Euro 2020’nin bir yıl ertelendiğinin haberini aldıktan sonra aklıma hemen şu gelmişti; acaba COVID-19’u Macarlar mı yaydı? Zira F Grubu’nda Macaristan’ın yerinde ben olsam, bu turnuvanın başlamaması için elimden geleni yapardım. Tabii ki burası işin şakası fakat şu bir gerçek ki turnuvanın üç favorisiyle aynı grupta olmayı hiçbir takım istemezdi. Bu üçlüden; birinin son Avrupa şampiyonu, diğerinin son Dünya şampiyonu ve bir diğerinin en çok kazanan takım olduğunu düşündüğünüzde işler iyice sarpa sarıyor. Macarların aksine biz izleyiciler için muazzam bir ziyafet olacağı kesin ancak turnuva öncesinde gelin bu takımların detaylarına şöyle bir göz atalım.
Fransa
16 Yıllık Esaret
Mühendislik okuyanlar çok daha aşinadır; bilimde “tekerrür periyodu” diye bir terim vardır. Özellikle deprem, sel gibi doğa olaylarının gerçekleşme sıklığını belirtmek için kullanılır. Birazdan belirtilecek analizde okuyabileceğiniz üzere, Fransa’nın Avrupa şampiyonasındaki başarı tekerrür periyodu 16 yıl olarak gözüküyor. Ben buna “16 yıllık esaret” ismini verdim.
1984 yılında Michel Platini önderliğinde kazanılan ilk Avrupa şampiyonluğu ve 16 yıl sonra Trezeguet’nin altın golüyle gelen ikinci Avrupa şampiyonluğu. Kadere bakın ki, Fransa yine 16 yıllık bir esarete tutuldu ve 2000 yılından sonra takip eden 16 yıl içerisinde Fransa Milli Takımı katıldığı üç Avrupa şampiyonasından hüsranla ayrıldı. Sonrasında 2016 Avrupa Şampiyonası’nda tanıştığımız o muhteşem jenerasyon, Fransa’yı esaretten kurtaracağını resmen gösterdi. Aslında bu kurtuluş hemen olmadı. Ev sahipliğini yaptığı 2016 Avrupa Şampiyonası’nın mutlak favorisi olmasına rağmen Portekiz’e kaybetti ve 16 yılın sonunda da hüsran devam etti. Ancak Fransa Milli Takımı geleceğe yönelik çok büyük başarılar kazanacağının emaresini bu turnuvada gösterdi. Dolayısıyla bu kurtuluşun miladını 2016 yılı olarak belirlemek bence hiç yanlış olmaz.
Esaret Sonrası
2016’daki final maçı sonrası Antoine Griezmann Dünya Kupası’na çok daha güçlü döneceklerini söylemişti ve öyle de oldu. Çok güçlü ve turnuvanın iddialı takımları olan Uruguay, Belçika ve Hırvatistan’ı yenerek kupaya uzandılar.
Fransa Euro 2020 finallerine kadar Avrupa Şampiyonası elemeleri, Uluslar Ligi ve Dünya Kupası elemelerini tecrübe etti. Euro 2020 eleme grubunun mutlak favorisi olan Fransa Milli Takımı beklendiği gibi lider olarak gruptan çıktı ancak gruptaki en büyük zorluğu Türkiye Milli Takımı çıkardı.
Euro 2020 öncesinde son aşama Dünya Kupası elemeleriydi ve grubunda oynadığı ilk üç maçta Ukrayna, Kazakistan ve Bosna Hersek’e karşı bir beraberlik ve iki galibiyet elde etti.
Muhteşem Fransa
Peki Fransa’dan Euro 2020’de ne bekliyoruz? Hâkim diziliş 4-2-3-1 olacaktır. Muhteşem bir derinliğe sahip olan Fransa milli takımının, önemli oyuncuları yüksek formda geliyor. N’golo Kante Chelsea’ye Şampiyonlar Ligi’ni kazandırdı. Takımın süper yıldızları Griezmann, Kylian Mbappe, Paul Pogba da kendi takımlarında oldukça hazır bir görüntü verdiler. Fakat bu turnuva öncesinde Fransa için en büyük kazanç şüphesiz ki Karim Benzema olacaktır. Altı yıl sonra Didier Deschamps tarafından affedilen oyuncu milli takıma geri döndü ve bireysel olarak muhteşem geçen bir sezon sonrası milli takıma Avrupa şampiyonluğunu getirmeye çalışacak. Bu tabii Benzema’nın yokluğunda altı yıldır Fransa milli takımının forveti olarak hizmet veren Olivier Giroud için iyi bir haber olarak gözükmüyor ancak yine de yedekten mutlaka bir şekilde katkı vermeye devam edecektir.
