Bisiklette 2021 sezonu; pandemi nedeniyle sönük geçen 2020 sonrası ateşli bisiklet seyircisinin etaplarda yeniden var olmasının, aşılanmanın ardından takımlarda çıkan vakaların azlığı sebebi ile oldukça güzel etapların, seyir zevki yüksek turların sezonuydu. Gelin birlikte bu sezona başından sonuna kadar bir göz atalım.
2021 sezonu, geçtiğimiz yıllardaki gibi Tour Down Under ile başlayamadı. Avustralya hükümetinin aldığı kararlar doğrultusunda Covid-19 pandemisi sebebiyle iptal edilen turun 2022 edisyonunun yapılıp yapılmayacağı da bilinmiyor. 1999’dan beri sezonun ilk önemli turu olarak yer alan Down Under iptal edildiği için 2021 World Tour sezonu, 21 Şubatta başlayan UAE Tour ile açıldı. Ev sahibi Team UAE Emirates takımının yıldızı Tadej Pogačar, kazandığı 3. etapta rakipleriyle arasında yarattığı farkı, turun sonuna kadar büyük ölçüde koruyarak yeni sezona iyi bir başlangıç yaptı. Diğer yokuş etabını Pogačar’ın önünde kazanan Jonas Vingegaard ise sezonun kendisi adına harika geçeceğinin ilk sinyallerini verdi. Filippo Ganna, zamana karşı etabında yenilmez gözükürken Sam Bennett, iki sprint etabı alarak sezona formda girdiğini gösterdi. Kalan iki etabı Mathieu van der Poel ve Caleb Ewan paylaşırken puan mayosunu ise istikrarlı şekilde etap podyumları gören David Dekker kazandı.
Bahar klasiklerinin açılış yarışı Omloop Het Nieuwsblad ise bu sene 76. kez düzenlenirken kazanan isim Deceuninck – Quick Step’den Davide Ballerini oldu. FDJ’den genç Jake Stewart ikinci olup ilk defa bir World Tour yarışında podyum görürken 2012 şampiyonu Sep Vanmarcke ise üçüncü oldu.
Takvimde önemli klasikçilerin ilk hedef yarışı olarak görülen toprak sektörlü Strade Bianche’nin tarihi Siena’daki finişine ilk sırada gelen isim, son yokuşta yaptığı atakla Julian Alaphilippe’i döken Mathieu van der Poel oldu. Dağ bisikleti kökenli olan Egan Bernal, toprağın dinamiklerini unutmadığını kanıtlarcasına sürpriz şekilde üçüncü olurken 2020 şampiyonu Wout van Aert hayal kırıklığı yaşayarak dördüncü tamamladı. 2019 ve 2020’de dağ bisikletinde dünya şampiyonu olan Tom Pidcock ise ilk profesyonel yol sezonuna hızlı başlayıp yarışı beşinci bitirdi.
Bir gün sonra başlayan Paris-Nice, haliyle Strade Bianche’ye katılanların yer almadığı bir tur olurken Max Schachmann üst üste ikinci kez kazanarak 2002-2003’de bunu yapan Vinokourov’un yanına ismini yazdırdı. Sekiz etabın üçünü alan Primož Roglič ise büyük hayal kırıklığı yaşadı. 4. etapta sırtına geçirdiği sarı mayonun hakkını 7. etaptaki eşsiz Valdeblore La Colmiane zirve finişini kazanarak veren Roglič, son etapta kazaya karışınca çıkan omzu ile beraber üç dakika fark yedi ve mayoyu Schachmann’a kaptırdı. Sam Bennett yine iki etap alırken İsviçreli Stefan Bissegger ise Dennis, Roglič ve Cavagna gibi isimlerin önünde bir zamana karşı etabı kazanarak adından söz ettirdi. Genel klasman podyumunu ise Schachmann’ın arkasında Vlasov ve Ion Izagirre tamamladı.
Aynı haftanın bir diğer önemli yarışı da Tirreno Adriatico’ydu. Formunu koruyan Tadej Pogačar sezonun ikinci haftalık tur galibiyetini alırken puan mayosunun galibi Wout van Aert, Landa ve Bernal gibi isimlerin önünde sürpriz şekilde ikinci oldu. van Aert ve van der Poel ikişer etap galibiyeti kazanırken Alaphilippe’de sezonun ilk galibiyetini aldı.
Bu çok önemli iki tane haftalık tur bitince sezonun ilk anıtsal klasiği, bu yıl 112. kez yapılan Milano-Sanremo’ya gelindi. Ewan, van Aert, van der Poel ve Sagan’ın olduğu son sprintte Trek-Segafredo’dan Jasper Stuyven sürpriz bir şekilde galibiyete uzanırken zafer bir önceki yıl olduğu gibi yine Belçika’ya gitti.
Mart ayının son önemli turu olan Katalonya turunda ise Ineos Grenadiers şov yaptı. Podyumu tamamen kapatan İngiliz ekibinde yeni transfer Adam Yates, yeni takımıyla ilk galibiyetini alırken yuvaya dönüş yapan emektar Richie Porte ikinci, bir başka emektar Geraint Thomas ise üçüncü oldu. Puan mayosu ve yokuş mayosunu kazanan Esteban Chaves ise iki sene sonra bir de etap kazanarak hayranlarını sevindirdi. Tirreno ve Sanremo’da istediğini bulamayan Peter Sagan ise bir etap galibiyeti alarak siftah yaptı.
Sprinterlerin prestijli klasiği Brugge-De Panne, sezona hızlı giren Sam Bennett’a giderken podyumu Jasper Philipsen ve Pascal Ackermann tamamladı. Böylece son beş senede dördüncü kez galibiyet Quick Step’e gitmiş oldu. 2020’de yapılamayan klasiklerden E3 Saxobank Harelbeke’yi Danimarkalı Kasper Asgreen alırken Dwaars door Vlaanderen’i ise Dylan van Baarle kazandı. Bu yıl 83. edisyonu düzenlenen Gent-Wevelgem’i Wout van Aert kazanırken son sprintte Nizzolo, Trentin ve Colbrelli’den oluşan İtalyan triosunu geçmeyi başardı.
Sezonun ikinci anıtsal klasiği olan Ronde van Vlaanderen’i sürpriz bir şekilde Kasper Asgreen kazandı. Mathieu van der Poel ile girdiği sprinti müthiş bir eforla kazanan Deceuninck – Quick Step sporcusu, kariyerinin en önemli zaferini elde etti. Greg van Avermaet arkadaki sprinti alarak podyumu tamamlarken Wout van Aert 6. olarak hayal kırıklığı yaşadı. Eski şampiyonlardan Peter Sagan ise 15. olarak formsuz grafiğini sürdürdü.
Taşlı klasikler sezonunun tamamlanması ile birlikte Bask Turu da başlamış oldu. Jumbo-Visma’nın gövde gösterisi yaptığı zorlu turda Primož Roglič, Paris-Nice’de yarım kalan hesabı burada kapatıp sezonun ilk haftalık turunu kazandı. Bununla beraber puan ve yokuş mayolarını da kazanan Roglič’i genel klasmanda takım arkadaşı Jonas Vingegaard takip etti. Tadej Pogačar 3. olurken arkasında Adam Yates, David Gaudu, Pello Bilbao ve Alejandro Valverde yakın farklarla sıralandı. Bask Turu’nun hemen ardından başlayan Türkiye Turu’nda ise Mark Cavendish fırtınası vardı. Sekiz etabın yarısını kazanan Cavendish, son galibiyetinden üç sene sonra kazandığı bu etaplarla harika bir geri dönüş yaptı. Genel klasmanda zafer ise yokuşlu Elmalı etabını kazanan José Manuel Díaz’a gitti.
