Son Dünya Kupasının finalisti ve üçüncüsünü bir araya getiren bir gruba “Ölüm Grubu” demek veya bu ikilinin yanına gelen bir Afrika bir de Kuzey Amerika takımının şanssız kura çektiğini söylemek fazlasıyla kolaya kaçmak olurdu. Halbuki bu grup hem zor ve keyifli maçlara hem de sürprizlere gebe gibi görünüyor. Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Hırvatistan ve Belçika’nın son maça gruptan çıkmayı garantilemiş olarak gelip liderlik maçına çıkacaklarını hiç zannetmiyorum. Nasılını gelin biraz irdeleyelim.
BELÇİKA
Yıldızı: Kevin De Bruyne
Dikkatle izlenmeli: Leandro Trossard
Genç umut: Charles De Ketelaere
Muhtemel 11 (3-4-2-1): Courtois-Debast, Alderweireld, Verthongen- Meunier, Tielemans, Witsel, Carrasco- De Bruyne, E. Hazard-Batshuayi (Lukaku)
Artıları: Altın jenerasyonun kaybedecek şeyi kalmaması, hücumda alternatif zenginliği, dünyanın en iyi orta sahası KdB
Zaafları: Savunmanın ağırlığı, yüksek yaş ortalaması, Lukaku ve Hazard’ın en iyi seviyelerinin uzağında olmaları.
Dünya Kupalarının yakın tarihine baktığımızda favori olmasalar da hep güzel hatırlanan, iz bırakan üçüncülere rastlarız. 1994 İsveç, 1998 Hırvatistan, 2002 Türkiye, 2014 Hollanda hep bu kategoriye konulabilecek takımlardı. Türk futbol jargonunda müstesna bir yeri olan “şerefli ikincilikler” kavramından ilhamla söylersek bu “görkemli üçüncülükler” dizisinin son halkasını 2018’de oluşturan Belçika’nın bu derecesi birçok futbol otoritesi tarafından “altın jenerasyonun finali” gibi görüldü ve 1990’ların başındaki Yugoslavya ve mirasının büyük bölümünü üstlenen Hırvatistan ile 1990’ları sonundaki Portekiz gibi kupa kazanamadan tarih sahnesinden silinecekleri düşünüldü. Bu kanaat Euro 2020’de (2021) yine yarı finalde İtalya’ya kalp kırıcı biçimde elenmeleriyle perçinlenmiş olabilir. Fakat hala Martinez’in komutasında büyük ölçüde değişmemiş bir kadro ve onları FIFA Dünya Sıralamasında uzun süre liderliklerini koruyup ancak bu yılın başında 2.liğe düşürecek kadar gıpta edilecek bir istikrarla Katar’a geliyorlar.
Son yılların alıştığımız Belçika’sıyla benzerlikleri çok fakat bu kupada yapabileceklerini esas farklılıklar belirleyecek. Real Madrid’de müthiş bir sezon geçirdi ve kariyerinin belki de zirvesini yaşayan Courtois belki de kupanın en iyi kalecisi olarak çok büyük bir güven faktörü. Buna mukabil savunma üçlüsünde Alderweireld ve Verthongen büyük tecrübelerine rağmen eski günlerinden çok uzak ve ağırlaşmış durumdalar. Genç Debast’ın bu seviyede savunmayı toparlaması zor görünüyor. Kanatlarda ve orta sahada alternatifleri geniş ve Martinez’e hücum-savunma dengesinde esneklik sağlayacak nitelikte. Onana ve De Ketelaare gibi bu sahneye yeni adım atacak genç oyuncular başka bir gözle izlenecek. 2018’in en büyük kahramanı ve Belçikalıların gözünde bu jenerasyonun başrol oyuncusu olan Eden Hazard’ın kabus gibi geçen Real Madrid kariyerinde dünyanın elit futbolcuları mertebesinden hızla serbest düşüş yaşaması büyük dezavantaj. Fakat burasının farklı bir arena olduğunu ve kulüp futbolu rekabetinden hayli uzak kalmış birçok ismin kendini bambaşka biçimde gösterdiğini de hatırda tutmak lazım. Keza fit durumda olduğunda dünya futbolunun en güçlü golcülerinin başında gelen ve bunu 2020-21 sezonunda Inter’i şampiyon yaparken Serie A’yı adeta “kırmasıyla” gösteren Lukaku’nun uzun süren sakatlığının olumsuz etkileri de bir şüphe bulutu doğuruyor.
