Bakış Açısı ve Gerçekler: İtalyan Futbolu

by Murat Can Belli

Temmuz 2021’de Wembley’de Avrupa şampiyonu olurken İtalyanlardan daha mutlusu yoktu. Namağlup serisi ve şampiyonlukla beraber Mancini’nin öğrencileri zirvede gözüküyorlardı. Aradan geçen 8 ayda ise işler tersine döndü. Palermo’da Dünya Kupası play-off turuna veda etmelerinin ardından akıllara yeniden şu soru geldi: ‘’İtalyan futbolu zannedildiği kadar iyi bir seviyede mi?’’ Genel anlamda bir istikrar yakalamakta zorlandıkları bir gerçek ve bu yüzden sorunun cevabı için çok şeyi değerlendirmemiz gerekiyor.

Öncelikle İtalyan futbolunun genel durumunu ele alalım. Milli Takım düzeyinde girişte bahsettiğimiz üzere bir istikrarsızlık söz konusu. Kazandıkları 2006’dan beri Dünya Kupası eleme turu oynayamadılar. Avrupa Şampiyonalarında ise nispeten daha iyi bir tablo hakim. Kulüp düzeyine geldiğimizde ise UEFA turnuvalarında İtalyan takımlarının daha az iddialı olduğu gerçeği çıkıyor karşımıza. Juventus dört senedir çeyrek final göremedi, üstelik bu eşleşmelerin hepsinde favori gözüküyorlardı. Inter 2020’de Avrupa Ligi finaline çıkmıştı fakat kaybettiler. 2010’daki efsane zaferden sonra o seviyelere bir daha çıkamadılar. Milan, Napoli gibi takımlar da son dönemde pek iddialı olamadı. İlk tespitimizi bu tablodan çıkarabiliriz: İtalyan takımları Avrupa’da rekabetçi değil ve oyun tarzı olarak rakiplerinin gerisinde.

https://cdn.vox-cdn.com/thumbor/bJ5uUQTv7v-TpB4DlShaegjhEvY=/0x0:5200x3467/1200x800/filters:focal(1610x1089:2442x1921)/cdn.vox-cdn.com/uploads/chorus_image/image/70637322/1385864147.0.jpg

‘’İtalya futbolu diğerlerinin gerisinde. Top hızlı hareket etmiyor, hakem çok sık düdük çalıyor. Çok fazla oyun duruyor. Her mücadele faul, bu yüzden oyunda yoğunluk yok.’’[1]

Yukarıda okuduğunuz cümleler efsane teknik direktör Fabio Capello’ya ait. İtalyan futbolunun neden geride olduğuna dair görüşleri çok şey anlatıyor. CIES’in 1 Temmuz 2019 ile 3 Mart 2021 arasında Avrupa çapındaki 37 ligde oynanan maçlar hakkında yaptığı bir araştırmadaki verileri Capello’yu destekleyici durumda. İtalya Serie A’da maç süresinin %15.4’ünde oyun faul nedeniyle durmuş.  Bu yüzde Fransa Ligue 1’de %14.8, Almanya Bundesliga’da %13 ve İngiltere Premier Lig’de %12.5. Benzer şekilde maç başına yapılan faul sayısında da Serie A rakiplerinin önünde. Hiç kuşku yok ki bu oyunun akıcılığının önünde büyük bir engel. Ligdeki bu durum takımların Avrupa karşılaşmasına da kötü yansıyor haliyle. Göze çarpan bir başka sorun ise İtalyan oyuncuların ligde oynama sıklığı. Futbol Federasyonu başkanı Gabriele Gravin, Kuzey Makedonya maçının ardından yaptığı açıklamada bu soruna dikkat çekti: ‘’İtalyan oyuncularımızın sadece %30’u genç takımlarda oynuyor ve birçoğu süre bulmakta sorun yaşıyor.’’ Büyük ölçüde haklı olduğunu söyleyebiliriz. Inter, Juventus, Milan, Napoli gibi iddialı takımların kadrolarına baktığımızda ilk on birde ve yedeklerde olması gerekenden az sayıda İtalyan oyuncu var. Kulüplerle federasyonun Milli Takım’a oyuncu gönderme konusunda sorun yaşadığı da biliniyor. Bütün bunlar kuşkusuz Milli Takım adına bir problem.