Fransa’nın hizmetkarı: Didier Deschamps
Fransa’nın 1998 Dünya Kupası’nı kaldıran takım kaptanı Didier Deschamps’tı, 20 yıl sonra teknik direktör olarak bu kupayı kaldırdı. Euro 2000 kupasını kaldıran son Fransız takım kaptanı da Dider Deschamps’tı ve 20+1 yıl sonra hoca olarak Euro 2020’ye Fransa Milli Takımı’nın hocası olarak geliyor. Futbolcu olarak bir milli takım ile alınabilecek en üst iki kupayı kaldırdıktan sonra bitmek bilmeyen kupa sevdası, onu gerçekten “winner” hocalar seviyesine getirdi. Fransa’ya sportif anlamda verilebilecek en iyi hizmeti veren Deschamps, favorisi olduğu kupayı ülkesine getirmek için her şeyi yapacak gibi gözüküyor.
Almanya
“Die Mannschaft”*
Almanya-Avrupa Şampiyonası arasındaki o derin bağdan bahsetmemek olmaz, zira tarih ve rakamlar turnuvanın bu zamana kadar en başarılı takımı olduğuna işaret ediyor.
“Die Mannschaft” organizasyona 1972 yılından beri aralıksız on iki kez katılarak (bu turnuvada on üçüncü kez katılacak) en fazla katılan takım unvanını elinde bulunduruyor. Bu katılımlarda üç Avrupa Şampiyonluğu alan Alman Milli Takımı, İspanya ile birlikte bu turnuvayı en fazla kazanan takım statüsünde olmasının yanı sıra, turnuva tarihinin en çok maç yapan (53 maç) ve en çok galibiyet alan (28 galibiyet) takımı olma özelliğini de taşıyor.
Almanlar, 1996 yılında kazandığı son Avrupa Şampiyonası’ndan sonra 18 yıl kadar uluslararası kupalara hasret kaldı. 2000 ve 2004 yıllarında grup aşamasında, 2008 yılında İspanya’ya finalde 2012 ve 2016 yıllarında da yarı finalde hüsrana uğradılar. Bu arada 2014 yılında aldığı Dünya Kupası başarısı bu boşluğu doldurmuş olsa da, 2014’ten itibaren hem kadro kalitesi hem de bununla doğru orantılı olarak başarı seviyesi inişe geçti.
Düşüş
2018 Dünya Kupası’nda “Son Şampiyon” unvanından, “Grup aşamasında elenen son şampiyon” mertebesine düşen bir Alman Milli Takımı var karşımızda. Uluslar Ligi’nde İspanya’ya karşı alınan 6-0’lık ağır yenilgi ve Dünya Kupası eleme grubunda Makedonya’ya karşı alınan 2-1’lik şok mağlubiyet, Almanya’nın turnuva öncesinde rakiplerine umut verdi. Sadece alınan sonuçlar değil, son Dünya Kupası başarısında yer alan kadroyla şu anki kadro mukayese edildiğinde kalite farkından da söz edebiliriz.
Nasıl bir Almanya göreceğiz?
Almanya’nın hakim futbol anlayışı çok uzun yıllardır 4-3-3 formasyonuna dayanıyor. Tarih boyunca hücum hattında Gerd Müller, Oliver Bierhoff, Miroslav Klose gibi tipik “centre forward”lar yetiştirmiş olan fabrika, şu anda en büyük sorunu bu bölgede yaşıyor. 2014 yılında barındırdığı Mesut Özil-Thomas Müller-Miroslav Klose hücum üçlüsünden, Timo Werner(Leroy Sane)-Kai Havertz-Serge Gnabry üçlüsüne evrilen hücum hattı şu an için pek olumlu izlenimler vermiyor ancak yeni üçlü (Sane dahil) turnuvaya oldukça yüksek formda geliyor.
