“Haydi Bir Şeyler Yapalım Kafamıza Göre” Tadında: Euro 2020 C Grubu

Yazar: Ali Umut Değirmen

Hayatlarımız bir virüs tarafından hapis altına alınıp sevdiklerimizi kaybedene kadar futbol tüm sıkıntılarına rağmen güzeldi. Geçmiş deneyimlere karşı pişmanlık ve hüznü yansıttığımız “keşkelerimiz” bizlere koca bir futbol sezonu boyunca ahbaplık etti. Boş tribünler, kulüplerin ekonomi ile sınavları, futbolcuların takımlarını yalnız bırakmamak için diken üstünde hareket etmeleri ve her üç dört günlük periyotta Covid-19 testinden geçiyor olmalarını unutmuş değiliz.

Her ne kadar hayatlarımız tümüyle normal çizgisinden uzaklaşmış olsa da bizim burada özele ineceğimiz çizgi futbol olacak. Son iki senedir futbol dünyasında normal günler geçirmediğimizin aşikar olduğu noktada birleşerek EURO 2020’nin üzerimizdeki kara bulutları dağıtması temennisinde bulunacağız.

Futbol dünyasının anormalliğine kinaye yaparcasına dizayn edilmiş gibi duran absürt bir grupla karşı karşıyayız. Çoğu futbolsever F Grubu (Almanya, Fransa, Portekiz) gibi gruplara ölüm grubu diyebilir, haklıdır da ama C Grubu daha çok ölüm grubu veyahut “öldüren grup” olarak addedilebilir.

Bireysel yeteneklerin öne çıktığı, tüm takımların en değerli noktasının yani belkemiğinin orta sahalar olduğu, son dönemlerde maçlarının ilk 75 dakikalarında değil de fırtına anlarında daha etkileyici performanslar ortaya koyduğu dört takımın mücadelesini takip edeceğiz. Bana göre tam olarak, “Haydi bir şeyler yapalım kafamıza göre” tadında bir grup, sizin düşüncenizin de farklı olduğunu pek sanmıyorum.

Hollanda

1982, 1984 ve 1986 yıllarında turnuva trenini yakalayamayan fakat o yıllarda güvendiği ve sabrettiği jenerasyonun kuvvetiyle 1988’de şampiyonluğa ulaşan Hollanda, son altı senedir neredeyse benzer bir süreçten geçiyor.

EURO 2016 ve 2018 Dünya Kupası’nı kaçıran bu ekip; 2018’de, şimdilerde Barcelona teknik direktörü olan Ronald Koeman ile yeniden hayata dönmek için bir yola çıktı. Gerçekten de beklenmedik şekilde etkisini hissettiren Koeman’ın milli takım karnesi hayli etkileyiciydi. 1.90 puan başarısı yakalayarak EURO 2020’ye katılım sağlanmasında büyük etkisi olmuştu. Fakat Ağustos 2020’de ani bir şekilde Barcelona’dan gelen teklifle görevinden ayrılması ve yerini Frank de Boer’a bırakması Hollanda sınırları içerisinde pek de hoş karşılanmayacaktı. Fakat hangi çılgın insan Lionel Messi’ye kenardan taktikler vermek için görevini bırakmazdı ki?

How Memphis Depay overcame a nightmare childhood and failure at Man United to become the Netherlands' star forward

Yeniden günümüze dönecek olursak Euro 2020 yolunda Ajax mantalitesinin iyiden iyiye kendisini hissettirdiği bu takımda Arjen Robben, Wesley Sneijder, Robin van Persie ve diğer değerli isimlerin eksikliği kesinlikle doldurulabilmiş değil. Üstüne üstlük mevkisi itibarıyla dünya futbolunda yeri doldurulması mümkün olmayan Virgil van Dijk’ın sakatlığı ve Ligue 1 şampiyonu Lille’in en değerli isimlerinden Sven Botman’ın da kadroya alınmaması başarılı olmamak için atılmış adımlara örnekler gibi görünüyor. Bir de geçtiğimiz günlerde Casper Cillessen’in Covid-19 sebebiyle turnuva kadrosundan çıkarılmasının ardından kale, penaltı canavarlığı hariç korkuluktan öte performans gösteremeyen Tim Krul’a emanet edilince Hollanda için işler pek de iyi görünmüyor diyebiliriz.