Türkiye Turu ile birlikte başlayan Valencia Turu’nda ise zamana karşı etabını kazanarak rakipleri ile fark yaratan Stefan Küng, Enric Mas’ın kazandığı yokuş etabında da çok geride kalmaması sayesinde liderliğe tutundu ve beş etap sonunda genel klasmanı kazanan isim oldu. Arnaud Démare iki etap alarak sezonun ilk galibiyetlerini elde etti ve bu sayede puan mayosunu da kazanmış oldu. Bu iki tur bittikten sonra ise Giro’nun iyi bir provası olan Alpler Turu başladı. Simon Yates bir etap alıp sezonun ilk galibiyetini de kazanırken genel klasmanda Pello Bilbao ve Aleksandr Vlasov’u geride bırakarak galibiyete uzandı. Doğduğu yerlerde yarışan Trento’lu Gianni Moscon iki etap alıp puan mayosunu kazanırken Alessandro de Marchi’de “dağların kralı” mayosunu kazanmayı başardı. Bu yıl 61. kez düzenlenen ve finiş noktası bu yılın dünya şampiyonası parkurundan geçen Brabantse Pijl’i ise Tom Pidcock kazandı. Wout van Aert ve Matteo Trentin’i yokuş yukarı sprintte geçen Pidcock böylece profesyonel kariyerinin ilk galibiyetini muhteşem bir şekilde kazanmış oldu.
Nisan ayının son haftası ise her zamanki gibi yokuşlu Avrupa klasiklerine ayrılmıştı. Hollandalılar’ın gururu Amstel Gold Race’i Ronde ve sonrasında Brabantse Pijl’i de kaybedip hayal kırıklığı yaşayan Wout van Aert aldı ve Gent-Wevelgem sonrası sezonun ikinci önemli zaferini kazandı. Brabantse Pijl’de van Aert’ı sürpriz bir şekilde mağlup eden Tom Pidcock ikinci olurken lider gruptaki sprinti son sırada bitiren Max Schachmann üçüncü oldu. Dört gün sonraki Fléche Wallonne ise Julian Alaphilippe’e gitti. Burada üçüncü kez kazanmayı başaran Loulou, erken atak yapan Roglič’i iyi takip edip son metrelerde geçmeyi başardı. Beş kez şampiyon Bala Valverde ise podyumun son basamağında yer aldı. Dört gün sonrasında bu sefer sezonun üçüncü anıtsal klasiği olan Liége-Bastogne-Liége vardı. 2020’de sprintte diskalifiye olup kaybeden Alaphilippe bu sefer yine son grupla finişe gelmeyi başardı ancak kağıt üzerinde favori görüldüğü sprinti Pogačar’a kaptırdı. Böylelikle büyük turlardaki Sloven hegomonyasını L-B-L’de de sürdüren Pogačar, 2020’de kazanan vatandaşı Roglič ile birlikte ülkesine üst üste iki birincilik getirdi. David Gaudu ise sprintte dört kere şampiyon Valverde’yi sürpriz şekilde geçip üçüncü oldu.
İsviçre’nin iki önemli turundan biri olan Romandie turunda isen gülen isim Geraint Thomas oldu. 2018 Fransa Turu’ndan beri ilk defa bir tur kazanan Thomas, Michael Woods’un kazandığı dördüncü etapta finişte kötü düşmesine rağmen son etaptaki zamana karşı performansı ile turu kazanan isim oldu. Takım arkadaşı Richie Porte arkasından gelirken Fausto Masnada, Marc Soler, Michael Woods ve Ben O’Conner 45 saniye içinde sıralanarak Thomas’ı genel klasmanda takip etti. Sonny Colbrelli tek etap kazanıp puan mayosunu alırken Peter Sagan ise birinci etabı alarak Giro öncesi forma girdiğini gösterdi.
Ve Mayıs ayıyla birlikte sezonun ilk büyük turu da geldi. 104. kez düzenlenen Giro d’Italia; zorlu yokuşları, değişken hava, zemin şartları, sürprizleri ve hayal kırıklıklarıyla geldi. Egan Bernal baştan sona muazzam bir performans gösterip pembe mayoyu alarak Nairo Quintana sonrası ilk Kolombiyalı Giro kazananı oldu. 2020’de olduğu gibi Filippo Ganna yine zamana karşı etaplarını kazanarak turun açılışını ve kapanışını yaparken İtalyanlar geçtiğimiz yıla göre daha iyi bir tur geçirdi. Ganna üç, Alessandro De Marchi ise iki gün boyunca liderlik mayosunu giydi. Yarıştan üç hafta önce el bileğini kırarak buraya pek iyi durumda gelemeyen Vincenzo Nibali’ye karşı, Damiano Caruso muazzam bir son hafta geçirip bir de etap alarak kariyerinin en büyük başarısını kazandı ve ikinci oldu. Geçmişte iki kere puan mayosunu kazanan Giacomo Nizzolo buraya 8. kez gelip ilk etap galibiyetini alarak rahatlarken Alberto Bettiol ve Andrea Vendrame de ülkelerinde etap kazanan diğer sporcular oldu.
İtalya’ya asıl sürprizi yaşatan şey ise kraliçe etaplardan biri olan 14. etap Cittadella – Monte Zoncolan’da geldi. 2018’deki Froome – Simon Yates kapışmasından sonra ilk defa kullanılan efsanevi dağda gülen isim buraya davetle gelen Pro-Continental takımlardan EOLO-Kometa’nın genç yeteneği Lorenzo Fortunato oldu. Kaçışa giden etapta arka tarafta ise Egan Bernal fırtınası vardı. Rakiplerine ciddi farklar atan Kolombiyalı, genel klasmandaki yerini perçinliyordu. 16. etap olan Cortina d’Ampezzo’yu şov yaparak kazanan Bernal sonraki günlerde de kimseye geçilmedi ve Milano’da ipi birinci sırada göğüsledi. Favorilerden Simon Yates tek etap galibiyeti ile Caruso’nun arkasında üçüncü olurken Astana’dan Vlasov 4, Bernal’in takım arkadaşı ve vatandaşı Daniel Felipe Martínez ise 5. oldu.
Tura iyi başlayan Remco Evenepoel ise toprak sektörlü Montalcino etabında sorun yaşadı ve iki dakika fark yiyip umudunu kaybedince sonraki günlerde yarışı bıraktı. 2020’de muazzam işler yapan João Almeida ise ilginç bir tur geçirdi. Henüz dördüncü günde Sestola etabında favoriler grubundan dört dakika fark yiyerek geriye düşünce bir anda kendini Remco’nun domestiği olarak bulan Almeida, Montalcino’da geride kalan takım arkadaşı için ön gruptan kopup arkaya geldi ve iki dakika daha fark yiyerek genel klasmanda 17’nciliğe kadar indi. Bu etap sonrası yalnız yarışan Almeida harika bir geri dönüş ve iki tane etap ikinciliği ile turu altıncı sırada noktaladı. 2020 Vuelta’da podyuma çıkarak kendini gösteren Hugh Carthy sönük bir performans ile sekizinci olurken etap galibiyeti sevinci yaşayan Dan Martin ise liderden 18 dakika geride onuncu oldu.