Fakat her şeye rağmen umutları diri tutan başlıca faktör dünyanın belki de en özel orta saha oyuncusu Kevin de Bruyne. Kdb, Guardiola’nın aklındaki City’nin sahaya yansımasının temel aktörü, takımın beyni konumunda olması, futbolunu giderek olgunlaştırarak sürekli daha üst seviyelere çıkarmasına imkan verdi. Şimdi 30 yaşında herhangi bir maçı çıkıp alıp götürebilecek seviyede ve artık takımın tartışmasız lideri. Ona destek olacak gençlerden söz ettik ama bu yıl Premier Lig’de müthiş bir çıkış yakalayan Brighton’ın neredeyse her şeyi konumundaki, hücum hattının her yerinde varlığını hissettiren, golcü yönüyle takım oyuncusu rolü arasındaki gizli yarışı kendini elit bir yıldıza dönüştürmek için kullanan Trossard’ı da unutmamak lazım. Elbette Türk futbolseverlerin farklı gözle izleyeceği Mertens ve Batshuayi de gerektiğinde skora etki edebilecek oyuncular.
Peki Belçika bu şanssızlığı kırıp aradan sıyrılan sürpriz şampiyon olabilir mi? Grubu lider bitirmeleri ve çapraz eşleşmede Almanya-İspanya ikilisinden birine toslamaları muhtemel. Bu turu da geçebilirler ama o zaman da Çeyrek Final’de kanaatimce kupanın en büyük favorisi olan Brezilya’ya denk gelecekler. O zaman da tek şansları 2010’da Hollanda’nın Brezilya’ya çeyrek finalde yaptıkları sürprizi hatırlatacak bir performans sergilemek ve bir Sneijder çıkarmak. Bunun kim olabileceği ise az çok belli.
KANADA
Yıldızı: Alphonso Davies
Dikkatle izlenmeli: Stephen Eustaquio
Genç umut: Tajon Buchanan
Muhtemel 11 (3-4-3): Borjan-Johnson, Vitoria, Miller-Laryea, Atiba, Eustaquio, Davies- Buchanan, Larin, David
Artıları: Elemelerin getirdiği coşku, David’in formu, psikolojik rahatlık
Zaafları: Larin’deki düşüş, Dünya Kupası tecrübesi eksikliği, iklime adaptasyon zorluğu
Kanada’nın Dünya Kupası’na katılan diğer 31 takıma nazaran en ayırt edici özelliği, futbolun ülkedeki en popüler sporlar arasında ilk 4-5 sırada dahi yer almaması olabilir. Bunun bir istisnası elemelerde gelen bol gollü galibiyetlerin yarattığı ve giderek büyüttüğü coşku dalgası ile Meksika ve ABD gibi CONCACAF’ın rutin Dünya Kupası vizesi sahibi ülkelerinin dahi önüne geçerek, 36 yıl sonra gelen grup liderliği…
Kanada’nın maçlarını düzenli izliyormuş gibi bir samimiyetsizliğe girmeyeceğim elbette. Fakat Dünya Kupası’na renk katacak en sempatik takımlardan biri olacağı; tarafsız gözlerin, sürpriz arayanların, farklı bir şeyleri takip etmek isteyenlerin peşinden koşacağı takım olmaları kuvvetle muhtemel. Kaleciler hariç en yaşlı oyuncu rekorunu kırması muhtemel Atiba’nın temsil edeceği takım ruhuyla, 2020’de çıktığı potansiyelinin zirvesini bu kere dünyanın en görkemli sahnesinde sergileyecek Davies’in deliciliği sayesinde yapabilecekleriyle, Ligue 1’da formda bir sezon geçiren David’in golcülüğüyle bir umudun peşinde koşacaklar. Fakat işleri zor, Hırvatistan ve Belçika gibi oturmuş ve tecrübeli takımlarla, Fas gibi teknik ve disiplinli bir rakiple baş etmeye çalışacaklar.
