70’li yılların ortasında Ajax’ta doğan ve dünya futbolunda büyük değişime sebep olan Total Futbol anlayışı, önce Rinus Michels sonra da öğrencisi Johan Cruyff tarafından Barcelona’ya taşındı. Yıllar yılları kovaladı; yine Johan Cruyff’un öğrencisi olan Pep Guardiola, Barcelona’da adeta bir uzay futbolu oynattı. Takımın sabırlı ve kısa paslarla rakip ceza sahasına girmeye çalıştığı ve topu kaybettikten sonra 3-5 saniye içinde yoğun presle kapmaya çalıştığı ‘’Tiki-Taka’’ futbolu tarihe geçti. Total Futbol ve Tiki-Taka, Barcelona’nın oyun kültürü halinde dönüşmüş durumda.
Ne var ki Guardiola gittiğinden beri Barcelona, sadece bir kez Avrupa’nın zirvesine yerleşti. O günün baş aktörleri birer birer dağıldı, hatta Messi bile. Kulüp, finansal açıdan zor günler geçiriyor. Yanlış transfer politikaları, Avrupa Süper Ligi tartışmalarının yanında sportif olarak da eski Barcelona’dan çok uzak bir görüntüdeler. Ronald Koeman döneminin bitmesinden sonra, Barcelona çareyi efsanesi Xavi’yi geri getirmekte buldu. Peki, Xavi’yi nasıl bir tablo bekliyor ve neler yapabilir? Yazımda buna cevap bulmaya çalışacağım.
2015’te Barcelona’dan ayrılan Xavi, Katar takımı Al Saad’a gitti ve futbolculuk kariyerinin ardından burada teknik direktörlüğe başladı. Bu noktada eklemem gereken bir husus var: Xavi’nin teknik direktörlüğünü değerlendirirken bazı futbol izleyicileri, Katar’da yeterince rekabetçi olmadığından dem vuruyor. Buna katılmıyorum. Futbol kalitesinin Avrupa’daki ligler kadar iyi olmadığını kabul edebiliriz ancak önemli olan mantalitedir. Xavi, birçok yönden elit bir teknik direktör adayı olduğunu kanıtladı.
İlk başta Xavi’nin futbol anlayışının hocası Guardiola ve Cruyff’a benzediği son derece açık. Onlarla çalıştığı ve onların sisteminde oynadığı için futbola bakışı bu yöne daha fazla meyilli. Her şeyden önce bir takım olma olgusunu oturttuğunu net bir şekilde görebiliriz. Topa sahip olmak Xavi için hayati derecede önemli. Oyunun kaleciden kısa paslarla kurulmaya başlanmasını bekliyor. Takımının oyunu beklerle açmasıyla ve oyuncuların half-space bölgesine yaptığı koşularla pozisyon kovaladığını kendisi dile getiriyor. Bu şekilde boş oyuncuları görüp birçok gol bulmayı başardılar. Bununla birlikte Guardiola takımlarında görebileceğimiz gibi, üçüncü bölgede topu kaybettikten sonra en kısa sürede kazanmayı hedefleyen bir anlayış da söz konusu. Son dönemlerinde, kendisinin anlattığı üzere 3-2-4-1 dizilişiyle rakibe baskı uyguluyorlar. Hücum dizilişleri de 3-2-4-1 ya da 3-2-5’e benziyor diyebiliriz. Topu geri kazanmak, bazen birebir eşleşmelerle bazen de alandaki sayısal üstünlüklerle gerçekleşiyor. Bu, oldukça tanıdık gelmiş olmalı. Tam anlamıyla Barcelona futbolu DNA’sı!