Yahu bu takımın iyi yönü yok mu diye sorabilirsiniz; var: Memphis Depay ve Georginio Wijnaldum. Bu ikili tabir-i caizse güncel kadroyu sırtlamaya ant içmiş gibi özel performans gösteriyor. Bu takımda geçtiğimiz yıllarda Ajax’ın yarı finalli özel kadrosundan kopan Matthijs de Ligt ve Frenkie de Jong da var fakat ne Depay ne de Wijnaldum etkisi yaratabilmiş görünüyorlar. Bunun da en temel sebebinin De Boer’un hücum varyasyonlarını bir türlü oturtamamış olması. Koeman’ın ölümsüzlük iksiriymişçesine bulduğu ve gerek Depay’ın kaderini değiştiren gerek Hollanda Milli Takımı’na nefes olan Depay’lı sahte dokuz rolü zor şartlarda bulunmuş ve takdir edilmesi gereken bir hamle diyebiliriz. De Boer ise yaratıcı orta saha De Jong’dan faydalanabilmek için başka hamleler deneyerek hem takımının gol yollarını kısırlaştırıyor hem de olası bir turnuva başarısızlığından kendi suyunu kaynatıyor. Benim fikrim 13 Haziran’daki grubun açılış maçında olası bir Ukrayna mağlubiyeti ile bile soyunma odasında Frank de Boer’un fişinin çekilebileceği ve turnuvanın ardından kendi özel aracıyla evine döneceği.

Dutch national team players and main sponsor donate €11 million to football clubs

Ukrayna

Ukrayna’nın 2014’ten bu yana yaşadığı iç savaş, bizlerin Covid-19 pandemisinde yaşadığı gerginlikle boy ölçüşecek cinsten denebilir. 2010’ların ardından ülke sporunun yükselişi için değerli atılımlar yapılmasına rağmen Rusya ile yaşadıkları savaş hali en özelinden futbolda ve en genel haliyle yaşam tarzlarında büyük engellerle karşılaşmalarına neden oluyor.

Fakat sanıyorum ki böyle anlarda gelen en özel duygulardan birisi olan “göze almak” başarı standartlarını aşmanın özel formülü oluveriyor. İşte ülke futbolu için efsane statüsünde bulunan Andriy Shevchenko’nun da takımın başına geldiği günden bu yana alamet-i farikası bir şeyleri göze alması diyebiliriz. Genç bir kadroyu devralmasının verdiği özgürlükle kendi oyunculuk kariyerindeki sistemi şu günlerde en azından kendi orta sahası için uygulamaya koymuş durumda.

21. yüzyıl ile birlikte lügatımıza giren ve gerçekten de fark yaratma anlamında değerli olan beklerin oyun kurması Manchester City’de Pep Guardiola’nın tedrisatından geçen Oleksandr Zinchenko’da vücut buluyor. Tıpkı Bayern Münih’te Philip Lahm’ın, David Alaba’nın ve Joshua Kimmich’in yaptığı gibi bekte de orta sahada da oynayabilen genç futbolcu bu sebeple takımın en öne çıkan ismi oluveriyor. Bir diğer fark yaratan isim ise Atalanta’da alevli hücum organizasyonlarının bel kemiklerinden olan Ruslan Malinovskyi…

Oleksandr Zinchenko completes transfer to Manchester City | Football News | Sky Sports

Bu iki ismin kıvrak taktiksel dönüşümlere uygunluğu sayesinde 4-3-3 ve 3-5-2’yi oynama becerisine sahip olan Ukrayna, grubu lider bitirmek adına en öne çıkan takım olarak görülmeli. Frank de Boer’un Sheva kadar takımını avucunun içinde tutamaması da Ukrayna’yı bir adım öne atıyor.

Ukrayna adına eksiklere gelecek olursak, geçtiğimiz yıllarda Ukrayna futbolunun geçiş döneminde elini taşın altına koyan Konoplyanka’nın artık bu takımda pek bir rolünün kalmaması diyebiliriz. Sheva’nın da kendisini konumlandırmak için çaba sarf etmiyor oluşu önemli bir iletişimsizliğin derin örneği görülebilir. Son 22 resmi maçında bir mağlubiyet alarak turnuvaya girecek olan Ukrayna için bir diğer kritik konu da Andriy Yarmolenko ve Yaremchuk ikilisini birlikte oynamak için orta saha düzeninin ne kadarından vazgeçtiği olacak.

Unutmamak lazım, Sheva bu noktaya çoğu şeyi göze alarak geldi fakat vazgeçtiklerimiz bir omurganın belkemikleri olursa hareket kabiliyetimiz eskisi kadar güçlü olmaya devam eder mi?

Ukraine's national football team dropped two positions in FIFA ranking - Ukraine's national football team dropped in FIFA ranking - 112.international

Avusturya

Genel anlamda baktığımızda mükemmel bir projeye sırtını dayayan Avusturya futbolu, giriş kısmında bahsettiğim, “Hadi bir şeyler yapalım kafamıza göre” cümlesinin bu grupta en net şekilde vücut bulmuş hali diyebiliriz. Başlarındaki Alman çalıştırıcı olan Franco Foda’ya rağmen bunu demek beni bir hayli düşündürüyor olsa da ezber sisteminden çıkmamıza ön ayak olan Foda’ya teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Mükemmel proje, tahmin ettiğiniz üzere Redbull’un dünya sporunu ele geçirirken kendi coğrafyasında da bıraktığı etki diyebiliriz. Ralf Rangnick’in üst akıl olduğu bu proje ile birlikte ülke futbolunun kaderini değiştirecek atılımlar ardı ardına geldi. Her ne kadar 2008’deki turnuvada bu projenin katkılarıyla ev sahipliği kontenjanını elde etmiş olsalar da bir türlü arzuladıkları başarıya ulaştılar diyemeyiz. Henüz Avrupa Şampiyonaları tarihinde galibiyeti olmayan bu “proje ülkesi” için kendilerinin de çok sayıda yerde söyledikleri gibi ilk hedef basit ve net: Galibiyet elde edebilmek.