Bauke Mollema çokça kez kaçış grubuna girip hiçbir etabı alamazken Mikel Landa ve Emmanuel Buchmann, kazalardan kaçamayarak yarış dışı kaldı ve hayal kırıklığı yaşadı. Puan mayosu ise Peter Sagan’a gitti. 2020’deki gibi tek etap galibiyeti ile turu tamamlayan Slovak yıldız bu sefer sıklamen mayoyu da kazandı ve Giro’daki amacına ulaşmış oldu. Diğer sprinterlerden Tim Merlier, kendisinin ve takımının ilk büyük tur etap galibiyetini kazanırken Caleb Ewan ise iki etap aldıktan sonra turdan çekildi. Sıklamen mayonun eski sahiplerinden Nizzolo bir etap alırken, Gaviria ve Viviani kötü gidişatlarını sürdürerek Giro’dan yine elleri boş döndüler. “Dağların kralı” mayosunda ise zafere ulaşan isim 2019 Vuelta’da da bunu yapan Fransız Geoffrey Bouchard oldu. 2021 Giro, çok güzel mücadeleler ve yüksek seyir zevki ile büyülerken birçok genç ismin kendini gösterdiği bir tur oldu. Genel klasmandaki kendini kanıtlamış gençler bir yana Gino Mäder, Victor Lafay, Lorenzo Fortunato ve Mauro Schmid etap galibiyetleri alarak kariyerlerinin en önemli başarılarını kazandılar.
Giro’nun son günü aynı zamanda Critérium du Dauphiné’nin de başlangıcı oldu. Fransa Turu’nun güzel bir provası olan haftalık turda zafere uzanan isim Richie Porte olurken birer etap galibiyeti alan Alexey Lutsenko ikinci, Geraint Thomas ise üçüncü oldu. Sonny Colbrelli tek zafer ve üç tane ikincilik ile puan mayosunu kazanırken Mark Padun, son iki etabı kaçışa girerek alınca “dağların kralı” mayosunu kazanmış oldu. Tıpkı Dauphiné gibi Fransa Turu öncesi önemli hazırlık yarışlarından İsviçre Turu’nda ise kazanan yine bir Ineos’lu Richard Carapaz oldu. EF’den Rigoberto Urán sadece 17 saniye geriden gelirken üçüncü olan isim ise Jakob Fuglsang oldu. Mathieu van der Poel iki etap alarak sprintleri kimseye bırakmazken İsviçreliler ise kendi topraklarında çok iyi bir tur geçirdi. Sekiz etabın üç tanesini hanesine yazdıran İsviçreliler bu etaplarda Stefan Küng, Stefan Bissegger ve Gino Mäder ile güldü. Puan mayosunu da Bissegger kazanırken yokuş mayosu Michael Woods’a gitti.
Yine aynı haftaya denk gelen bir başka tur ise Belçika Turu’ydu. Son şampiyon Remco Evenepoel, takım arkadaşı Yves Lampaert’ın 46 saniye önünde turu kazanırken iki etap alan Caleb Ewan puan mayosunu kazandı ve ayrıca Fransa Turu öncesi son hazırlıklarını da yapmış oldu. Tıpkı Belçika Turu gibi beş günlük bir başka tur olan Slovenya Turu’nu ise kendi topraklarında yarışan Tadej Pogačar kazandı. Tek etap galibiyeti ve ikinci Ulissi’ye yaklaşık 1.5 dakika fark ile gayet güçlü görünen Pogačar, yokuş mayosunu da kazanırken puan mayosu ise bir başka yerel kahraman Matej Mohorič’e gitti.
Bisiklet sporunun yaz tatili olarak görülen İsviçre Turu-Fransa Turu aralığında her sene yapılan ulusal şampiyonalar, kazananlara bir sene boyunca ülkesinin bayrak renklerinde tasarlanmış özel mayoları giyme imkanı tanır. Fransa Turu’na geçmeden önce bu sezonun önemli ulusal şampiyonalarına da bir bakış atalım. Belçika’da Wout van Aert çok istediği şampiyonluğu kazanmayı başarırken Yves Lampaert da zamana karşı şampiyonu oldu. Fransa’da gülen isim Rémi Cavagna olurken zamana karşıyı Groupama-FDJ’den Benjamin Thomas aldı. İtalya’da Sonny Colbrelli şampiyon olurken zamana karşıda ise Ganna ve Affini’yi sürpriz şekilde mağlup eden Matteo Sobrero kazandı.
İspanya’da zafere uzanan isim Omar Fraile olurken büyük çekişmeye sahne olan zamana karşı yarışında David de la Cruz’u bir saniye ile yenen Ion Izagirre şampiyon oldu. Hollanda’da Timo Roosen beklenmedik bir galibiyet aldı ve zamana karşıda tüm bisiklet seyircisini sevindiren bir sonuç geldi. Son olarak 2020 Vuelta’da görünen ve sonrasında bisiklete ara verdiğini açıklayan Tom Dumoulin sekiz ay sonra ilk yarışına çıktı ve yarışın kendisiyle beraber diğer favorisi Sebastian Langeveld’i geçerek kariyerindeki dördünü ulusal zamana karşı şampiyonluğunu kazandı. Almanya’da ise Max Schachmann zafere ulaşırken zamana karşıda ise Tony Martin son profesyonel sezonunda yine kazanarak üst üste 9. şampiyonluğunu aldı.
Tüm sezonun en çok beklenen, en çok ilgi duyulan ve en çok konuşulan yarışı Fransa Bisiklet Turu da pandemiden etkilenen turlardan bir tanesiydi. 2020 yılı Eylül ayında koşulan yarış bu sene takvimdeki asıl yerine geri döndü ve Haziran ayının sonu ile birlikte büyük heyecan da başlamış oldu. İlk etabı kazanan Julian Alaphilippe sarı mayoyu sırtına geçirip Fransız halkına büyük bir mutluluk yaşattı. Fakat sonraki günlerde bir daha etap kazanamayan Fransızlar 2016’dan beri en kötü performanslarını gösterip hüsran yaşadı. Buraya ilk haftada kendine uyan etapları almak için gelen Mathieu van der Poel ise henüz ikinci etapta bu hedefine ulaştı ve ilk hafta sonunda tura veda etmeden önce sarı mayoyu beş gün taşımayı başardı.