İlk maçlarını bu sahneye en alışkın oyuncuların ağırlıklı olduğu Belçika karşısında oynayacak olmaları ilk bakışta talihsizlik gibi görünse de eşsiz bir şansa da dönüşebilir. Tarafsız gözlerin sempatiyle bakacağı bu takım, bu maçtan yara almadan ya da yenilse bile başını dik tutarak çıkmayı başarabilirse Kosta Rika’nın 2014’te yazdığı hikayeyi tekrarlamaya aday dahi olabilirler.
Esasen Kanada’nın yaşadığı şey, yakalanan vasat üstü bir jenerasyonun yıldızların doğru dizilmesiyle Herdman gibi kendilerine uygun bir hocayla buluşması sonrası yazılmaya başlayan heyecanlı bir macera; dolayısıyla keyfini çıkaracaklar. Burada yaşayacakları bazı handikaplar da olacak elbette. Daha 27 yaşında Kanada tarihinin en büyük golcüsü unvanını elde eden ancak kulüp kariyerini C. Brugge’de parlatamayan Cyle Larin’in form durumu ve onun devre dışı kalması halinde gol yükünü üstlenmesi beklenen J. David’in hangi seviyeye çıkabileceği merak konusu. Aynı şekilde Borjan gibi bu seviye için yeterli olduğu kuşkulu bir kaleci ve kapasitesi sınırlı savunma üçlüsünün karşılaşacağı baskılara harika bir sezon geçiren Eustaquio’nun tek başına direnmesi de hayli zor görünüyor.
Dolayısıyla Kanada turnuvaya renk katıp, hoş bir sedayla çekilecek gibi duruyor.
HIRVATİSTAN
Yıldızı: Luka Modric
Dikkatle izlenmeli: Andrej Kramaric
Genç umut: Luka Sucic
Muhtemel 11 (4-3-3): Livakovic-Juranovic, Lovren, Gvardiol, Barisic-Kovacic, Brozovic, Modric-Vlasic, Kramaric, Perisic
Artıları: Tecrübeli ve oturmuş kadro, üst düzey teknik kalite
Zaafları: Yüksek yaş ortalaması, net golcü eksikliği, savunmanın güven vermemesi.
Belçika için söylediklerimizin benzerini altın jenerasyonla kupa kaldıramayan Hırvatistan için de söylemek mümkün ama 2018’de elde ettikleri oynadıkları final belki de son 50 yılın en büyük sürpriziydi. Katar’a da o sürprizi gerçekleştiren yapıyı, teknik direktörü ve kadro iskeletini muhafaza ederek geliyorlar. O başarıyı tekrarlamalarını tabiatıyla kimse beklemiyor ama Modric ve arkadaşları “bitmediklerini” göstermek isteyeceklerdir elbette.
Son şampiyon olarak geldikleri turnuvalarda 2002’de Fransa’nın ve 2014’te İspanya’nın yaşadığı ilk turda elenme felaketini zamanında jenerasyon yenilemeyi başaramama sebebine bağlamak makul. 2018’in finalisti Hırvatistan’ın Katar’da yaşaması ihtimal dahilinde olsa da, bu akıbeti zorlaştıracak ve kağıt üzerinde rahatça çıkabilecekleri düşünülen bir kura çektiklerini söylemek lazım. İlk maçta Fas’a takılmazlarsa grup lideri dahi olabilirler fakat buna rağmen müteakip turlara ilerlemeleri pek mümkün görünmüyor.
Bunu düşündüren nedenlerin başında elbette rakiplerine göre en büyük üstünlüğe sahip oldukları orta saha merkezinin yaşlanması, buraya dinamizm getirebilecek Kovacic’in sakatlıklarla malul kariyeri, savunmanın güven vermemesi ve Kramariç’in o “striker” olmaması. Hırvat futbolunun üretimde ve yıldız adayı çıkarmada sorunu yok ama bu gençleri Gvardiol gibi örnekler dışında zamanında milli takıma entegre etmede sorun yaşıyorlar. 26 kişilik kadroda göze çarpan savunmada Sutalo ve orta sahada Sucic gibi yeteneklerin ne kadar süre alacakları ve bu şansı nasıl kullanabilecekleri meçhul.
