bir şey kaybetmemişe benziyor. Daha sonra Tottenham’a gidecek olan Koeman Emery sonrasında görevi devralarak Sarı Denizaltıların Şampiyonlar Ligi’ne gitmesinde önemli rol oynamış. Sevilla Leonardo Jardim ile istikrarı sürdürmüş. Xavi’li Barcelona’nın ilk dört dışında kalması ise enteresan.

Inter, arka arkaya ikinci kez şampiyonluğa uzanırken Juventus Pellegrini yönetiminde ikinciliği kapmış. Mourinho sonrasında Roma Vincenzo Montella’yı yeniden göreve getirmiş. Adana Demirspor’da gerçek sezonda iyi iş çıkaran Montella Roma’yı büyük sahneye yeniden taşımış.

Son olarak düşüncelerimi toparlayacağım. Yazının fikrini tartışırken ilginç şeyler olabileceğini düşünüyorduk ancak beklemediğimiz çok nokta çıktı. Fikir aslında en başta belirttiğimiz gibi ligimizin bu zorlu ortamında, normalde çalıştıkları bütçelerin çok altında en elit teknik direktörlerin ne yapabileceğiydi. Bunu da en gerçekçi şekilde futbol menajerliği oyunlarında açık ara önde olan Football Manager serisinde test edebilirdik. İyi iş çıkaranlar olsa da herhalde böylesi bir kovulma sayısı beklemiyorduk. Süper Lig teknik direktör değişiminin en fazla olduğu liglerden biri. Bu yüzden elit hocaların oturtacağı sistemde çok daha farklı takım yapıları beklerken bir sürü kişinin sezon ortasında gönderilmesi garip çünkü ortalama teknik direktörlerden bahsetmiyoruz. Bielsa, Pochettino, Ten Hag gibi isimler söz konusu. (Bielsa gizlice Antalyaspor idmanına sızmış da olabilir, ayrı konu) Bu içeriği eğlence amaçlı yazmak istedik fakat Türk futbolunun sorunları oyunda da olsa gözümüze çarptı. Peki sonuç ne oldu derseniz, kovulma sayısına rağmen elit teknik direktörler bir şekilde fark yarattı. Avrupa’da daha iyi bir tablo oluştu. Temennimiz gerçek hayatta da ligimizin daha üst seviyede oyunculara, teknik direktörlere sahip olması. Daha önceki yazılarımda belirttiğim üzere yeni nesil teknik direktörlerimiz var ve eğer doğru planlamalar yapılırsa Türk futbolu bu simülasyondan çok daha iyisini başarabilir.

Bu yazılar da hoşunuza gidebilir

1 yorum

Ahmet Deniz şenavcu 8 Temmuz 2022 - 06:59

Oyun çok güzel olmuş

Cevap

Yorum Yap