Turun başından beri genel klasmandaki rakipleriyle bir miktar farkı koruyan ve en büyük favori olarak görülen son şampiyon Tadej Pogačar ise 8. etap ile birlikte kırbacı vurdu ve en yakın rakipleri Rigoberto Urán ve Richard Carapaz’a karşı yaklaşık beş dakikalık bir fark yarattı. Ve sonrasında Paris’e kadar ardına bakmayan Pogačar, toplamda üç etap galibiyeti ve genel klasmanda ikinciye 5 dakika 20 saniye fark gibi ezici bir derece ile geçen sene olduğu gibi “dağların kralı” mayosunu da alarak genel klasmanı kazandı. 2014 kazananı Vincenzo Nibali’nin Jean-Christophe Péraud’ya attığı yedi dakikalık farktan beri böyle bir fark görülmemişti. Pogačar’ı genel klasmanda izleyen isim ise daha 3. etapta kötü bir kazaya karışarak saf dışı kalan lideri Roglič’in boşluğunu dolduran ve dağların tepesinde Pogačar ile kalmayı başaran en iyi sporcu olan Jonas Vingegaard oldu.
Richard Carapaz ise iki tane etap podyumu ve Pogačar’ın gölgesinde bir performans ile ancak yedi dakika geride üçüncü olabildi. Önemli genel klasmancılardan Enric Mas 6, Rigoberto Urán 10. olurken başta Primož Roglič olmak üzere Jack Haig, Simon Yates, Steven Kruijswijk, Miguel Ángel López, Vincenzo Nibali ve Jakob Fuglsang gibi önemli isimler yarışı tamamlayamadı ve hayal kırıklığı yaşadı. Hayal kırıklıklarının yanında genel klasmanda sürpriz performanslar da vardı. 2020 sonunda takım bulabilmesi bile belirsiz olan ve Giro’da kazandığı etap sayesinde AG2R ile kontrat imzalayan Ben O’Connor bu fırsatı çok iyi değerlendirdi ve Tignes’de biten 9. etapta ikinci Cattaneo’ya beş dakikalık bir fark atarak kazanmayı başardı. Bu galibiyet ve fark sayesinde genel klasmanda da çok iyi bir yere gelen Avustralyalı, turu dördüncü sırada bitirdi ve kariyerinin en büyük başarısını kazandı. Saf bir yokuşçu olmayan Alexey Lutsenko ise Dauphiné’deki yüksek formunu burada da korudu ve genel klasmanda yedinci olarak kendisi için çok önemli bir başarı elde etti.
2021 Fransa Turu, Pogačar’ın ezici üstünlüğü hariç iki büyük hikayeye de ev sahipliği yaptı. Wout van Aert inanılmaz bir performans ile bir turda hem yokuş hem zamana karşı hem de sprint etabı almayı başardı. 11. etapta efsanevi Mont Ventoux iki kez geçilirken 33 kilometrelik solo bir atak ile galibiyeti alan van Aert, son iki etabı da kazanarak şov yaptı. Önce 31 kilometrelik zamana karşıda galibiyete uzandı ve sonrasında da prestijli Champs-Élysées sprintini kazanarak inanılmaz bir performansa imza attı. Genel klasmanı da 19. sırada bitiren van Aert, bu derecesi ile birlikte Valverde, Quintana, Buchmann, Thomas, Dan Martin, Porte, Higuita, Mollema, Kuss ve Geoghegan Hart gibi çok önemli yokuşçuları geride bıraktı.
Bir diğer güzel hikaye ise 36’lık delikanlı Mark Cavendish’den geldi. Şubat 2018’deki Dubai Turu 3. etabından beri yarış kazanamayan eski dünya şampiyonu, önce Nisan’daki Türkiye Turu’nda aldığı dört etap galibiyeti ile geri dönüşünü yaptı ve sonrasında Fransa Turu’nda da dört etap kazanarak henüz bitmediğini herkese kanıtladı. 4. etap sonunda sırtına geçirdiği yeşil mayoyu da yarışın sonuna kadar koruyan “Manx Roketi” bu sayede kariyerinde ikinci defa Fransa Turu’nda puan mayosunu kazanmış oldu. Saf sprinterlerden sadece Tim Merlier’e etap kaybeden Cavendish; Arnaud Démare, Peter Sagan, Nacer Bouhanni, Mads Pedersen, Jasper Philipsen, Sonny Colbrelli ve Michael Matthews gibi isimlere göz açtırmadı.
Giro’da kazandığı iki etap sonrası buraya da kazanmak için gelen Caleb Ewan ise daha 3. etapta sprintte Sagan ile birlikte kaza yapınca kötü sakatlandı ve turdan ayrılmak zorunda kaldı. 2021 Fransa Turu, genel klasman mücadelesi Pogačar’ın muhteşem formu sayesinde çok erken bitmesine rağmen genel olarak zevkli etaplara, sıkı çekişmelere ve güzel hikayelere ev sahipliği yaptı. Pogačar ünvanını korurken ülkesi Slovenya ise en çok etap galibiyeti sayısını Belçika ile paylaştı. Pogačar’ın üç zaferine Giro’da korkunç bir kaza yaptıktan sonra buraya gelip iki etap almayı başaran Mohorič de eklendi. Ancak Belçika’da da Wout van Aert’ın üç galibiyeti ile birlikte Merlier ve Teuns etap alınca iki ülke toplam 10 etabı hanesine yazdırmış oldu. Bireysel olarak en çok etabı Cavendish alırken takım olarak da beş etap kazanan Quick-Step bu alanda bir kez daha kazandı.
Pandemi sebebi ile etkilenen organizasyonların başında gelen 2020 Tokyo Olimpiyatları bu yaz nihayet yapılırken bisiklet seyircisine Fuji dağının eteklerinde güzel bir yarış da seyrettirmiş oldu. Richard Carapaz mükemmel bir performans ile ülkesi Ekvador’a çok değerli bir olimpiyat altın madalyası getirdi. 22 kilometre kala Kagosaka dağ geçiti öncesi genç Birleşik Amerikalı Brandon McNulty ile birlikte favoriler grubundan kaçmayı başaran Carapaz, dağ inişi sonrası Fuji pistine girişte McNulty’den kurtuldu ve tüm pisti tek başına turlayarak arkasındaki 8 kişilik gruba bir dakikadan fazla fark atarak kazanmayı başardı. Carapaz yokuş sırasında öne gittiğinde uzun süre arkasından kovalayan ancak yanına destek bulamayınca temposunu azaltan Wout van Aert ikinci olurken Pogačar üçüncü geldi. Kariyerlerinde eksik bir başarı bulunmayan ve tek hedeflerini Olimpiyat şampiyonluğu olarak belirleyen Valverde ve Nibali’ye ise Japonya’nın dağları ağır geldi ve ikili, yarışın ortalarında geride kalarak büyük üzüntü yaşadı.
Zamana karşıda ise sürpriz vardı: İyi bir Giro koştuktan sonra iki ay yarışmayan ve de tüm hazırlığını bu yarışa yapan en büyük favori Filippo Ganna, şampiyondan bir dakika fark yiyerek beşinci oldu ve çok büyük hayal kırıklığı yaşadı. 2,3 ve 4. sıraların mücadelesi ise nefesleri kesti. Üç saniye içinde sıralanan bu üçlüden Tom Dumoulin, bisiklete ara verme kararı sonrası kendini harika toparlayıp müthiş bir performans gösterdi ve 2016 Rio’da olduğu gibi gümüş madalyayı kazandı. Üçüncülük savaşında ise bir tarafta büyük mutluluk diğer tarafta ise büyük çöküntü vardı. Yarışın ilk kilometrelerinde iyi görünen Stefan Küng, sonlara doğru düşen temposunun kurbanı oldu ve salise farkıyla bronz madalyayı Rohan Dennis’e kaptırdı. Ancak tüm bu hareketliliğin önünde gayet rahat şekilde birinci olan bir isim vardı: Unutmak isteyeceği bir Fransa Turu geçiren ama kazaya rağmen kendini çok iyi toparlayan Primož Roglič, Fuji pisti ve çevresinde geçen hafif inişli çıkışlı parkurdan da yararlandı ve tırmanma yetenekleriyle düz yol performansını harika harmanlayıp altın madalyayı kazandı.