FAS
Yıldızı: Achraf Hakimi
Dikkatle izlenmeli: Amine Harit
Genç umut: Achraf Dari
Muhtemel 11 (4-3-3): Bono-Hakimi, Dari, Saiss, Mazraoui- Harit, Amrabat, Sabiri- Ziyech, En-Nessyri, Boufal
Artıları: Yaratıcı oyuncuları, oturmuş takım savunması, 2018 tecrübesinden alınan dersler
Zaafları: Kadro derinliği, kadrosu oturmuş rakipler, muhtemel uyum eksikliği
Elemelerde 8 maçta sadece 3 gol yiyen ve biri dışında tüm maçlarını kazanan Fas’ın bu başarısının mimarı Vahid Halilhodziç’in nevi şahsına münhasır kariyerinin en ayırt edici özelliklerinden biri “geçimsiz” olması ise, bir diğeri de Dünya Kupasına taşıdığı takımların çoğundan “mürüvvetini” göremeden ayrılması. Kupaya götürdüğü ancak nihayetinde televizyondan izlediği 2010 Fildişi Sahili ve 2018 Japonya’nın ardından geleneği Fas’tan ayrılarak sürdüren tecrübeli hocanın tek deneyimi 2014 Dünya Kupasında olumlu izler bırakan Cezayir olmuştu. Yerine gelen 47 yaşındaki Walid Regragui’nin fazla deneyimi yok gibi görünse de Wydad Casablanca’yı Afrika Şampiyonlar Ligi’nde zafere taşıyarak rüştünü ispat etmiş olduğu söylenebilir.
Bu ayrılığın Fas’ın uluslararası planda en parlak oyuncularının başında gelen Ziyech’in milli takıma dönmesini sağlamasının somut faydasını Katar’da göreceğiz. Rusya’da olumlu izler bırakan fakat fevkalade şanssız maçlar çıkararak 1 puanla elenen Fas’ın burada neyi farklı yapacağı esas belirleyici faktör olacak. Nitekim bu takımın ön plana çıkan özelliği takım savunması ve bilhassa orta sahanın direnci. Orta saha elbette teknik kapasite olarak Belçika ve Hırvatistan’la aşık atacak seviyede değil ama bu sezon Serie A’da sürpriz çıkışıyla göz dolduran Sabiri, orta sahanın sigortası Amrabat’ı yalnız bırakmayacak. Kariyerinin en olgun dönemlerinden birini yaşayan ve Süper Lig’de şu ana kadar sezonun yıldızları arasında yer alan Belhanda’nın çağrılmamasının büyük sürpriz olduğunu da eklemek gerek. Savunmada Saiss, Türkiye’de iyi bir sezon geçirmese de büyük tecrübesi takım için önemli. Aynı durum kaleci Bono için de geçerli. Buna mukabil Ligue 1’da iyi bir çıkış yapan Achraf Dari, bu yıl sakatlıklarla çokça boğuşan Bayern’de bulduğu şansları iyi değerlendiren Mazraoui ve onun esas mevkii olan sağ bek yerine sola geçmesine sebep olan dünyanın pozisyonunda en iyisi olduğu iddia edilebilecek Hakimi savunma hattını tamamlıyor.
Fas, dinamik, dirençli ve yenilmesi kolay olmayan bir takım. İyi bir golcü olan En-Nesyri’nin performansı kalp kırıcı 1-0 mağlubiyetler ile 1-1’lik beraberlikler veya sürpriz 3 puanlar arasındaki farkı belirleyecek. Kadronun büyük çoğunluğu değişmeden geldiğine göre 2018’in acı tecrübeleri ışık tutacak.
Tahmin: 1- Belçika, 2- Fas, 3- Hırvatistan, 4-Kanada