Öte yandan ise Al Sadd takımının taktiklerini araştırırken gördüğüm şeylerden biri takımın Katar seviyesinde başarılı olsa da Asya seviyesinde bekleneni verememesiydi. Problem de yine öğretmenlerininkine benzerdi: Kapalı savunmaları aşmak. Yoğun pres ve topa sahip olma oyununun tehlikelerinden biri bu. Rakip, çok sıkı savunduğunda ve organize kontra ataklarla iyi geldiğinde bu Al Sadd adına bir sorun olmuş. Aynı şekilde yoğun bir şekilde hücum edilirken bırakılan boş alanlar da rakipler tarafından iyi kullanılmış. Aklıma Barcelona’nın 2009-2010 Şampiyonlar Ligi yarı finali serisi geldi. Inter, çok sıkı bir savunma ve organize kontra ataklarla Barça’yı gafil avlamıştı. Xavi’nin oyununda göze çarpan tek sorun bu gibi görünüyor. Xavi’nin oyun anlayışını daha net anlamanız için The Coaches Voice YouTube kanalındaki masterclass videosunu izlemenizi öneririm. [1]
Bütün bu yazdığım taktiksel anlayışı Avrupa sınırları içinde uygulamak daha basit olabilir çünkü Avrupa’da futbol imkanları çok daha geniş. Altyapılar daha gelişmiş. Haliyle oyuncular en alt düzeyden en üste gelirken belirli bir futbol anlayışına göre eğitiliyorlar. Katar, ABD gibi futbolda son 15-20 yılda atılım yapan ülkeler içinde bunu uygulamak hiç de kolay bir iş değil. Son yıllarda birçok oyuncu ve teknik direktörün o coğrafyalara transfer olduğuna şahit olduk. Futbol anlayışını Xavi kadar güçlü bir şekilde oturtabilen pek fazla teknik adam hatırlamıyorum. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama Al Sadd takımını izlerken o Barcelona takımının havasını alabiliyorsunuz. Taktiksel olarak Avrupa’daki kadar güçlü eğitilmeyen bir oyuncu grubunu, kendi anlayışınıza bu kadar adapte edebilmek kesinlikle çok önemli bir şey.
Böylesine güçlü bir şey yapabilmek için; liderlik meziyetlerinizin çok kuvvetli olması, taktiğinizin çalışmasını verimli antrenmanlarla takıma oturtmanız ve Xavi’nin futbol anlayışının gerektirdiği üzere takım mantalitesinin oturtulması gerekiyor. Xavi Asya düzeyinde istediğini yapamamış olsa bile, Katar düzeyinde iki yılda kazandığı yedi kupa bir şeyleri doğru yaptığını anlatır nitelikte. Sözün özü, Katar kariyeri Xavi için görünenin aksine zorlayıcıydı.
Xavi, bütün bu tecrübelerini şimdi eski günlerine dönmek isteyen Barcelona’ya aktaracak. Elbette işi hiç de kolay değil. Şu anki kadroda yönetmesi gereken birçok problem var. Oyuncuların özgüvenlerini yeniden yükseğe çıkarması gerek. Bu noktada iletişim becerisi ciddi manada teste tabi olacaktır. Antrenmana geç gelen Dembele’yi, bir türlü bekleneni veremeyen Coutinho’yu ve takımın genç yeteneklerini en azından kısa vadede sistemine kazandırması şart çünkü Barcelona ekonomik olarak pek de iyi bir durumda değil. İlk etapta sadece mevcut takım kadrosundan ve altyapıdan oyuncularla çalışmak zorunda kalabilir. Aynı zamanda oyunculuk kariyerinin getirdiği imaj, kulübün kötü dönemden çıkmak için aradığı çözümler onun adına bir baskı unsuru olacak. Xavi ve ekibi, bir şeyleri oturtacaksa Cruyff ve Guardiola kadar, belki de daha fazla baskıyla başa çıkarak bunu yapmak zorunda.