Orta sahada İlkay Gündoğan, Toni Kroos ve Leon Goretzka üçlüsü, savunma hattında da Joshua Kimmich, Matthias Ginter, Antonio Rudiger ve Emre Can dörtlüsü temel alınacak gibi gözükse de, Kimmich’in durumuna bağlı olarak sağ bek için Löw’den bir değişiklik görebiliriz. Zira Kimmich pozisyon repertuarına orta sahanın ortası pozisyonuna da eklemiş görünüyor. Defans oyuncuları arasında en formda ve moralli olan kuşkusuz Şampiyonlar Ligi Şampiyonu etiketiyle gelen Antonio Rudiger. Korkutucu hücum hatlarına sahip Fransa ve Portekiz gibi iki rakibi düşündüğümüzde, onun performansı Almanya’nın turnuvadaki kaderini belirleyebilir.
Für Joachim**
Joachim Löw, 2006 yılından beri hocalığını yaptığı Almanya milli takımından ayrılacağını turnuvanın sonunda duyurdu. Deneyimli hoca, 2014 Dünya Kupası zaferi sonrası gelen hayal kırıklıkları ile bu takıma bir borcu olduğunu hissediyor olsa gerek fakat işi zor gözüküyor. Takım iyi bir hazırlık dönemi geçirmedi ve henüz oturmamış bir takım unsurlar olduğunun izlenimini veriyor. Tüm bunlara rağmen Almanlar, Avrupa Şampiyonası’nın her zaman doğal favorisidir. Hocalarının bu son dansında tüm kadro ona eşlik edebilirse, şampiyonluk imkansız gözükmüyor.
Macaristan
Kiraly’nin Eşofman Altı
Tarih 12 Kasım 2020. Macaristan, tarihinin en önemli maçlarından birini İzlanda ile yapıyor fakat henüz 10. dakikada ilginç bir olay yaşanıyor. Gylfi Sigurdsson’un Macaristan ceza sahasının köşesine yakın bir noktadan kullandığı serbest vuruş, kaleci Peter Gulacsi’nin üstüne gidiyor. Vuruşun gittiği yeri gören herkes Macaristan’ın hücumunu beklerken, Macaristan kendini bir anda orta yuvarlakta buluyor. Zira Gulacsi topu ellerine ek olarak özgüveniyle yakalamaya çalışırken, Beşiktaş’ın unutulmaz kalecisi Fevzi Tuncay’ı anımsatarak topu ellerinin arasından kaçırıyor ve ağlarda görüyordu. Golü görür görmez, nedenini tam olarak bilmemekle beraber, aklıma gelen isim Macaristan’ın emektar kalecisi Gabor Kiraly ve onun muhteşem eşofman altıydı. Euro 2016’da Macaristan kalesini, kendisiyle özdeşleşen pijamaya benzer eşofman altı ile son kez koruyan Kiraly, turnuva tarihinde forma giyen en yaşlı oyuncu unvanını da eline geçirmişti. Bu isimden sonra kaleyi devralan Peter Gulacsi, aslında Macaristan’ın yetiştirdiği önemli oyunculardan bir tanesi. Bu yaptığı hata takıma çok pahalıya patlayabilirdi fakat öyle olmadı, sonrasındaki kusursuz performansı takımının Avrupa Şampiyonası finallerine katılmasında büyük bir katkı sağladı.
Macaristan Başlıyor!
1972 yılından beri katılamadığı Avrupa Şampiyonası’na, 2016 yılında katılma hakkı kazandığında, Macaristan’ın büyük bir başarı yakaladığının herkes farkındaydı. Fakat grubundan lider olarak çıkmasını herhalde kimse beklemiyordu. O turnuvada da aynı grupta yer aldığı Portekiz ile 3-3 sonlanan maç, unutulmaz maçlar arasına girmeyi başarmış ve Euro 2016’nın kaderini belirleyen karşılaşma olmuştu. Ancak lider olarak çıktığı turnuvanın favorilerinden Belçika ile eşleşmiş ve 4-0 yenilerek 44 yıl sonra katıldığı şampiyonaya son 16 turunda veda etmişti.
