“Futbol galibiyetten ibaret değil. Genelde mağlubiyete dair.”
Simon Critchley
Raja Casablanca taraftarının denk geldiğim bir tribün şovu üzerine giriştim bu yazıya. Binlerce insanın tek bir ağızdan söylediği, Arapça bilmediğimden dolayı sözlerini anlamadığım ancak yarattığı duygu durumuyla ne olduğuna dair bir şeyler öğrenmem gerektiğini hissettiğim harika bir beste. Yazının sonuna eklediğim tezahürata duyduğum merak Raja Casablanca’ya bir taraftar daha kazandırdı. Bestenin anlamını öğrenmek için giriştiğim araştırmada Casablanca’nın tarihinden Portekizli korsanlara, Fransa’nın Fas’ı işgalinden Fas’ın bağımsızlık mücadelesine kadar birçok şey öğrendim. Fransız işgalinden doğan Raja’ya ve bağımsızlık sonrası maruz kaldığı ayrımcı tutuma şahit oldum. Tüm bunlar belki de Ultras Eagles ve Green Boys gibi tribün gruplarına sahip Raja’nın yarattığı besteleri biraz olsun açıklayabildi bana. Kendi mücadele geçmişlerinden aldıkları birikimi Ortadoğu’nun tüm ezilen halklarıyla özellikle Filistin halkıyla paylaşan, tribünden doğan birlikteliğin ve tek sesliliğin hakkını sonuna kadar veren bir taraftar grubu. ‘Rajawi’ler (Raja Casablanca taraftarları) söyledikleri şarkılarla Mağrib’in bu eşsiz güzellikteki şehrinden dünyaya sesleniyorlar.
Umudun Merkezi
Casablanca, Fas’ın ve Mağrib’in en büyük ve en kalabalık şehri. Bu ismi ona 18. yy’da şehre gelip yerleşen İspanyol tüccarlar veriyor. Anlamı Beyaz Ev olan Casablanca, Atlas Okyanusu’nun kıyısında olmasından kaynaklı büyük bir limana sahip, zaten onu bu denli büyük ve önemli yapan biraz da bu liman aslında. Konumunun önemi dolayısıyla hemen her dönem farklı güçlerin hâkimiyetine giriyor Beyaz Ev. Fas, 1907 yılında Fransızlar tarafından işgal edildiğinde Casablanca da işgalden payını alıyor elbette. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Fransa’yı işgali sonucu Fransız sömürgelerinde de Nazi etkisi kendisini gösteriyor. Savaş döneminde genelde Avrupa’dan kaçan mültecilerin Amerika’ya ulaşma umuduyla geldikleri bir çıkış kapısı görevi gören Casablanca, savaşın sonunda tekrar Fransız hakimiyetine giriyor. Fransız işgali, yakılan bağımsızlık ateşinin ışığında 1956’da sona eriyor. İşte o bağımsızlık savaşının bir parçası olarak ortaya çıkan, Casablanca’nın ve Fas’ın özgürlük ateşinde bir kıvılcım olan Raja Club Athletic nam-ı diğer Raja Casablanca 1949’da kuruluyor. Raja, Arapça umut demek. İşte bu kulüp Fransız işgali sırasında ve sonrasında onu destekleyen ve etrafında örgütlenen insanların umudundan doğuyor.
Varoşların Öfkesi
Kulüp, 1962 yılında Casablanca direnişinin beşiği olan ve çoğunluğu liman işçilerinden oluşan Derb Sultan semtinde sendikacılar etrafında dönüşür. Bağımsızlık sonrası kurulan lig içerisinde Raja, rakiplerinin aksine çok da başarılı değildir. Raja’nın ezeli rakibi Wydad Casablanca (Arapça, birlik, sevgi, sempati anlamına gelen ve Raja Casablanca’dan 12 yıl önce kurulan, bağımsızlık sonrası şehrin orta sınıfının desteğini alan kulüp) İngilizlerin taktiksel ve fiziksel oyunlarını benimseyerek çokça kez şampiyon olmuştu. Ancak Raja başarılı bir kulüp olmamasına rağmen, şehrin özellikle kenar mahallelerinde çok büyük sempatiye sahip bir takımdı. Üstelik bir de Federasyon’un Raja’yı dışlayan tutumu bu semtlerdeki yoksul ve şehrin dışına itilmiş insanların bu kulübe daha da sıkı sarılmalarına, onu sahiplenmelerine yol açıyordu. Raja Casablanca, halkın onu bu denli sahiplenmesiyle beraber zamanla ülke futbolunun en büyük kulüplerinden birine evirilecekti. Pek tabii başarı geldikçe daha fazla taraftarın ilgisini ve sempatisini kazanmaya başlaması da hayatın olağan akışı içinde gayet makul bir şeydi.