Temmuz ayının kapanışı ise İspanyolların önemli yarışı Klasikoa San Sebastian ile yapıldı. 2020’de yapılamayan Bask bölgesinin güzel klasiğini bu sene EF’in Birleşik Amerikalısı Neilson Powless kazandı. Matej Mohorič, Mikkel Honoré ve Lorenzo Rota’yı sprintte geçen Powless böylece profesyonel kariyerinin ilk yarış galibiyetini aldı.
Fransa ve İspanya turları arasında yer alan Polonya Turu’nda zafer João Almeida’nın oldu. Böylece profesyonel kariyerindeki ilk haftalık turu kazanan Portekizli, yedi etabın iki tanesini kazandı. Matej Mohorič ikinci olurken 2018 şampiyonu yerel kahraman Michal Kwiatkowski ise birçok etapta galibiyete çok yaklaşmasına rağmen kazanamadı ve genel klasmanı da üçüncü bitirdi. Almeida puan mayosunu da kazanırken yokuş mayosu Arkéa Samsic’in Polonyalısı Łukasz Owsian’a gitti. Vuelta’nın açılış şehri olan Burgos kentinin turunda ise gülen isim Mikel Landa oldu. Bernal, Yates kardeşler, Carthy, Bardet ve Aru gibi isimlerin katıldığı turu kazanan Landa 2019 Mart’tan beri ilk yarışını kazanarak moral bulmuş oldu.
Ve de sezonun son büyük turu olan İspanya’nın ünlü La Vuelta’sı, oldukça heyecanlı geçen 2020 sonrası nispeten daha normaldi. Katılımcı isimlerin büyüklüğü ve Vuelta’yı Vuelta yapan programdaki yokuş etaplarının fazlalığı sayesinde oldukça güzel görüntülere ev sahipliği yaptı. Primož Roglič üst üste 3. kez kazandı ve Fransa Turu’ndaki hayal kırıklığı sonrası teselli buldu. Roglič tıpkı geçen yıl olduğu gibi 4 etap kazandı ve en çok etap kazanan bisikletçi oldu. Podyumdaki rakiplerinden Enric Mas’a 4 dakika 42 saniye, Jack Haig’e ise 7 dakika 40 saniye fark atarak zafere ulaşan Sloven yıldız, 1997 Vuelta’dan beri ikinciye atılan en yüksek farkı attı.
Birkaç etapta zafere yaklaşan Adam Yates, Ineos ile ilk büyük turunu 4. sırada tamamlarken Bahrain’in genç yeteneği Gino Mäder, Giro şampiyonu Egan Bernal’in önünde beşinci olup beyaz mayoyu da evine götürdü. David de la Cruz geçen yıl olduğu gibi yedinci olurken hemen arkasından Sepp Kuss ve Guillaume Martin geldi. Oldukça büyük isimlerin başlangıç listesinde yer aldığı genel klasman favorilerinin yaşadıkları hayal kırıklıkları da büyük oldu. Son Olimpiyat şampiyonu Richard Carapaz yorgun gözüküp son hafta öncesi yarışı bırakırken 7. etapta iniş sırasında düşüp köprücük kemiğini kıran Alejandro Valverde ile birlikte aynı gün 2020 üçüncüsü Hugh Carthy de yarıştan çekildi.
Giro’daki kazası sonrası Burgos Turu’nu kazanarak kendine gelen Mikel Landa’ya ise Vuelta ağır geldi ve Bask bisikletçi son hafta yarıştan çekildi. Yine Landa gibi Aleksandr Vlasov ve Miguel Ángel López’de son hafta yarıştan çekilip genel performansta beklenileni veremeyen isimlerdendi. Yarışı bitirebilen önemli isimlere baktığımızda ise Kruijswijk 12, Caruso 17, Bardet 25 ve 2015 şampiyonu Fabio Aru ise liderden 2 saat 50 dakika geride 51. sırada gelerek profesyonel kariyerinin son yarışından mutsuz ayrıldı. Puan klasmanında zafer Fabio Jakobsen’in oldu. 2020 Polonya Turu’nda felaket bir kaza geçirip ölümden dönen Deceuninck – Quick Step’in Hollandalısı, sakatlık dönüşü ilk büyük turunda üç etap kazanarak puan mayosunu alırken bir diğer genç sprinter Jasper Philipsen iki etap kazandı.
Katılan önemli isimlerden Démare, Matthews ve Trentin ise eli boş döndü. Vuelta’nın sert yokuşları genç yıldız adaylarını ayırt etmekte turnusol kağıdı görevi görürken Avustralyalı Michael Storer aldığı iki etabın yanına “dağların kralı” mayosunu da ekleyerek geleceğinin parlak olduğunu gösterdi. Yine genç isimlerden AG2R’li Clément Champoussin’da etap kazanarak profesyonel kariyerinde bir ilki başardı. Yarıştaki sürprizlere bakıldığında tecrübeli isimlerden Magnus Cort Nielsen üç etap kazanıp kariyerinin en iyi Vueltasını koşarken Wanty Groupe Gobert takımı, Rein Taaramäe ile bir etap alıp liderlik mayosunu ise Taaramäe ve Eiking ile toplam dokuz gün sırtında taşıdı ve takım tarihinin en iyi büyük turunu geçirdi.
Vuelta devam ederken yapılan yarışlara baktığımızda ise bu yıl 85’incisi düzenlenen kuzeybatı Fransa’nın önemli yarışı Bretagne Classic’i Julian Alaphilippe’i sprintte yenen Benoit Cosnefroy kazandı. Benelux Turu’nda ise zafere ulaşan isim Sonny Colbrelli oldu. Sondan bir önceki etaptaki 26 kilometrelik solo kaçışı ile liderlik mayosunu Stefan Küng’den alan Colbrelli, Mohorič ve Campenaerts’in önünde turu kazanmayı başardı. Puan mayosundaki mücadelenin kızıştığı turda Danny van Poppel, son etaptaki ara sprint kapılarında atak yaparak Colbrelli, Merlier ve Laporte’u geçerek mayoyu kazandı. Cyclassics Hamburg ve Kanada’daki Québec ile Montréal klasikleri ise tıpkı geçen sene olduğu gibi pandemi sebebi ile yapılamadı.
Bu sene İtalya’da yapılan ve Dünya Şampiyonası öncesi güzel bir sınav olan Avrupa Şampiyonası ise renkli geçti. Trento’nun inişleri ve çıkışlarında kazanan yine İtalyanlar oldu ve Sonny Colbrelli, ülkesine üst üste 4. şampiyonluğu getirdi. 2018’den beri sırasıyla Trentin, Viviani ve Nizzolo’nun kazandığı ve bir İtalyan sprinter galibiyet serisi haline gelen yarışta geçen senelere göre parkur oldukça farklıydı. Yarışın başlarında Sagan, Gilbert, Bennett ve Kristoff gibi önemli isimleri döken üç sert yokuş bulunurken sonraki bölümü de zorlayıcı ve birbirini tekrar eden ancak öncekilere göre nispeten hafif tırmanışlarla doluydu.
