Sarı Hiç Bu Kadar Anlamlı Olmamıştı

by Oğuz Fırat
Neredeyse her sporda sıkça kullanılan, klişeleşmiş bir laf vardır: “Tarih yalnızca şampiyonları yazar ve ikincileri kimse hatırlamaz.” Ancak söz konusu spor bisiklet olduğunda işler tam olarak böyle değil. Bu spor için belki de hikayeyi kimin yazdığından ziyade hikayenin nasıl yazıldığı daha önemli. Birçok kez de hikayeyi yazan tek kişi olmuyor. Bir yol yarışını izlediğinizde o rengarenk pelotonda aynı anda aslında birçok hikayeye tanıklık etmiş olursunuz. Daha önce dergimiz yazarlarından Hilal Doğan, birçok farklı rengi barındıran bu gökkuşağının güzelliklerini “Kim, Hangi Takımı Tutuyor?” başlıklı yazısında anlatmıştı. Ancak bu yazıda benim bahsedeceğim hiçbir zaman gökkuşağını göremeyen, her zaman yağmurda kalan ve bu yağmurla mutlu olan bir adamın hikayesi.

Bisiklet sporunun en sevilen isimlerinden biri olan Raymond Poulidor’un kariyerinde 1961 Milan-San Remo, 1963 Flèche Wallonne, 1972-73 Paris-Nice gibi önemli zaferler bulunuyor. Ayrıca üç büyük turdan biri olan İspanya’yı (Vuelta) da 1964’te kazanan isimdi. Ancak onun “ebedi ikinci” lakabıyla tanınmasının sebebi üç kez ikinci, beş kez üçüncü olarak podyuma çıktığı Fransa Bisiklet Turu’nu bir kez bile birincilik ile tamamlayamamış olmasıydı. Fransa’da bir kez bile sarı mayoyu giyemeyen Poupou’nun o yıllardaki şanssızlığı ise bisiklet sporunun bir diğer iki ikonik ismi olan Jacques Anquetil ve Eddy Merckx ile yarışmasıydı. Poulidor genellikle dağlarda Anquetil’e göre daha güçlüydü ancak zamana karşıda onu geçemiyordu. Merckx ise her disiplinde bu iki ismi de geride bırakmayı başardı. Anquetil çıkık elmacık kemikleri, şekilli sarı saçları, pürüzsüz teni, keskin Kuzey Fransa aksanı ve zarif bisiklet tekniği ile bir bisiklet aristokratı olarak tanımlanıyordu. Poulidor ise onun tam aksine buruşuk, güneş yanıklarıyla dolu bir tene ve ağır ağır konuştuğu orta sınıf bir Fransız aksanına sahipti. Ayrıca çiftçi bir ailede dünyaya gelmişti. Halk tarafından bu kadar sevilmesinin nedeni belki de onun mütevazı, mazlum denilebilecek görüntüsü ve her daim gülen yüzüyle tam bir Fransız köylüsünü andırmasıydı. Anquetil de ukala değildi ancak Poulidor’a kıyasla daha soğuk kalıyordu.

Jacques Anquetil ve Raymond Poulidor (Renklendirilmiş)

