Volante ekibi olarak A Grubu ile başladığımız Euro 2020 serüvenine B Grubu ile devam ediyoruz. Bu grubu ikinci sırada bitirecek ekibin milli takımımızın olduğu grubun ikincisiyle eşleşeceği düşünülürse, bu grubu biraz daha yakından izleyeceğimizi öngörebiliriz.
Belçika
Kuşkusuz bu grubun en iyi takımı olan, yakaladığı “altın jenerasyon”la son yıllarda büyük turnuvalara favori olarak katılıp finale dahi çıkamadan elenen Belçika; Eden Hazard, Axel Witsel gibi kritik oyuncularının turnuvaya hazır katılamayacak olmasından sonra bir darbeyi de vazgeçilmez ismi Kevin De Bruyne’den yedi. De Bruyne, Şampiyonlar Ligi Finali’nde sakatlanıp çıkmak zorunda kaldı ve turnuvanın ilk maçına kadar hazır olmayabilir.
Tabii çoğu mevkisi ışıl ışıl olan Belçika’da milli takım tarihinin açık ara en golcü futbolcusu olan ve son yıllarda inanılmaz bir forma ulaşan Romelu Lukaku, abisi Eden kadar olmasa da Thorgan Hazard, en dikkat çekici orta saha oyuncularından biri olan Youri Tielemans ve turnuvanın genç yıldızlarından olmasını bekleyeceğimiz Jeremy Doku gibi isimler var. Medyada çoğunlukla yer alan bu kadronun yapabileceklerinin altında kaldığı eleştirisine katılsam da (2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda çeyrek finalde Galler’e yenilmek gibi), aynı jenerasyonun 2018 Dünya Kupası’nda yarı finalde şampiyon olacak Fransa’ya yenilip klasman maçında İngiltere’yi geçip 3. olduğunu unutmayalım.
Finaliyle bizi depresyona sokan Game Of Thrones’taki Khalessi’nin unvanlarına benzer şekilde sıralayacak olursak; 20 Eylül 2018’den beri FIFA Dünya Sıralaması 1’incisi, son Dünya Kupası 3’üncüsü, Euro 2020 elemelerinin bütün maçlarının kazananı (10 maçta 10 galibiyet) ve grupta San Marino’nun olmasının da etkisiyle 40 golle elemelerin en çok gol atanı olan Belçika, bu oyuncu havuzuyla belki de son kez üstündeki baskıyı kırıp Avrupa Şampiyonası kazanmaya çalışacak. Üstelik bu turnuvadan önce oynanan 2022 Dünya Kupası elemelerinde oynadığı üç maçta iki galibiyet bir beraberlik alan, aldığı galibiyetlerden biri Belarus’a karşı 8-0, Kırmızı Şeytanlar; finalist olarak en yüksek derecesini aldığı 1980’den daha ileri giderek kupayı kucaklayabilmek adına son yıllarda elemelerde yakaladığı formu sürdürmek zorunda.
Şampiyonanın 28,73 ortalama ile en yaşlı takımı olan Belçika’da, bu durum özellikle defans bölgesinde sorun çıkartabilir. Roberto Martinez’in kurguladığı üçlü savunmada, damarlarında kırmızının yanında bolca da sarının aktığına emin olduğumuz genç Jason Denayer’in yanına konabilecek Jan Vertonghen, Thomas Vermaelen ya da Toby Alderweireld gibi isimlerin turnuvanın dinamik forvetlerine karşı özellikle ilerleyen turlarda sıkıntı yaşayabileceğini, hücum hattındaki Lukaku dışındaki pırıltılı isimlerin de, çeşitli nedenlerle turnuvaya tam olarak hazır olamamaları nedeniyle bir noktada takılıp kalacaklarını öngörebiliriz.
Danimarka
Tıpkı Belçika’nın altın jenerasyonu gibi bir zamanlar Danimarka’nın da Laudrup kardeşleri, Peter Schmeichel’ı, Flemming Povlsen’i ve daha niceleri vardı. Her zaman yetenekli oyuncuları ve sağlam savunmasıyla hatırladığımız Danimarka’nın güncel versiyonu; 1992 Avrupa Şampiyonluğu’nu ve 1995 FIFA Konfederasyonlar Kupası’nı kazanan takımın şöhretinden epey uzak olsa da turnuvada adından söz ettirebilecek bir takım olarak göze çarpıyor.