Ancak yarışın başından beri çok güçlü görünen iki isim vardı: Remco Evenepoel tırmanışlarda önde çıkarken kariyerinin en iyi sezonunu geçiren Sonny Colbrelli de ona tutunarak oldukça iyiydi. Yokuşlarda gelen Remco ataklarına cevap vermeyi başaran ve finişe kadar önde çalışmayarak enerjisini depolayan Colbrelli ile birlikte Remco, kaybedeceği bir sprinte çaresizce gitmek zorunda kaldı ve sonuç olarak da yarışı ikinci bitirdi. 1.5 dakika geriden gelen Benoit Cosnefroy ise üçüncü oldu. Yarışın favorilerinden Tadej Pogačar beşinci ve João Almeida ise şampiyondan altı dakika geride ancak 14. olabildi. Zamana karşı yarışında ise en büyük favori Filippo Ganna’yı alt eden İsviçreli Stefan Küng, geçen yıl olduğu gibi yine kazandı. Ganna 8 saniye geride ikinci olurken 2019 şampiyonu Remco 15 saniye geride üçüncü sırada kaldı.
Avrupa şampiyonası sonrası başlayan iki önemli haftalık tur ise şöyle geçti: Alaphilippe, Cavendish ve Kwiatkowski gibi isimlerin de bulunduğu Britanya Turu’nda sekiz etabın dört tanesini alan Wout van Aert zafere ulaşırken Lüksemburg Turu’nda ise João Almeida kazandı. Marc Hirschi ve Mattia Cattaneo’yu geçip birinci olan Almeida böylece kazandığı Polonya Turu sonrası formunu devam ettirdiğini de gösterdi.
Almanya’nın en önemli yarışı Eschborn-Frankfurt’u ise harika bir sezon geçiren genç Belçikalı Jasper Philipsen kazandı. Eski şampiyonlar Degenkolb ve Kristoff’un önünde kazanan Philipsen sonrasında GP de Denain ve Paris-Chauny klasiklerini de kazanarak sezonunu noktaladı.
Bisikletin en renkli haftasına, simgeleşmiş gökkuşağı mayonun verildiği yarışa gelindiğinde ise bizi tırnaklarla kazıya kazıya alınan bir galibiyet bekliyordu. Son şampiyon Julian Alaphilippe, yarıştan önce verdiği demeçlerde kendini “maksimumda hissetmediğini” söylemesine rağmen inanılmaz bir yarış koştu ve yarış içinde yaptığı birçok atak ile beraber sonunda, 17 kilometre kala yalnız başına önde kalmayı başarıp çok güzel bir solo performans ile unvanını korudu. 268 kilometrelik zorlayıcı parkurda arkasından gelen van Baarle, Valgren, Stuyven, Powless grubuna 30 saniye fark atarak kazanan Loulou, ülkesine ilk kez üst üste Dünya şampiyonluğu getirmiş oldu.
Parkurun favorilerinden van Aert ve van der Poel ise ataklara başta cevap verseler de sonrasında tutunamadılar ve hayal kırıklığı yaşadılar. Dünya şampiyonasının zamana karşı kısmına geçtiğimizde ise dev adam Filippo Ganna, Knokke-Heist’dan Brüksel’e giden rüzgarlı yollarda hata yapmadı ve Wout van Aert’ın sadece altı saniye önünde üst üste ikinci şampiyonluğunu kazandı. Son yarışına çıkan dört kez Dünya zamana karşı şampiyonu Tony Martin ise 1.18 dakika geride altıncı oldu ve aktif bisikletçilik hayatını sonlandırdı.
2020’de pandemi nedeniyle büyük yara alan spor dünyasında iptal edilen en önemli etkinliklerden biri de “Klasiklerin Kraliçesi” olan Paris-Roubaix idi. Bu yıl 118. kez düzenlenen sporun en eski yarışlarından birinin dönüşü muhteşem oldu ve 2002’den beri ilk kez yağmurlu hava şartlarında koşuldu. 2019’da Philippe Gilbert’in kazandığı yarış sonrası tadı tüm bisiklet seyircisinin damağında kalan, Paris’den başlayıp Belçika sınırına yakın bir sanayi kenti olan Roubaix’de sonlanan efsanevi klasiği kazanmak için birçok büyük isim mücadele etti.
Eski şampiyonlar Gilbert, Sagan, van Avermaet, Degenkolb ve Terpstra ile birlikte başta Wout van Aert ve Mathieu van der Poel olmak üzere Yves Lampaert, Oliver Naesen, Stefan Küng, Zdeněk Štybar, Nils Politt, Sep Vanmarcke, Alexander Kristoff, Dylan van Baarle ve Kasper Asgreen gibi çok yüksek profilli isimlerin başlangıç listesinde olduğu yarışı sürpriz bir şekilde kazanan isim ise bu sezona formu ve başarıları ile damga vuran Sonny Colbrelli oldu. Taşlı yolların çamur ile birleşmesi sonucu iki teker üzerinde istemsiz bir bale gösterisi yapmak zorunda kalan bisikletçiler arasında bu yolları çok iyi bilmesine rağmen bile kayıp düşenler, temkinli giderken geride kalanlar vardı.
Yarışın başındaki çoğunluğu asfalt bölümlerde oluşan kaçış grubunu ise bu zorlayıcı şartlarda yarışın ilerleyen kısımlarında yakalamak hiç kolay olmadı. Orijinal kaçış grubundan kalan son iki isim Florian Vermeersch ve Nils Eekhoff da yakalanınca İtalyan traktörü Gianni Moscon öne atak yaptı. Arka tarafta ise Mathieu van der Poel çok güçlü görünürken Sonny Colbrelli de ondan kopmayarak sonrasında yarışı kendine getirecek olan toplu sprint şansını kaçırmak istemiyordu. Arenberg’de geride kalan Wout van Aert için ise işler yolunda gitmedi ve van Aert, sonrasında ön grubu yakalayamayıp yarışı yedinci sırada bitirecekti.
Uzun süre tek başına önde kalıp arkasındaki grup ile 1.5 dakikalık bir farkı koruyan Moscon ise Mons-en-Pévèle ve Carrefour de l’Arbre sektörleri arasında önce lastik patlatıp ardından düşerek tüm avantajını yitirdi ve van der Poel, Colbrelli, Vermeersch grubu tarafından yakalandı. Sonrasında gruba tutunamayan Moscon yarışı liderden 44 saniye geride 4. sırada bitirecekti. Yarışın sonu ise nefes kesti. Moscon’u geri getirebilmek için tüm gün çabalayan yorgun süper yıldız Mathieu van der Poel, alışık olmadığı taşlı yollarda çok iyi performans veren ve sprintine güvenen Sonny Colbrelli ve tam bir soru işareti olan 22 yaşındaki Florian Vermeersch arasında geçen sprinti Colbrelli aldı ve böylelikle 1999’dan beri ilk defa bir İtalyan kazanmış oldu. Genç Vermeersch ilk kez katıldığı Paris-Roubaix’de ikinci olarak büyük bir sürprize imza atarken Mathieu van der Poel sprinti kaybederek çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Sonny Colbrelli kariyerinin en büyük başarısını kazanırken böylelikle harika geçirdiği 2021 sezonunu da kapatmış oldu.
