Futbolda forvet oyuncularının bir ayrıcalığı var. Daha doğrusu buna şans demek lazım, zira diğer oyunculardan farklı olarak onlar, iyi oynadıklarında çok değerli bir istatistiğe imza atıyorlar: Gol atmak. Bir savunma oyuncusunun rakibine hiç pozisyon vermemesi veya orta saha oyuncusunun kilit pasları da dikkatli futbol takipçilerinin gözlerinden kaçmaz ama her atıldığında doğrudan tabelaya yansıtılan goller, her zaman diğer tüm istatistiklerden daha önceliklidir.
Futbolda bir takımın kazandığı her sayıya gol denmesinin nedeni, bu kelimenin İngilizcedeki anlamı mı (“goal” kelimesinin Türkçe karşılığı amaç) emin değilim ama şunu kabul etmek gerekir ki gol, futbolun en önemli verisi ve onu atan oyuncular da bilinirlik açısından oyunun en şanslı paydaşları.
Elbette forvet oyuncularının tamamının, ellerine geçirdikleri bu şansı çok iyi kullandıklarını söylemek imkânsız ama içlerinden bazıları da var ki oyunun kendilerine verdikleri şansı yetenekleriyle, yeteneklerini oyunu iyi okuyabilmeleriyle, oyunu okumalarını da çalışkanlıkları ile birleştirip dünyanın sayılı futbolcuları arasına giriyor; tıpkı Kylian Mbappe gibi.
Şu ana kadar kariyerinde dört lig şampiyonluğu, -ki profesyonel olarak sadece beş sezondur futbol oynuyor-, üç Fransa Kupası, iki Fransa Lig Kupası ve bir Dünya Şampiyonluğu bulunan Mbappe henüz sadece 23 yaşında. Onunla ilgili en önemli istatistiklerden biri de Mbappe’nin, bundan tam dört yaz önce 30 Haziran’da, Kazan Arena’da oynanan karşılaşmada, Arjantin karşısında iki gol atarak Pele’den sonra Dünya Kupası’nda bir maçta iki gol atan en genç oyuncu olması. O gün ağları dört dakika arayla iki kez havalandırırken Mbappe 19 yaşındaydı ve bu başarısıyla sadece Fransa’yı çeyrek finale taşımakla kalmamış aynı zamanda kendisi ile ilgili değerlendirmelerin umut vadeden oyuncudan yıldız oyuncuya evrilmesini sağlamıştı.
Kaseti biraz geri sardığımızda, yirmili yaşlarının başında artık tartışmasız bir dünya yıldızı olan Mbappe’nin dünya futboluna tıpkı Pogba, Mahrez veya Matuidi gibi Paris’in banliyölerinin bir hediyesi olduğunu görürüz. Küçük yaşlardan itibaren yeteneğini belli eden Kylian’ı diğer yetenekli oyunculardan ayıran en önemli özelliklerden biri ise, onun ilk hocalarından olan Antonio Riccardi’nin bir röportajında söylediği gibi, Mbappe’nin sadece yetenekli olması değil, onun yeteneklerinin aynı zamanda eğitilebilir olmasıydı. Nitekim Mbappe kendisine verilen talimatları harfiyen yerine getirebiliyor, çok küçük yaşına rağmen oyunla ilgili, neredeyse bir teknik direktörün vizyonuna yakın bir bakış açısına sahip olduğunu her fırsatta gösteriyordu.
Bu özellikleri sayesinde o daha 14-15 yaşlarındayken tüm kulüpler onu kadrolarına dahil edebilmek için adeta sıraya girmiş, Real Madrid’in teknik direktörü Zidane, Fransızca konuşmanın avantajından, onu lüks arabasıyla gezdirmeye kadar tüm kozlarını kullanmış ama Mbappe günün sonunda profesyonel imza için Monako’yu seçmişti.
Tıpkı Pele’nin 1958 Dünya Kupası’ndan sonra Brezilya’da kahraman ilan edilmesi gibi, Mbappe’nin de Fransa’da bu makama ulaşması 2018 Dünya Kupası’ndan sonra oldu. Artık herkesin ondan bahsettiği, fotoğraflarının sadece Paris değil dünyanın her yerine yazılı ve sosyal medyada yer aldığı bir ortamda Mbappe kendini bir anda dünya yıldızı kategorisinde bulmuştu.
O günden bu yana asla tökezlemeyen aksine sürekli yeni başarılar elde eden Mbappe’nin bana kalırsa en az yeteneği kadar önemli olan avantajı, olgunluğu. Tıpkı onun AS Bondy’deki hocası Riccardi’nin de dediği gibi oyunu çok iyi okuyan Mbappe adeta teori ve pratiğin birleşimi. Bir röportajında ideal bir forvetin nasıl olması gerektiği konusundaki fikri sorulduğunda, “Gününüzde forvet oyuncuları 7, 9 veya 11 numara olarak nitelenebiliyor fakat bence ideal bir forvet oyuncusu bunların tamamı ve ben öyle bir oyuncu olmak istiyorum” demesi onun yaşının ne denli üzerinde bir olgunluk seviyesine sahip olduğunu gösteriyor. Nitekim Mbappe’nin ileri uçta da kanatlarda da oynadığı ve bu görevlerin hepsini layıkıyla yerine getirirken, geçtiğimiz sezon ligdeki 28 golüne 18, Şampiyonlar Ligi’ndeki altı golüne altı asist eklediği düşünüldüğünde onun hedefine ulaşma konusunda ne kadar ciddi olduğunu anlamak mümkün.
Şu kısacık kariyerinde dahi, birçok futbolcunun tüm yaşamları boyunca elde edemedikleri kadar önemli başarılara imza atan Mbappe daha yolun başında. Sahip olduğu yetenek ve mental seviyenin hakkını verdiği sürece o, sadece dört yıl önce bugün yaptığı gibi adını Pele’nin arkasına yazdırmakla kalmayacak, diğer rekorlarda onun, Ronaldo’nun veya Messi’nin önüne de geçecek gibi görünüyor. Kim bilir, belki bu sonbaharda koleksiyona bir de Altın Top (Ballon d’Or) eklenir.