Son iki büyük turnuva olan 2016 Avrupa Şampiyonası’na katılmayı son anda play-off’ta kaçıran ve 2018 Dünya Kupası’nda ikinci turun ötesini göremeyen ekip, yine de son yıllarda aldığı istikrarlı sonuçlarla FIFA Dünya Sıralaması’nda 12’nci sırada yer alıyor. Kadrosunda; kalecilik yeteneklerinde babasına yaklaşan Kasper Schmeichel, Şampiyonlar Ligi’ni kazanarak gelen Andreas Christensen, ligimizde Jes Högh havasını estirip giden Simon Kjaer ve orta sahanın, en azından kağıt üzerinde, muhteşem üçlüsü Thomas Delaney, Pierre-Emile Hojberg ve tabii ki Christian Eriksen gibi isimler olan Danimarka, bize keyifle izlenecek bir takım vadediyor.
Euro 2020 elemelerini “yenemiyorsan yenilme” düsturuyla yenilgi almadan ikinci sırada bitiren Danimarka’da esas sorunun gol yollarında olduğunu belirtelim. Eriksen, büyüleyici formundan uzak olsa da hala takımın en büyük gol umudu olarak karşımıza çıkıyor. Kadrodaki en golcü milli futbolcu olan Eriksen’in olası formsuzluğu; Yussuf Poulsen, Martin Braithwaite ve Kasper Dolberg gibi oyuncuların gol yollarında yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle en önemli sorun olarak görünüyor. Milli formayla oynadığı beş maçta üç gol atıp dört asist yapan Andreas Skov Olsen gibi kanat oyuncularıyla sonuca gitmeye çalışacak olan kırmızı beyazlıların turnuva elemelerinde ve 2022 Dünya Kupası elemelerinde gol sorunu yaşamadığını görsek de gruplarda karşılaştıkları en zor rakibin İsviçre olduğunu belirtmemiz gerekir.
Danimarka’nın hücumdaki olası sıkıntılarına rağmen oyunun diğer tarafında iyi durumda olacağı bariz ve bu durum onların umutlarını korumalarını sağlıyor. Takımın gruptan çıkmak için daha da umutlanması için bir sebep de şu: Danimarka, gruptaki üç maçını da başta Galatasaraylılar olmak üzere tüm Türkiye’nin kıvançla hatırladığı Kopenhag’daki Parken Stadyumu’nda oynayacak. Maçların kısmen seyircili olacağı bu karşılaşmalar sonucunda Danimarka’nın Belçika’nın ardından ikinci olacağını düşünüyorum. Böyle bir senaryoda; milli takımımızın da grubunu ikinci bitirmesinin yüksek ihtimal olduğunu düşünerek, bir sonraki turda bu iki dikkat çekici takımın eşleştiğini görebiliriz. Düşüncesi bile heyecan verici!
Rusya
Danimarka’yla birlikte bu gruptaki iki ev sahibinden biri olan Rusya; Euro 2008’deki yarı final ve ev sahipliğini yaptığı 2018 Dünya Kupası’ndaki çeyrek final dışında son dönemde büyük turnuvalarda pek bir varlık gösteremedi. 2020 ile beraber 16 Avrupa Şampiyonası’nın 12’sine katılmış olacak olan ekip; özellikle 1960’daki ilk şampiyonayı kazanan, üç kere de finalde kaybeden SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) döneminin çok uzağında bir görüntü çizse de istikrarlı bir şekilde büyük turnuvalara katılmayı başarıyor. EURO 2000 dışındaki bütün Avrupa Şampiyonalarına katılan Rusya, bir türlü grupları geçemeyerek “önemli olan katılmaktı!” mottosunun hakkını sonuna kadar veriyor.
Euro 2020 elemelerinde bu gruptaki Belçika’yla yine denk gelen Rusya, kendisinden güçlü olan rakibine iki maçta da yenilse de diğer maçlarını kazanıp rahat bir şekilde turnuvaya katıldı. 2022 Dünya Kupası elemelerinde ise üç maçta iki galibiyet bir yenilgi alan takımda genel olarak işlerin iyi gittiği ve bu grupta ikincilik için Danimarka ile çekişecekleri söylenebilir. Peki, bu görev için kadroları yeterli mi?