Ve sezonun son anıtsal klasiği olan “Düşen yaprakların yarışı” Il Lombardia’nın bu sene 115. edisyonu düzenlendi. Son beş yılda ilk kez Como’dan Bergamo’ya gidilen bu seneki yarışı kazanan isim ise altın çocuk Tadej Pogačar oldu. Pogačar ile birlikte Roglič, Alaphilippe, Yates kardeşler, Almeida, Remco, Vlasov, Landa, Quintana, Valverde, Urán ve Nibali gibi büyük isimlerin katıldığı yarışta ipi göğüsleyen Pogačar, es geçtiği Vuelta sonrası büyük bir yarış kazanarak sezonu güzel bitirdi. Finiş kenti Bergamo’nun çocuğu olan Fausto Masnada ile birlikte kaçıp sprintte galibiyete uzanan Pogačar böylelikle kariyerinin ikinci anıtsal klasiğini de kazanmış oldu. Arkadan gelen takip grubu ile Adam Yates, Roglič, Valverde, Alaphilippe, Gaudu, Bardet ve Woods şeklinde oluşan sıralama ile birlikte yarış tamamlandı ve bu yarış aynı zamanda yokuşçuların da sezonunun sonu anlamına geliyordu.
2021 Bisiklet sezonu elit erkeklerde bu şekilde tamamlandı. Bora-hansgrohe’li Cesare Benedetti bu sezon en çok yarışan sporcu oldu ve tüm sezon boyunca toplam 14784 kilometre yaptı. Bu sezon en çok galibiyeti ise Primož Roglič, Wout van Aert ve Tadej Pogačar 13’er galibiyet ile paylaştı. Bu isimlerin dışında bu sezonun dikkat çeken isimlerinden Mark Cavendish 10 galibiyet alırken Sonny Colbrelli sekiz galibiyet ve sekiz de ikincilik aldı. Alpecin-Fenix’den Jasper Philipsen ve Ineos’dan Ethan Hayter da dokuzar galibiyet alarak en iyi çıkış yapan genç sporcular oldular.
2022 sezonu öncesi kış tatiline girilip sporcular dinlenirken takım sahipleri ve genel menajerler ise sıkı çalışmalarına devam ediyorlar. Hareketli geçen transfer sezonunda öne çıkan hamleler ise şunlar:
AG2R Citroën kadrosunda kan kaybı yaşadı ve Trek’e giden Tony Gallopin ile sporu bırakan Mathias Frank’ın yerini doldurabilecek bir isimle henüz anlaşmadı.
Astana transfer döneminin en hareketli takımlarından biriydi ve son dönemlerde kadroda oluşan İspanyol sporcu ağırlığı tamamen yok olurken yerine yeniden İtalyan omurgalı bir takım oluşturuldu. 2016 sonunda biten Astana-Nibali ilişkisi yeniden doğdu ve de Messina Camgözü Nibali ile beraber Moscon, Conti, Basso ve Velasco transfer edildi. Ayrıca geçen sezon ayrılıp Movistar’a geçen Miguel Ángel López de takıma geri döndü. Tecrübeli ikili David de la Cruz ve Joe Dombrowski ile beraber eski dost Andrey Zeits’da takıma katıldı. Tabii ki takımdan ayrılan da birçok sporcu oldu. Izagirre kardeşler ile birlikte Sánchez, Fraile, Aranburu ve Óscar Rodríguez takımdan ayrılırken Astana iki çok önemli ismini de kaybetti. 2013’den beri takımda olan ve artık takımın bir sembolü haline gelmiş olan Jakob Fuglsang ile birlikte büyük gelecek vadeden Aleksandr Vlasov da takımdan ayrıldı. Bu büyük kan değişimi ile birlikte Astana, gelecek sezona oldukça umutlu girecek ve takıma dönen büyük yeteneklerinin başarısını bekleyecek.
Sezonun en iyi takımlarından Bahrain’de takımın klasik kadrosu, Marco Haller’in Bora’ya gitmesi ve Marcel Sieberg’in bırakması ile yara alırken genel klasmancılara iki iyi domestik katıldı. Astana’dan tecrübeli Luis León Sánchez, Landa ve Bilbao’ya yardım etmek için gelirken DSM’den Jasha Sütterlin de takım zamana karşılarda destek verirken bir yol kaptanı olarak da büyük turlarda kullanılabilir bir silah olarak görünüyor.
Transferin bir başka hareketli takımı da Bora-hansgrohe’ydi. Peter Sagan ile olan yedi yıllık birlikteliklerini bitiren Alman takımı, Pascal Ackermann ile de yolları ayırıp transfer stratejisi olarak genel klasmancılara yönelmeye karar verdi. Sagan ve Ackermann’ın yarattığı sprinter boşluğunu da Sam Bennett ile kapattılar. Bennett 2019’da Sagan ve Ackermann’ın arkasında kalıp büyük turlara götürülmediği için takımdan ayrılmıştı. Klasik kadrosuna baktığımızda Sagan ile beraber ekürisi Daniel Oss ve takımın kemik kadrosunun klasikçileri Schillinger, Schwarzmann, Selig, Burghardt ve Bodnar’ı da kaybeden Bora, bu isimlerin yerlerini Danny van Poppel, Marco Haller ve Ryan Mullen ile doldurdu. Ancak asıl hamleler genel klasman kısmında yaşandı. Halihazırda kadroda bulunan Keldermann, Schachmann ve Kämna’nın yanına Vlasov, Higuita ve Jai Hindley’de katıldı ve böylece Bora, gelecek yılların en parlak kadrolarından birine sahip oldu.
Cofidis iki senedir verim alamadığı Elia Viviani ile yolları ayırırken kariyerlerinin başından beri takımda bulunan Christophe Laporte ve Nicolas Edet’yi de gönderdi. Ion Izagirre, Davide Villella ve François Bidard transferleri ile genel klasman konusunda güçlenen takımda Viviani ve Laporte’dan doğan boşluğu yeni transferler Bryan Coquard, Davide Cimolai ve Max Walscheid dolduracak.
Deceuninck – Quick Step’de kan kaybeden takımlardan oldu. İlkbaharda medyada sıklıkla konuşulan Sagan transferi gerçekleşmedi ve bununla birlikte Sam Bennett ve Álvaro José Hodeg’ü de kaybeden Belçika temsilcisinde asıl büyük kayıp iki yıldır iyi Giro’lar geçirerek kendini gösteren João Almeida’nın gidişi oldu. Gelen en önemli isim ise bu seneki Giro’da etap alan 21 yaşındaki yetenek Mauro Schmid oldu.
Tejay van Garderen’ın bırakması ve Sergio Higuita’nın Bora’ya transferi ile güç kaybeden EF, Esteban Chaves, Merhawi Kudus, Owain Doull ve Odd Christian Eiking ile kadrosunu güçlendirdi.