İtalyan İşi
Her şey yolunda gibi gözükürken, 2018 Dünya Kupası eleme grubundaki hüsrandan sonra iki kez hoca değişikliğine gitmek durumunda kaldı Macarlar. 2018’in Haziran ayında göreve gelen İtalyan teknik adam Marco Rossi, göreve geldiği dönemden itibaren takıma yükselen bir grafik kazandırdı. Önce takımı Avrupa Şampiyonası’na götürdü, sonra Uluslar Ligi’nde milli takımımızın yer aldığı gruptan lider çıkarıp A Ligi’ne yükseltti. Mart ayında gerçekleşen 2022 Dünya Kupası Eleme Grubu maçlarında iki galibiyet bir yenilgi alarak istikrarı korumuş, önceki başarıların tesadüf olmadığını herkese kanıtlamıştı.
Başarının formülü: Szalai (Atilla+Adam) + Peter Gulacsi + Puskas
İtalyan esintilerini derinden hissettiren Marco Rossi, klasik 3-5-2 taktiğini takıma monte etmeyi başarmış gözüküyor. Öte yandan Macarlar için en üzücü haber, kampta sakatlığı nükseden Dominic Szoboszlai oldu. 26 kişilik ana kadrodan çıkarılan Red Bull Leipzig’li oyuncunun yerine kullanılabilecek en iyi alternatifler Ferencvaros’lu David Siger ve Kasımpaşa’da top koşturan Kevin Varga olacak.
Gulacsi’nin ve Adam Szalai’nin performansları önemli bir nokta. Daha da önemlisi, Macarlar takım doğası gereği katı ve sert savunma anlayışından taviz vermiyor. Dolayısıyla Atilla Szalai önderliğindeki Macar savunması başarının kilit noktası. Son olarak; bir Macaristan ve Real Madrid efsanesi olan Ferenc Puskas’a yine çok büyük bir görev düşecek. Zira Macarlar, turnuvadaki ilk maçı olan Fransa ve Portekiz’e karşı Puskas Arena’da, yani kendi taraftarlarının ağırlıkta olması beklenen stadyumda oynayacak. Macaristan’ın bu ölüm grubunda kendisine avantaj sağlayacak en önemli unsur, kuşkusuz Budapeşte’de oynayacağı maçlar olacaktır.
Portekiz
Son Şampiyon
Portekiz kendi evinde Yunanistan’a Euro 2004 kupasını teslim ederken 12 yaşındaydım ve bir Luis Figo hayranı olarak büyük hayal kırıklığı yaşıyordum. O hüsranı yaşayan kadroda Portekiz tarihinin en büyük futbolcusu Cristiano Ronaldo da bulunuyordu ancak zirveye ulaşması için henüz çok yolu vardı. Belki beklentinin finaldeki rakiplerinin standart bir final takımı olmaması, belki de ev sahibi olmaları Portekiz’e büyük bir baskı getirdi ve kupayı kaybetti. Euro 2020’ye de buna benzer bir yükle geliyor Portekiz, çünkü onlar “Son Avrupa Şampiyonu”.
Virüslü dönem
Euro 2016 şampiyonluğundan sonra Portekiz, 2018 Dünya Kupası ikinci turunda Uruguay’a elenerek herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Portekiz rüzgarı kısa sürüyor yorumları yapılsa da, Uluslar Ligi’ni kazanan Portekiz Avrupa’ya adeta “Biz hala buradayız” mesajını verdi.
Euro 2020 elemelerinde Portekiz, kalite anlamında nispeten kolay ancak sertlik anlamında oldukça zor bir gruptan, Ukrayna’nın arkasından ikinci olarak çıkarak turnuvaya gelmeyi başardı. Fakat 2020’nin hemen başında patlayan pandemi krizi turnuvayı bir yıl ileri sarkıttı. Euro 2020’nin ertelendiği süreçte Uluslar Ligi ve 2022 Dünya Kupası eleme gruplarında boy gösteren Portekiz, inişli çıkışı bir performans gösterdi.
