İSPANYA
Xavi’nin ara pası, Fernando Torres topla buluşuyor, Lehmann’la karşı karşıya, topun dibine giriyor ve gollllllllllll, İspanya dev finalde öne geçiyor.
Bu gol İspanya’nın altın jenerasyonuna ilk kupasını getiriyordu. EURO 2008’de bu golle mutlu sona ulaşan Matadorlar, bununla da kalmayıp ardından bir Dünya Kupası ve bir Avrupa Şampiyonası daha kazanacaktı. Daha önce bir turnuva takımı olmayı başaramamış İspanya; 2000li yıllar ile birlikte Deportivo, Valencia, Athletic Bilbao, Atletico Madrid gibi kulüp takımlarının yükselişi, Sevilla’nın saçmalık seviyesine varan UEFA Avrupa Ligi hegemonyası ve Barcelona’nın dünya futbolunu değiştiren futbol anlayışı ile artık bir kimlik oluşturmayı başarmıştı. Yalnızca Real Madrid’den değil, birçok kulüp takımından beslenen bir İspanya vardı artık.
Casillas, Puyol, Xavi- Iniesta, Fernando Torres ve David Villa gibi yıldızlarıyla dönemin futbol anlayışını derinden değiştirdiler. Tiki taka anlayışını kusursuz uygulayan Boğalar’ı durdurmak o dönem imkansız olarak nitelendiriliyordu. Her maç yüksek oranda topa sahip olan İspanya rakiplerine topu göstermeyerek dönemin en baskın oyununu oynuyordu. Dünya futbolu, tarihin en dominant milli takımlarından birini, belki de en dominantını izledi.
ÇÖKÜŞ
2 Avrupa Şampiyonluğu ve 1 Dünya Kupası zaferinin ardından ise İspanya’da yaprak dökümü yaşanmaya başladı. Puyol, Xavi, Iniesta gibi oyuncuların milli takımı bırakmasıyla bozulmaya başlayan yapı sırasıyla oynanan 2014 Dünya Kupası, EURO 2016 ve 2018 Dünya Kupası’nda başarısız sonuçları da beraberinde getirdi. Matadorlar artık eski şaşalı günlerinden çok uzaktaydı. Çanlar İspanya için çalıyordu, değişim ve dönüşüm şarttı.
RENOVASYON
Üst üste geçen başarısız turnuvaların ardından İspanyolların yeni bir başarı kazanılabileceklerine dair inançları oldukça azalmıştı. Hierro’dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna Temmuz 2018’de, Barcelona ile biri Şampiyonlar Ligi olmak üzere önemli başarılar elde etmiş Luis Enrique getirildi. Son sezonunu Real Madrid’in ardından ikinci sırada tamamlayan Katalan menajerin İspanya Milli Takımı’nı yeniden ayağa kaldırıp kaldıramayacağı merak konusuydu. Çoğu kişi belki de yeniden iyi bir yapı kurulabileceğine inanmıyordu. Takıma Pau Torres, Gavi, Oyarzabal, Ferran Torres, Olmo gibi genç yetenekler eklenmişti ancak birlikte neler yapabilecekleri soru işaretiydi. Enrique’nin takımın başında kalması ise 8 ay sürdü ancak sebebi maalesef oynanan oyun değildi. 2019’un Mart ayında ailevi sebeplerden dolayı milli takımı bıraktığını açıkladı. Bu tarih Ağustos ayında kemik kanseri nedeniyle hayatını kaybeden kızı Xana’nın tedaviye başladığı tarihe tekabül ediyordu. Enrique’nin yerine ise geçici menajer olarak yardımcısı Robert Moreno getirildi. Bu süreçte idari menajer oldukça başarılı bir performans gösterdi. EURO 2020 Elemeleri’nde çıktıkları 10 maç’ın 8’ini kazanırlarken hiç kaybetmediler. Bu maçlarda 31 gol atan İspanya kalesinde yalnızca 5 gol gördü. Enrique’nin takımın başına yeniden geçişi ise Kasım ayı olacaktı.