David Alaba named in Austria squad

Senelerce Bayern Münih’in en temel taşlarından biri olan fakat artık Real Madrid formasını terletecek David Alaba ve RB Leipzig’in ikâmesi düşük orta sahası Marcel Sabitzer bu takımın yıldızları olarak ön plana çıkıyor.. Fakat benim için Avusturya’nın Xabi Alonso’su diyebileceğim bir isim var ki aslında düzenin onun kumandasına verildiği anlarda takım başka bir seviyeye çıkıyor: Xaver Schlager.

23 yaşındaki Schlager’in formasını giydiği Wolfsburg’un top tutamayan yapısında yaptığı çok sayıda top kaybı dışında istatistik kağıdına yansımasa da önemli katkı vermesi bu takımın merkez isimlerinden biri olmasına giden yolu açıyor.

Peki ya Avusturya’nın ilk galibiyeti almasının önündeki engeller nedir? Öncelikle takımın en büyük sorunu Marko Arnautovic ve Sasa Kalajdzic gibi santrforlara sahip olsa da gol atamıyor olması. E gol atamadan da galip gelinemeyeceğine göre Franco Foda’nın en büyük arzusu olan galibiyet elde etmek pek de mümkün görünmüyor. Ciddi manada yaratıcılık eksikliği olan takım şöyle bir bakınca önceki turnuvada Galler’in yalnızca Gareth Bale ve Aaron Ramsey’den medet ummasından farksız. Sanıyorum Avusturya için en gerçekçi hedef en iyi üçüncüler arasına kapağı atmak olacaktır.

Austria | Euro 2020 squad, fixtures, news, prediction, players | Squawka

Kuzey Makedonya

Tahmin ediyorum ki bu grubun en ışıldayan takımı Kuzey Makedonya. Hali hazırda baktığımız zaman geçmişte Avrupa futbolunun en üst noktalarında bulunmuş iki futbol ülkesi mevcut ya da devasa bir spor projesine sırtına dayamış olan Avusturya var. Ancak hiçbiri o bizim özlediğimiz heyecan verici futbolu bizlere vadetmiyor. Kuzey Makedonya’yı bir arada tutan şey ise geçmişlerine biçtikleri hürmet duygusu ve bunun günümüzdeki örneği Goran Pandev.

North Macedonia see off Georgia to seal historic qualification for the Euros

Kasım 2020’de Gürcistan ile oynadıkları play-off maçını kazanarak turnuvaya gelen Balkan ülkesi, Pandev’in omuzlarında yükselen bir yıldız. Fenerbahçe’den tanıdığımız Eljif Elmas ve Leeds United’ın parlayan ismi Ezgjan Alioski başta orta sahanın ve takımın en kilit isimleri. Zaten grupta hangi takımdan bahsettiysem orta sahaların kilidi çözeceğini az biraz anlatabildiğimi umuyorum. İşte K. Makedonya’da da hızlı geçiş hücumlarıyla top taşıyacak ve savunmada duvar oluşturabilecek bir kadro kalitesi mevcut diyebiliriz. Diğer takımlarla set hücumu yarışına girme şansı olmayan Igor Angelovski’nin öğrencileri için 2022 Dünya Kupası Elemeleri’nde Almanya’yı mağlup ettikleri tarzda vur-kaç taktiği ile bir galibiyete uzanmaları, bu galibiyetin iki milyon nüfuslu ülkenin takvimine bayram günü olarak eklenmesini gündeme getirecektir.

European Qualifiers Team photos — North Macedonia national football team...

Ne Olur?

Ayrı ayrı bütün takımların profillerini çizmeye çalışırken dikkatimi çeken durum, bu grup özelinde, orta saha savaşlarına rastlayacağımız. Belli bir standarda sahip hücum ve savunma hatlarına rağmen orta sahalarındaki baskın isimler sayesinde set hücumlarını göreceğimizi ve maç tempolarının 2010’da Güney Afrika’da gerçekleşen Dünya Kupası’nı bile aşamayacak kadar zayıf olacağını düşünüyorum. Grubun liderinin ilk hafta oynanacak maçların ardından belli olacağı ve sonrasında sıralamanın değişmeyeceği muhtemel. Genel tahminlerin aksine teknik direktör lanetiyle kavrulmuş Hollanda ve Avusturya’yı ilk ikide görememe ihtimalinin daha yüksek olduğunu buradan ilan ediyorum!

Bu yazılar da hoşunuza gidebilir

Yorum Yap