Aynı zamanda bu durumu taktiksel sıkıntılara da bağlayabiliriz. Gian Piero Gasperini yönetimindeki Atalanta dışında Avrupa’da ve ligde istikrarlı performans gösteren üst seviye takım sayısı az. Massimiliano Allegri, Maurizio Sarri, Antonio Conte gibi isimlerin de hakkını vermemiz gerekir ancak son dönemde İtalyan takımlarının taktiksel olarak yeni şeylere cevap vermekte zorlandığı ortada. Bir düşünce fark yaratıyorsa bile devamında ona karşı gelişen antiteze karşı başka bir fikir ortaya çıkmıyor genelde. Savunmada güvenceyi öncelik haline getiren kontrol tarzı ve (son dönemlerde daha sık görülen) oyunu en geriden kısa paslarla ileri taşıma oyunu dışında yeni bir fikir sunan birileri pek yok. Bu görüşü Milan efsanesi Arrigo Sacchi şöyle destekliyor:

‘’İtalya futbolu kültürel geri kalmışlığından çekiyor. Yeni fikirler yok. Diğer ülkeler gelişiyor ama biz 60 yıl geride kaldık. Burada en az suçlu kişiler teknik direktörler ve oyunculardır. Buradaki sorun kurumsal.’’[2]

https://ca-times.brightspotcdn.com/dims4/default/fbf80a1/2147483647/strip/true/crop/2961x2051+0+0/resize/1486x1029!/quality/90/?url=https%3A%2F%2Fcalifornia-times-brightspot.s3.amazonaws.com%2Fd8%2F02%2Ffc1bda2d4699a3d6698a93e2fd0c%2F165e1dfd4e5f417fb36b5c440de15569

Sacchi’nin kullandığı kurumsal sorun ifadesini biraz açmakta yarar var. Bu eleştirinin kapsamı çok geniş. Büyük kulüplerin sahibinin çoğunun yabancı zengin iş adamları olmaları, ırkçılığa karşı yeterli adımların atılmaması, stadyumların kalitesinin diğer liglere kıyasla düşük olması vb. sebepler sıralayabiliriz. İstikrar sağlamanın önünde güçlü engellerden bahsediyoruz. Irkçılık maalesef futbolda hatta hayatımızın içinde hala karşımıza çıkan bir şey. Yakın tarihte Balotelli, Eto’o gibi isimlerin yaşadığı problemleri hatırlayacaksınızdır. İşin içine holiganlık ve başka sebepler de dahil olunca çok karışık bir resim geliyor gözümüzün önüne. Bunun engellenmesi için yeterli adımların atılmaması bir sorun. Çok sık vurgulanan bir diğer konu da stadyumların kalitesinin düşük olması. Kuzey Makedonya maçının ardından açıklama yapan İtalyan futbol insanlarının sık vurguladığı şeylerden biriydi bu. Ballon d’Or’u son kazanan İtalyan oyuncu Fabio Cannavaro’ya kulak verelim:

‘’Akla gelen her alanda gerideyiz. Sadece Portekiz-Türkiye ve İtalya Kuzey Makedonya maçına bakarken stadyumlar arasındaki fark dikkat çekti.’’

‘’Böyle gidersek ve diğerlerinin daha hızlı gittiğini fark etmezsek en iyisi hiçbir zaman biz olmayız. Uyanmalı ve bir şeyler yapmalıyız.’’[3]

https://playon99news.com/wp-content/uploads/2022/03/FIFA-World-Cup-Italy-eliminated-by-North-Macedonia-1.jpg

 

Sonuç olarak görünen tablo iç açıcı değil. Yapısal ve saha içi problemler gösteriyor ki İtalyan futbolunda köklü bir değişim şart. Uzun bir sürecin sonunda bu mümkün olabilir. 2000’lerin başlarında Alman futbolu da benzer bir problemle karşı karşıyaydı. Onlar da yenilikçi olmadıklarından söz ediyorlardı ve Milli Takım beklentilerin altında kalmıştı. Yaklaşık on yıllık bir çözüm planıyla Alman futbolu kendi devrimini yapacaktı. Bu devrimin sonucunda futbol yapıları büyük ölçüde değişti. İtalyan futbolu da benzer bir modeli örnek alabilir. Aynı zamanda saha dışı kısımda da oluşan kaosu da durdurmanın bir yolu olmalı. Futbol kalitesinin artmasıyla stadlar yeniden dolar ve alınacak yeni önlemler, yapılacak yeni eğitimlerle kaos ortamı zayıflatılabilir. Calciopoli ve benzer skandalların İtalyan futbolunun gelişimini zedelediğini de unutmamalıyız.

İtalyan futbolunun tarihinde başarılar var. İstikrarsızlık onlar için yeni bir sorun olmayabilir, kurumsal problemler de. Bunların aşılması kolay olmasa da yenilikçi çözümlerle İtalyan futbolu seksenli ve doksanlı yıllardaki dominantlığını yakalayabilir. İyi ve sürekli uygulanan bir yapılanma çok şey değiştirir. Bunun yanında uzun bir zamana ihtiyaçları var.

You may also like

Leave a Comment