Luis Enrique ise bu başarılı formu UEFA Uluslar Ligi’nde devam ettirdi. Finale kadar çıkmayı başaran İspanya’nın finaldeki rakibi son Dünya Kupası galibi Fransa’ydı. 64. dakikada Oyarzabal ile öne geçseler de sevinçleri 2 dakika sürdü, 66. dakikada Mbappe skoru dengeledi. 80’de ise Benzema kupayı Fransa’ya getirdi. Finalden mağlubiyet ile ayrılsa da İspanya oynadığı güçlü oyunla büyük beğeni topladı.
Pandemi nedeniyle 1 sene gecikmeli oynanan EURO 2020 ise İspanya için sancılı bir süreci de beraberinde getirdi. Üst üste 3 Şampiyonlar Ligi zaferinin ardından bu başarılarda büyük pay sahibi olan Real Madrid kaptanı Sergio Ramos’un takıma çağrılmaması hem yerel hem uluslararası basında büyük tepki aldı. Bunun nedeni sorulduğunda ise Enrique hem Ramos’un sakatlığını ileri sürüyor hem yeni bir yapı kurduğunu öne sürüyordu ancak Barcelona’dan Sergio Busquets’i çağırması “Acaba Barcelonalıları kayırıyor mu?” tartışmalarını daha da kuvvetlendiriyordu. Bu tartışmalar Katalan menajerin başarılı olabileceğine dair inancı oldukça düşürüyordu.
Turnuvada ise İspanya kendisinden beklenenin üzerine çıkmayı başardı. E Grubu’nu İsveç’in ardından 2. sırada tamamlayan Boğalar, önce Hırvatistan’ı uzatmalarda ardından İsviçre’yi penaltılarda eledi. Yarı finalde Londra’da 120 dakikası 1-1 tamamlanan maçta turnuvanın şampiyonu İtalya’ya penaltılarda elendiler. Sancılı olması beklenen geçiş sürecinde İspanya herkesi şaşırtmıştı.
DÜNYA KUPASI’NA GELİRKEN
Dünya Kupası Elemeleri’nde İsveç, Yunanistan, Gürcistan ve Kosova ile aynı grupta yer alan İspanya grubu lider tamamlayarak Katar biletini aldı. Bu süreçte Enrique’nin gençlerle inşa ettiği yapı ise güven veriyor. Japonya ve Kosta Rika’nın da bulunduğu E Grubu’nda Almanya ile birlikte şüphesiz liderlik için favori durumundalar. Kadrosunda Rodri, Koke, Carvajal gibi tecrübeli yıldızların yanı sıra Pedri, Gavi, Ferran Torres, Oyarzabal, Olmo gibi önemli potansiyelleri bulunduran İspanya direkt favori olarak gösterilmese de turnuvanın en heyecan yaratan kadrolarından birine sahip. Özellikle gözler şüphesiz ilk Dünya Kupası’nı oynayacak, Barcelona’nın ve İspanya’nın yükselen yıldızı Pedri’nin üzerinde olacak. Umutlar tükenirken ortaya çıkardıkları genç yıldızlar ile ne kadar büyük bir spor ülkesi olduklarını herkese hatırlattılar. Her ne kadar favori olarak gösterilmese de İspanya’nın bana kalırsa turnuvayı kazanma şansı hiç de az olmayacak.
Yazar: Oğuz FIRAT
KOSTA RİKA
2022 Dünya Kupası CONCACAF elemelerini dördüncü sırada tamamlayıp play-off oynamaya hak kazanan Kosta Rika kupaya altıncı kez katılmaya hak kazandı. İlk olarak İtalya 1990’a katılan Orta Amerika ekibi 2002’de Güney Kore ve Japonya’da düzenlenen turnuvada şampiyon Brezilya ve kupanın üçüncüsü Türkiye ile aynı grupta yer almıştı. 2000li yıllarda Güney Afrika’da düzenlenen 2010 Dünya Kupası hariç tüm kupalara katıldı ve en büyük başarısını da Brezilya 2014’te çeyrek finale ulaşarak elde etti. Dünya kupalarında 18 maça çıkan Los Ticos bu maçlardan 5 galibiyet ve 5 beraberlik alırken 8 mücadeleden de sahadan mağlup ayrılan taraf oldu. Bu maçlarda rakip kalelere attığı 19 golün karşılığında 28 şutu kalesinden çıkardı.