Taktiksel olarak ilk etapta neler yapabileceğini irdeleyecek olursak, Xavi’nin yapması gereken çok şey var. Savunma konusunda Al Sadd’da yaşadığı sıkıntılardan bahsettik. Barça’nın bu sezonki Bayern Münih maçında kendi evinde bıraktığı boş alanlardan defalarca şut yediğini gözlemledik. Bu nedenle Barcelona güçlü bir savunma kurgusu oturtmak zorunda. 34 yaşındaki Pique, uzun vadede savunmanın merkezi olmayabilir. Ronald Arajuo ve Oscar Mingueza’nın daha fazla süre alması bence sistemin ilk aşamalarından birisi olabilir. Fiziksel oyunuyla daha fazla öne çıkan Samuel Umtiti ve son dönemlerde çok sık hata yaptığı gözlemlenen Clement Lenglet, Xavi’nin hayalindeki oyunu oynaması için savunmada bulunması gereken kişiler mi, emin değilim. Oyunu genişletmek adına, hücum dizilişinde Jordi Alba ve Sergino Dest kanat bekine benzer yerde oynayabilirler. Yine kariyerinin son dönemlerine yaklaşan Busquets, oyunu savunmadan hücuma taşıyan oyuncu görevini üstlenecektir. Frankie De Jong, üst düzey pas yeteneğiyle Barça ekolü oyunun geri dönmesinde önemli bir yerde olmalı. Orta sahadaki bir diğer genç isim Pedri’nin daha hücuma dönük oynayacağı ve half-space koşularını atacak orta saha olması kuvvetli bir ihtimal.
Ön tarafta ise Agüero’nun ciddi bir süre futboldan uzak kalacağını düşünerek bir hücum şeması belirlemesi gerek. Agüero’nun o pas oyununa katkısını düşününce ve Luuk De Jong ile Martin Braithwaite’ın stillerinin daha farklı oluşu, Xavi’nin farklı şekillerde hücum varyasyonları oluşturması gerektiğini gösteriyor. Hücumda yetenekli isimlere sahip oluşu, Xavi adına kesinlikle bir şans. Fikrim; Coutinho, Depay ve Ansu Fati hücum üçlüsüyle daha rahat bu oyunu sergileyebileceği yönünde. Coutinho ve Fati, teknik kapasitesi yüksek oyuncular ve yüzde yüzlerine yakın bir oyun sergilediklerinde bu sistem içinde çok etkili olabilirler. Hem açık alan hem de dar alanda yeteneklerini gösterebiliyor olmaları sistem adına inanılmaz bir avantaj. Memphis Depay ise santrforda ilk baskıyı yapabilecek ve sahte 9’a yakın oyun tarzıyla Xavi’nin istediği oyunu yansıtabilecek tipte bir oyuncu. Coutinho- Pedri-Depay- Fati- Dest beşlisiyle ya da takımda yazabileceğimiz başka kombinasyonlarla 3-2-5 oynanabilir. Savunmanın oturması bu sistem adına gereken en büyük şey gibi.
Tabii ki uzun vadede kadronun takviyelere ihtiyacı olacaktır. Stoper ve orta saha takviyelerinin daha gerekli olduğunu düşünüyorum. Yazının içinde belirttiğim gibi, Barça’nın mental olarak ayağa kalkması şart. Bu olduktan sonra taktiksel olarak takım Xavi’nin oyununa alışmaya başlayabilir. Bu süreç sancılı olacaktır çünkü her ne kadar oyun olarak Xavi ilk etapta sezonu toplayabilirse de Avrupa sahnesinde beklenen başarı için birkaç yıl gerekiyor. Barcelona’nın Michels zamanından Guardiola zamanına kadar oturttuğu kültür, son birkaç yıldır kaybolmuş gözüküyordu. Xavi, bu kültürü geri getirebilecek nadir isimlerden. Al Sadd’da oynattığı oyunu modifiye etmesi başarılı olması adına şart.
Futbol, Xavi Barcelona’dan ayrıldıktan sonra çok değişti. Klopp, Guardiola, Tuchel, Conte, Gasperini gibi isimler çalıştırdığı takımlarda fark yaratıyorlar, bu takımların ortak özelliği şu: Oyunları birbirinden ayrışsa da bir takım bütünlüğü söz konusu. Xavi, her anlamda bu bütünlüğü yakaladıktan sonra bir zincirin son parçası olabilir. Belki de bu süreçte bu zincire birisini dahil eder.
1 yorum
Harika bir yazı!