Raja taraftarının çok büyük çoğunluğu liman işçilerinden, varoşlardaki yoksullardan, kenara atılmış ve hor görülmüş insanlardan oluşuyor. Muhalif fikirleri ifade etmenin anında cezalandırıldığı Fas gibi otoriter bir ülkede bireysel söz söyleyebilmek kolay cesaret edilebilen bir şey değil. Kapalı ve katı toplumlarda mahalle baskısı denen ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan karabasan, ‘kendin olmak’ hâlinin üzerinde devamlı olarak varlığını hissettirir. Rajawi için de bu durum geçerlidir. Dolayısıyla Rajawilerin gündelik öfkesini dile getireceği yer tribünlerdir. Tribün onlara aittir. Kendilerini özgürce ifade etmek ve dışarıda söylenemeyen şeyleri dile getirmek için dahil oldukları bu tribünler onları güvende hissettirir.
“Sen Efsanesin…”
Onu yok sayanlara ve devamlı kenara itenlere karşı en görkemli sözünü ise 2013 yılında FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda söylemiştir Raja. Finaller o yıl Fas’ın Marakeş ve Agadir şehirlerinde oynanacaktır. Altı konfederasyonun şampiyonuyla beraber Fas şampiyonu Raja Casablanca da turnuvada boy gösterecektir. İlk maçta Yeni Zelanda temsilcisi Auckland City ile Play-off oynar ve 2-1 yenerek çeyrek finalde Meksika ekibi, CONCACAF Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Monterrey’in rakibi olur. Raja, Monterrey’i de kupanın dışına iter. Yarı finaldeki rakip ise Brezilya’nın güçlü kulübü ve Copa Libertadores Şampiyonu olan, kadrosunda Ronaldinho, Diego Tardelli, Gilberto Silva ve bir dönem Galatasaray’da da oynayan Joao Alves da Silva (Jo) gibi çok önemli oyuncular bulunduran Atletico Mineiro’dur. Raja Club Athletic harika bir oyun ortaya koyarak Atletico Mineiro’yu Mouhcine Iajour, Mohsine Moutaouali (Kaptan) ve Vianney Mabidé’nin attıkları gollerle 3-1 gibi net bir skorla mağlup edip imkânsızı gerçekleştirir ve finale yükselir. Raja Casablanca’nın gösterdiği bu başarı sadece Fas’ta ve Mağrip’te değil Brezilya’da da birçok taraftarı sokağa dökmüştür. Sokağa dökülenler Atletico Mineiro’nun ezeli rakibi Cruzeiro taraftarından başkası değildir elbette ve bu galibiyeti, şehirlerindeki bir caddeye Raja’nın adını vererek onurlandırırlar. Raja Casablanca finalde Avrupa devi Bayern Münih’in karşısına çıkar ve bu peri masalı 2-0 Raja’nın mağlubiyetiyle sonuçlanır.
Nihilizmin önemli ismi Nietzsche’ye göre: “Ümit, kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.” Ancak Rajawi için bu pek Nietzsche’nin belirttiği gibi değildir açıkçası. Fransız işgali sırasında ortaya çıkan bu umut aynı zamanda onların bağımsızlığına giden yolu da açmıştır. Bu umut, Beyaz Şehir’in varoşlarına itildiklerinde de vardır, ligi domine ettikleri 80’ler ve 90’lar boyunca da ve tabii FIFA Kulüpler Dünya Kupası esnasında da kalplerindedir. Ve o umudun varlığı Raja adını Brezilya’nın caddelerine yazdırmıştır. Raja taraftarı daima Brezilya’nın caddelerine kazıdıkları umudu her maçta tribünlerden yüksek sesle haykırır: “Sen efsanesin Raja, adın artık Brezilya’da bir caddede yazıyor.”
Tüm Faslıları şehirlerin sokaklarına döktünüz.
Hem yabancıları hem de Faslıları, 40 milyonu büyülediniz.
Genç ve yaşlılarla halk yürüyüşlerinde,
“Ulusal Yeşil” milli takımımızın rolünü oynadı.
Agadir’in ve geçmişin hatırasıyla bedenim ürperiyor.
Monterrey ve Auckland City maçları bizi sevinç gözyaşlarına boğdu,
Atletico Mineiro unutma!
Moutaouali’yi ve onun neslini.
Raja senin adın artık Brezilya’da bir caddede yazıyor!