Takımın teknik patronu olan Luis Fernando Suarez’in eli tecrübeli oyuncuların fazlalığı dolayısıyla muadillerine göre daha rahat diyebilirim. Özellikle kalede Keylor Navas ve hücum hattında Bryan Ruiz ve Joel Campbell’ın takımın yükünü çeken isimler olması bekleniyor. 27,2 yaş ortalaması ile finallere katılan takımlar arasında 14. sırada bulunan Los Ticos bu alanda rakiplerine karşı dinamizmini kullanmaya çalışacaktır.
CONCACAF Elemeleri’nde 5-4-1 ve 4-3-3 dizilişlerini kullanan Kosta Rika’nın iki formasyonu da gayet iyi şekilde uyguladığını söyleyebiliriz. Elemelerdeki 14 maçta 13 gol atan Los Ticos buna karşılık yediği 8 golle finallere gelen CONCACAF ekipleri arasında Meksika’yla beraber en az gol yiyen iki takımdan biri oldu. Gol bulma konusunda sıkıntılar yaşasalar da kalelerini gole kapatma konusunda iyi durumdalar.
2014’te gerçekleştirdikleri çeyrek final başarısını tekrarlama istekleri su götürmez bir gerçek elbette fakat gruplarındaki iki dev bu ihtimali oldukça zayıflatan etkenler olarak ortada duruyor. İlk maçını İspanya’ya karşı oynayacak olan Los Ticos’un şansı oldukça düşük çok büyük bir mucizeyi gerçekleştirmezlerse üst tura çıkmaları pek mümkün görünmüyor.
Yazar: Barış HAVUZ
ALMANYA
Yeni başlangıç, yeni umutlar! 15 yıllık Joachim Löw dönemi sonrası teknik direktör değişikliğine giden Almanya, yeni teknik direktörü Hansi Flick ile ilk ciddi turnuva yolculuğuna başlıyor. Löw Almanya’sının Brezilya’da kazandığı Dünya Kupası’nın gizli kahramanlarından olan Flick, bu sefer Panzerlerin patronu olarak Katar’a gidiyor. Bayern Münih ile pandemi sezonunda yaptığı üçleme (Bundesliga-Şampiyonlar Ligi-Almanya Kupası) sonrası milli takımın başına geçmesi herkesi şaşırtmıştı. Medyadan uzak, daha rahat çalışabileceği bir ortamda olan Flick, Bayern’de gösterdiği ön alan presine dayalı, rakibi kendi ceza sahasına hapseden oyun anlayışıyla turnuvaya iz bırakacak hocalarından biri olabilir.
Almanların ‘Das Reboot’ olarak nitelendirdiği Euro 2004 sonrası yeniden yapılanmayla birlikte altyapıdan gelen jenerasyonun son turnuvası diyebiliriz bu turnuva için. Manuel Neuer ve Thomas Müller o jenerasyondan kalan oyuncular olarak takımın kaptanlık görevini üstlenecekler. İki büyük futbolcuyu son kez izleyecek olmamız hüzünlü olsa da Alman futbolunun genç yıldızı Jamal Musiala’yı Dünya Kupası sahnesinde ilk kez görmek heyecan verici. Bayern’de sezona fırtına gibi giren 19 yaşındaki yıldızının (12 Gol-10 Asist) yapacakları Almanya’nın turnuvadaki rotasını belirleyecek. Bir diğer belirleyici faktör de hiç şüphesiz orta sahanın dinamosu Joshua Kimmich olacak. Onu klasik bir 6 numara olarak görenler olabilir ama oyun görüşü ve attığı uzun metrajlı paslarla Almanların saha içindeki yönlendiricisi olacağı kesin. Hırçın tavrını da görmezden gelmemek lazım, oyunun soğuduğu anlarda yapacaklarıyla takımı ateşleyecektir.