Sekiz
Portekiz son 25 yıldır Avrupa’nın en iyi 8 takımından biri. 1996 yılından beri tüm Avrupa Şampiyonaları’nda en az çeyrek final gören bir takımdan bahsediyoruz. 1996 yılından sonra Portekiz resmen bir atılım gerçekleştirmiş ve bu tarihten sonra dünya futboluna sunacağı yeteneklerin Eusebio ile sınırlı olmayacağını kanıtlamıştı. Euro 1996’da Luis Figo ve Rui Costa, Euro 2000’de Nuno Gomes ve Pauleta, Euro 2004’de Deco, Ricardo Carvalho ve tabii ki Cristiano Ronaldo gibi yetenekler geldi. 2008’den sonra Nani, Ricardo Quaresma, Pepe gibi yıldızlar da katıldı ancak başarı 2016 yılında geldi. Çok daha uyumlu, mütevazı bir kadroyla Portekiz Euro 2016 şampiyonluğuna ulaşırken en büyük pay şüphesiz Cristiano Ronaldo ve hocası Fernando Santos’undu.
Tepeden tırnağa muhteşem kadro
Santos’un genel olarak takip ettiği taktik diziliş 4-3-3. Rakibin durumuna göre bu anlayışı 4-2-3-1 olarak değiştirebiliyor. Savunma tandemini, Ruben Dias gibi son dönemin en iyi stoperi ve şampiyon Lille’in stoperi Jose Fonte ile oluşturan Portekiz’in kanat bekleri Manchester City’nin yıldızı Joao Cancelo ve Borussia Dortmund’un yeteneği Raphael Guerreiro ikilisinden oluşuyor. Özellikle Cancelo’nun performansı takımın sadece takım defansına değil, hücumdaki aksiyonları için çok önemli bir faktör olacaktır.
Danilo, Bruno Fernandes ve Sergio Oliveira (veya Joao Moutinho) orta saha üçlüsünü oluşturabilir. Danilo klasik 6 numara oyununu oynarken, 8-10 karışımı Bruno Fernandes, Portekiz’in bu alandaki en önemli parçası olacaktır.
Çok yetenekli ve güçlü bir hücum hattıyla geliyor Portekiz. Bu yorumun izahını şu şekilde yapalım; yedek olması beklenen bir Joao Felix var. Bu bilgi sanıyorum her şeyi özetlemiştir. İleri üçlü tahminleri; sağ tarafta ters ayaklı forvet Bernardo Silva, sol tarafta yine ters ayaklı forvet Diego Jota ve ileride Cristiano Ronaldo. Çok zor bir gruptalar ancak teknik direktör Fernando Santos’un elinde turnuvanın en iyi kadrolarından biri bulunuyor. Dolayısıyla fiziksel hazırlıktan ziyade oyuncuların zihnen nasıl hazırlanacağı çok daha önemli bir faktör olacaktır. Aslında Santos oldukça şanslı, zira yanında Ronaldo gibi bir motivasyon uzmanı ve lider bulunuyor. Ek olarak, kadroya çağrılan 38 yaşındaki tecrübe abidesi Pepe’nin de genç oyunculara liderlik yönünden mutlaka katkısı olacaktır.
Ne Olur?
Spor otoritelerinin hemen hemen tamamı Fransa’nın grubu lider bitireceğini düşünüyor. Açıkçası takımların güncel performanslarının fotoğrafını çektiğimizde de Fransa liderliğe en yakın takım görüntüsünde. Benim beklentim, diğer iki iddialı takım olan Almanya ve Fransa’nın da gruptan ikinci ve en iyi üçüncü olarak adını son 16’ya yazdıracağı yönünde fakat sıralama nasıl olur söylemek çok zor. Ancak gönlümden geçeni sorarsanız, Macaristan umuyorum ki bu grupta çeşitli sürprizlere imza atar ve biz de şu sıkıntılı pandemi döneminde keyifli bir turnuva geçiririz. Charles Darwin’in sözüne şöyle ufak bir değişiklik uygulamak isterim: “F Grubu bir ziyafettir. Bu ziyafete davetli kişiler çoktur; ama masaya oturmayı başaranlar çok azdır.” Dört takım da bu ziyafete davet edildiler, umarız masaya da oturmayı başarır ve bizlere unutulmayacak bir turnuva yaşatırlar.
*Almanca, “Takım” demek.
**Almanca, “Joachim için” anlamına geliyor.