Fransa’yı ikiye bölen yarış olarak adlandırılan 1964 yarışında ise ikili arasında yine eşi görülmemiş bir rekabet yaşandı. Vuelta galibi Poupou bu sefer ezeli rakibini yeneceğine yürekten inanıyordu. Bisiklet tarihinin en ikonik sahnelerinden biri 20. etapta Puy de Dôme tırmanışında yaşanacaktı. Anquetil sarı mayoya sahipti ancak Poulidor sadece 56 saniye gerideydi. Dağlarda oldukça güçlü olduğu için burada rakibini geçeceğine inanıyordu. İkili 10 kilometre boyunca tırmandı. Sönmüş yanardağ üzerinde inanılmaz bir mücadeleydi. Tur direktörü Jacques Goddet, ezeli iki rakibin terleri, nefesleri ve formalarındaki yünlerin nasıl birbirine karıştığını anlatıyordu. Poulidor mükemmel bir şekilde tırmanıyordu ancak Anquetil dağa daha yakın olan iç şeridi kullanarak kendine avantaj sağlıyordu. Tempoya yetişemiyormuş gibi davranarak üç kez blöf yaptı. Poulidor buna karşılık üç kez rakibini başından savmaya çalıştı ancak ikisi de çok yorulmuştu. Poulidor tekrar saldırmayı denediğinde, Anquetil bacaklarıyla başka bir saldırıya cevap veremeyeceğini fark ederek Poulidor’un formasını kavradı. Ahlaki olarak kaybetse de kendini mücadele içinde tutmayı başardı. Poulidor, tırmanışın zirvesine yaklaşık 500 metre kala rakibini geride bırakmayı başardı ve etabı da kazandı. Anquetil rengi atmış bir şekilde zorla nefes alırken sordu:

“-Ne kadar?

-14 saniye tuttun.

-Bu ihtiyacım olandan daha fazlası” dedi rahatlayarak.

Final etabı ise Anquetil’in favori olduğu bir zamana karşıydı. Poulidor çok hızlı sürüp umutlansa da Anquetil bu etabı da kazanan isimdi. Poupou, dört kez Fransa Bisiklet Turu’nda zafere ulaşan rakibini son ana kadar zorlamıştı ancak yine olmamıştı. Anquetil, tüm Tur’da 55 saniye fark atmıştı, beşinci zaferini kutluyordu. Poulidor, Anquetil’i 1987’de ölmeden önce hastanede ziyaret ettiğinde, ezeli rakibi ona esprili bir dille: “Ölümde de ardımdan ikinci olacaksın” diyordu.

Le Tour, 2019 yılında sarı mayonun 100. yılını kutlamak için yaptığı video serisinde sarı mayoyu giymeyen sadece bir isme yer vermişti, o isim tahmin edersiniz ki Poulidor’du. O videoda “Fransa Turu’nu kazansam bu kadar sevilir miydim, emin değilim” diye kendi kendine soruyordu. Gerçekten de birçoğuna göre Poulidor kaybettikçe halk tarafından daha çok kucaklanıyordu.2019 yılının Kasım ayında hayata veda eden Poulidor’un bisiklete mirası ise torunu Mathieu van der Poel oldu. Geçtiğimiz Fransa Turu’nda dedesini anmak için, takımı Alpecin-Fenix’in sporcuları takım tanıtımında Poulidor’un yarıştığı Mercier-BP-Hutchinson takımının sarı ve mor renklerinden ilham alınarak tasarlanmış bir mayo giydiler. Başlangıçta sadece tanıtımlar için giyilmesi planlanmasına rağmen ilk etapta van der Poel’in bu mayoyla yarışmasına izin verildi. İlk etap sonunda sarı mayoya ulaşamayan van der Poel için 2. etap son şanstı ve bu etapta inanılmaz bir gayretle dedesinin hiçbir zaman sırtına geçiremediği sarı mayoya ulaştı. Bitiş çizgisinden geçerken göğü işaret ediyor, yarış sonrası gözyaşlarını tutamayarak yaptığı konuşmasında onu anıyordu. Gökkuşağının ardında beliren, onunla gurur duyan dedesini selamlıyordu.

Poulidor ve torunu van der Poel

Daha sonrasında ise van der Poel’un takımı Alpecin-Fenix’in bisiklet sponsoru Canyon, sarı mayoya uygun bir Canyon Aeroad CFR hazırladı. Bisikletin alt borusunun iç tarafında ise duygu yüklü bir mesaj yatıyordu: “Allez Poupou. 14 Tour, 7 etap galibiyeti, 3 ikincilik ve 5 üçüncülük. Sarı şimdiye dek hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Allez Mathieu.”

Kaynak:12, 3

You may also like

Leave a Comment