Almanya ve futbol denince akla Alman futbolunun lokomotifi Bayern Münih gelir. Bayern iyi durumdaysa Alman milli takımı da iyi durumdadır. Bunun en güzel örneği 2013 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu sonrası gelen 2014 Dünya Kupası zaferi. Orta saha ve hücum hattının Bayern’de uzun süredir birlikte oynayan oyunculardan kurulacak olması çok büyük avantaj. Sezon ortasında yapılacak olan sürprizlerle dolu bir Dünya Kupası’nda bu avantajın değeri epey artıyor. 2018 kadrosuna dahil edilmeyen ve yaşanan facia sonrası Löw’ün eleştirilerin odağında olmasına sebep olan Leroy Sane ekürisi Serge Gnabry ile birlikte gol yükünü çekmeye çalışacak. Gol demişken tarihin en büyük iki ‘Beleşçi’sinden biri olan Thomas Müller de kupa tarihinde attığı 10 Golle her zaman pusuda bekliyor olacak.
Hansi Flick’in ön alanda pres yaparak tüm oyuncuları ileri çıkarması savunmasının önemini kat kat arttırıyor. Savunma arkasına atılacak toplarda hızlı bir şekilde geri dönecek stoperlere ihtiyacı var. Real Madrid’e transfer olan Antonio Rüdiger hocanın sistemi için biçilmiş kaftan. Fiziği ile ön plana çıkan Dortmund’un stoperi Nico Schlotterbeck’in, Rüdiger’in partneri olmasını bekliyorum. Dünya Kupalarında adeta takımın üçüncü stoperine dönüşen Manuel Neuer’i de düşünürsek oyun planının getirdiği savunma zaaflarını milimize edebilirler.
Şüphesiz Almanya’nın senelerdir kanayan yarası bek oyuncuları oldu. 2014’te stoper orijinli Höwedes’i sol bekte gördü gözlerimiz. Leipzig’in sol beki David Raum ilk 11 çıktığı taktirde kadronun aksayan tarafı olabilir. Lahm sonrası sağ bek sıkıntılı bir yer gözükmesine rağmen turnuvayı çıkaracak bir oyuncu buldular. Jonas Hofmann her ne kadar sağ kanat oyuncusu olsa da Gladbach’ta gösterdiği sağ bek performansıyla Katar’da savunmanın sağında Flick’i rahatlatacaktır.
Klose sonrası sorun haline gelen santrfor krizini Hansi Flick ön tarafta klasik 9 numara olmayan Gnabry’i kullanarak çözmeye çalışacak gibi duruyor. Dünya futbolunun klasik 9 numaralara döndüğünü düşünürsek Almanya bu konuda risk almışa benziyor. Oyunun sıkıştığı anlarda klasik 9 numara eksikliği hissedilecektir. Flick Hoca, “Acil durumda düğmeye basınız.” mottosuyla Bremen’in sezona 10 golle devam eden santraforu Niclas Füllkrug’u ve Dortmund’un 17 yaşındaki genç yeteneği Youssoufa Moukoko’yu 26 kişilik kadrosuna ekledi. Milli takım tecrübesi olmayan iki oyuncuya da ihtiyaç olacak mı göreceğiz. Acil durum demişken 2014 Dünya Kupası’nın son dokunuşunu yaparak birçok futbolseveri üzen Mario Götze kariyeri düşüşte olmasına rağmen kadroda yer alıyor. Kim bilir belki yine şapkadan tavşan çıkarır.
Santrforsuz oyunda öndeki hareketli dörtlünün sıkça yer değiştireceği planda rakibi boğmak üzerine kurulu ‘Gegenpress’i göreceğiz. İlkay ve Kimmich’in sürpriz ceza sahası koşuları presin devamlılığı ve topun kontrolünün sağlanması açısından mutlak öneme sahip. Zorluğu yüksek maçlarda ön hattan biri kesilerek yerine eklenecek Goretzka takım direncini arttırarak Almanya’yı kırılması zor bir takım haline getirecektir.