Öncelikle kadroya tekrar tekrar bakmanıza gerek yok; yılların nihayet eskittiği kalecisi Igor Akinfeev’i göremeyeceksiniz. Vasili ve Aleksey Berezutski ikizlerinin 2016’daki vedasından sonra Rusya’da gördüğümüz en büyük değişimlerden biri olan bu tercih sonrası büyük ihtimalle kalede Akinfeev’den sadece bir yaş küçük ve çok daha az milli maçı olan Anton Shunin olacak. Bu kısa ömürlü bayrak değişiminin yerine ilk defa milli formayı son hazırlık karşılaşmasında giyen genç yetenek Matvey Safonov da üç direk arasına geçebilir. Pek de güvende olmayan kalenin önünde genelde üçlü defansı tercih eden Stanislav Cherchesov, Antalyasporlu Fedor Kudryashov ve emeklilikte yaşa takılan Yuri Zhirkov’un da dahil olduğu savunma hattıyla zorlu bir turnuva yaşayacak.
Orta saha ve hücum hattına baktığımızda ise kara bulutlar biraz olsun dağılıyor: Yetenek abidesi Aleksandr Golovin, elemelerde attığı dokuz golle takımı sırtlayan Artem Dzyuba ve ondan sonra takımı taşıyacağı düşünülen Aleksandr Sobolev, olası bir sürprizin yükünü taşıyacak oyuncular olarak göze çarpıyor. Önce Dzyuba’nın sonradan girerek de Sobolev’in fiziksel güç ve hava hakimiyetleriyle rakip takımlara sorun çıkartacakları muhakkak.
Gruptaki ilk iki maçını evinde oynayacak olan Rusya, final maçında ise Danimarka deplasmanına gidecek. Önceki maçlarda iyi sonuç alamazlarsa bu maçın yüksek tansiyonda geçeceğini, muhtemel sonuçlara göre de bir sonraki turda milli takımımızın rakibi olacaklarını görebiliriz. Dzyuba-Sobolev’e karşı Çağlar-Merih… Titanların Savaşı!
Finlandiya
Geldik grubun ve belki de turnuvanın mazlumuna… Tarihinde ilk defa büyük bir turnuvaya katılacak olan Finlandiya, elemelerde bütün maçlarını kazanan İtalya’nın ardından ikinci olmayı başarırken Yunanistan ve Bosna-Hersek gibi takımları geçmesini bildi.
Markku Kanevra savunmayı maça göre değişen sistemlerde kurarken kalede Bayer Leverkusen’li Lukas Hradecky değişmez isim. 1939-40 arasında SSCB’ye karşı “Kış Savaşı”nda gösterdiği muazzam direnişine pek de benzemeyen vasat savunmasıyla bir bütün halinde topun arkasına geçmekten başka şansı olmayan Finlandiya; milli takımla iyi bir performans gösteren Augsburg’lu Fredrik Jensen ve elemelerde efsanevi savaşçısı Simo Hayha keskinliğiyle on gol atarak takımın her şeyi olduğunu bir kez daha gösteren Norwich City’li Teemu Pukki önderliğinde 1944’teki “Devam Savaşı”nda Almanların yanında olmanın dezavantajını bu kez avantaja çevirerek kendine bir yol bulmaya çalışacak.
Milli takımımızın ilk defa katıldığı ve gol atamadan elendiği Euro 1996’ya benzer bir sonuç yaşamasının muhtemel olduğu grupta beyaz-mavililer; ilişkilerinin inişli çıkışlı olduğu, Batı’yla ilişkilerini güçlendirip adeta sırt çevirdiği “kapıdaki düşman”la dibindeki Sankt-Peterburg’da oynayacağı maçtan galibiyetle ayrılıp diğer maçların sonucuna göre en iyi üçüncüler arasına girerek bir sonraki tura geçmeyi ana hedef olarak belirleyecektir.
Ne Olur?
Gelelim en zor ve en zevkli kısım olan tahmin bölümüne: Tüm takımlar için belirttiğimiz verilerden yola çıkarak Belçika’nın zorlanarak da olsa üçte üç yapacağını, Danimarka’nın Rusya’nın önünde ikinci olup bizim grubun ikincisiyle (Türkiye?) eşleşeceğini, Rusya’nın en iyi üçüncüler arasına girip bir sonraki tura geçmeye çalışacağını, Finlandiya’nın ise Pukki’nin çabalarına rağmen sonuncu olarak çok da uzakta olmayan evine döneceğini öngörüyorum. YTD.