Almanya için turnuvanın kaderi gruptaki İspanya maçı sonrası çizilecek. Euro 2020’de sürpriz yapan gençlerin olgunlaştığı İspanya karşısında favori olsalar da zorlanacakları kesin. Gruptan lider çıkmaları ve son 16’yı sorunsuz geçmeleri düşüncesinde çeyrek finalde rakiplerinin son turnuvalara göre daha iddialı gelen Brezilya olması muhtemel. Unutulmaz 7-1’lik maç akıllardayken bu eşleşme heyecan yaratabilir. Favoriler arasında yer almayarak Katar’a giden Almanya, ‘Beleşçi’ kimliği sayesinde sessiz ve derinden giderek favorilerin hata yapmasını bekleyecek. Onları hafife almak oyunun tarihine aykırı olur. Favorilerin en ufak hatasında konu yine Gary Lineker’in meşhur sözüne gelir: “Futbol 90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur.”
Muhtemel 11 (4-3-3): Neuer – Hofmann Rüdiger Schlotterbeck Raum – Kimmich İlkay – Sane Müller Musiala – Gnabry
JAPONYA
2018 Dünya Kupası’nda tarihin en ilginç olaylarından biri olan fair-play kuralıyla aynı puan ve istatistiklere sahip Senegal’i saf dışı bırakarak gruptan çıkan Samuraylar, son 16 maçını akıllarından çıkaramadı. Belçika karşısında 2-0 öne geçip adını çeyrek finale yazdırmaya bu kadar yaklaşmışken maçı 2-3 kaybetti ve son sekizin kapısından döndü. Japonya için keşke dedirtecek maçın ardından tam 4 sene geçti. Şimdi genç yeteneklerle dolu yeni bir kadroyla 2022 Dünya Kupası’na geliyorlar. İspanya ve Almanya gibi iki devin olduğu gruba düşerek turnuvaya şanssız bir başlangıç yapacak olsalar da sürpriz yapmak için köşede bekliyor olacaklar.
Katar’da kupa tarihinin en sıra dışı turnuvasına hazırlar. Asya Elemeleri’ni ilk ve ikinci turda oynadıkları 18 maçta 15 galibiyet ve 2 beraberlikle tamamladılar. Son turnuvalara göre Avrupa’nın önemli takımlarında oynayan oyuncularla gelmeleri, Avrupalı iki büyük takımın olduğu grupta onları için bir şans olabilir. Bu sezonki performansıyla gözleri üzerine çeken Arsenalli Takehiro Tomiyasu, Liverpool geçmişine sahip Monacolu Takumi Minamino ve son Avrupa Ligi şampiyonu Frakfurtlu Daichi Kamada Japonya kadrosunun en gözde oyuncuları konumunda. Galatasaray’dan tanıdığımız 36 yaşındaki Yuto Nagatomo da son büyük turnuvasına katılma heyecanıyla kadroda.
Sporting Lizbon forması giyen Japon futbolcu Hidemasa Morita’yı dikkatle takip etmenizi öneririm. Turnuvanın beklenmeyen performanslarından birini göstermesini bekliyorum. Orta sahada kattığı dinamizm ve akıl dolu paslarıyla 2022 Dünya Kupası’nda parlayıp üst seviyelere transfer yapma konusundaki adaylarımın en başında geliyor.
Japonya’nın gruptan çıkmasını sürpriz olarak nitelendirecek çok fazla yoruma katılmamak elde değil. Maçlar oynanamadan herkesin turnuva ağacında E Grubu tahminleri açık fakat 2014’ün peri masalı sahibi Kosta Rika da için işine girince bu grup epey bir karışacağa benziyor. Grup aşamasının belki de en heyecanlı maçları Japonya’dan ve E Grubu’ndan gelebilir. Sürprizlere hazır olun.