Groupama-FDJ’de de çok büyük değişiklikler yoktu. Benjamin Thomas’yı Cofidis’e gönderen, Alexys Brunel’i ise Emirates’e kaptıran takım Vuelta’da iki etap alıp kendini gösteren Michael Storer’ı kadrosuna kattı.
Ineos’da da çok büyük hamleler olmazken takımın en büyük kaybı zamana karşı eski dünya şampiyonu Rohan Dennis oldu. Tao Geoghegan Hart’ın 2020 Giro şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Dennis, Jumbo-Visma’ya giderken Moscon, Sebastián Henao ve Basso üçlüsü de Astana’nın yolunu tuttu. Tecrübeli yol kaptanı Michał Gołaś ile birlikte Iván Sosa ve Owain Doull da takımdan ayrıldı. Elia Viviani 2017 sonunda ayrıldığı takımına geri dönerken son İspanya şampiyonu Omar Fraile ile beraber Alpecin-Fenix’den genç Ben Tullett’da dikkat çeken transferlerden oldu.
Belçika takımı Intermarché Wanty Gobert’de kadrosunu güçlendiren takımlardan biri. Emirates’in Norveçlileri Alexander Kristoff ve Sven Erik Bystrøm ile beraber Adrien Petit ve Dimitri Claeys de takıma katılırken Danny van Poppel ve Odd Christian Eiking takımdan ayrılan önemli isimler oldular.
Israel takımına ise yeni isimler katılırken takımın transfer stratejisi değişmedi ve yine tecrübeli isimlere yöneldiler. Bisikleti bırakan Dan Martin ve André Greipel giden önemli isimler olurken Jakob Fuglsang, Giacomo Nizzolo ve Hugo Houle takıma katıldı.
Lotto Soudal’de John Degenkolb eski takımına geri dönerken Stefano Oldani Alpecin-Fenix’e kaptırıldı. Bir dönem Torku Şekerspor adına yarışan Tomasz Marczyński de sporu bıraktığını açıkladı. Bu isimlerin yerine Bora’dan Rüdiger Selig ve Michael Schwarzmann gelirken takımdan olaylı şekilde ayrılan Victor Campenaerts iki sene sonra geri döndü.
World Tour’daki tek İspanyol ekibi Movistar’da da ufak çaplı bir kan değişimi oldu. Miguel Ángel López, Vuelta’da takımla yaşadığı anlaşmazlık sonrası gönderilirken 2019 sonunda Astana’dan paket halinde gelen İtalyan ikili Dario Cataldo ve Davide Villella ile de yollar ayrıldı. Gorka Izagirre beş sene sonra takıma geri döndü ve bunun yanında Movistar, kadrosunu geleceği parlak isimlerle güçlendirdi: Astana’dan Alex Aranburu ve Óscar Rodríguez ile beraber Ineos’dan Iván Sosa, DSM’den Max Kanter, EF’den Will Barta ve Caja Rural’den Oier Lazkano. Movistar böylece 2019 sonunda yaptığı ve Quintana-Landa-Carapaz üçlüsünü gönderip kadroyu ağırlıklı olarak gençlerle revize ettiği transfer sezonuna benzer ancak kesinlikle daha iyi bir dönem geçirmiş oldu.
Bike Exchange ise transferin nispeten sessiz takımlarındandı. Esteban Chaves’i EF’e gönderen Avustralya temsilcisi, Andrey Zeits ve Brent Bookwalter’ı da kaybetti. Buna karşın kadroya Lawson Craddock ve Matteo Sobrero eklendi. Mikel Nieve ise henüz bir sözleşme imzalamadı.
Kan kaybeden takımların başında yer alan DSM, sezon başındaki Marc Hirschi krizi ile zaten sallanmıştı. Buna rağmen Romain Bardet ve Michael Storer sayesinde iyi bir sezon geçiren Alman takımında Storer ve 2020 Giro ikincisi Jai Hindley takımdan ayrıldı. Yol kaptanlarından Chad Haga ve Jasha Sütterlin’de giderken tecrübeli yokuşçu Nicholas Roche ise emekli oldu. Gelen isimlere bakıldığında ise John Degenkolb’ün gelişi takımı sevindirirken gelen diğer beş sporcu DSM’in gelişim takımı ve düşük bütçeli Norveç takımı Uno-X’den gelecek vadeden isimlerdi.
En büyük takımlardan olan Jumbo-Visma’yı Rohan Dennis’in gelişi oldukça olumlu görülürken kötü bir sezon geçiren George Bennett takımdan ayrıldı. Christophe Laporte ile beraber Tosh van der Sande’de takıma katıldı. Jumbo-Visma geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi az ama öz transfer yaparken kariyerinin sonuna gelen dört kez Dünya zamana karşı şampiyonu Tony Martin’in yerini alacak olan Dennis, ayrıldığı ve katıldığı takımlar da göz önünde bulundurulursa bu sezonun en büyük transferlerinden biri oldu.
Qhubeka’da ise her şey bir muamma. 2022’de yarışıp yarışmayacağı konusunda kesin bir açıklama yapılmayan takım, yeni sponsor anlaşması da imzalamasına rağmen transfer yapmadı. Halihazırdaki kadrosunda 2022 için sözleşmesi olan toplam beş sporcu olan Güney Afrika temsilcisinden bu sonbaharda Nizzolo, Campenaerts, Gogl, Claeys ve Walscheid gibi isimler ayrılırken Fabio Aru ve Matteo Pelucchi de bisikleti bıraktı. Geçtiğimiz sezonun kadrosundan sözleşmesi devam eden tek önemli isim Sergio Henao olurken Domenico Pozzovivo, Carlos Barbero, Sander Armée ve Kilian Frankiny’nin gelecek sezon için henüz sözleşmesi bulunmuyor.
Trek-Segafredo’da Vincenzo Nibali iki sezonda kayda değer bir başarı kazanamadan ayrıldı. Ryan Mullen, Niklas Eg ve Nicola Conci gibi 4-5 senedir takımda olan isimler de ayrılıken Koen de Kort’da bisikletten emekli oldu. Nibali’den doğan lider boşluğu kesin olarak dolmazken Tony Gallopin, Dario Cataldo, Antwan Tolhoek ve Simon Pellaud ile Ciccone ve Mollema’nın etrafına güzel bir yokuş kadrosu yaratıldı.
UAE-Emirates kadrosunda ise gelişme var. Alexander Kristoff ve Sven Erik Bystrøm, Intermarché’ye giderken Dombrowski-Conti-de la Cruz-Riabushenko dörtlüsü Astana’ya geçti. Bisikleti bırakan Marco Marcato ile beraber Max Richeze’nin de bırakacağı söyleniyor. Davide Formolo ise henüz yeni sözleşme imzalamadı. Gelen isimler ise daha yüksek profilli sporcular oldu. Kristoff’dan doğan boşluğa Ackermann ve Hodeg gelirken asıl sıçrama Pogačar’ın etrafındaki domestik ordusunda oldu. Marc Soler, George Bennett ve Alexys Brunel bu amaçla takıma katılırken João Almeida ise ikinci bir lider olarak buraya geldi. Pogačar’ın Fransa Turu’nu hedefleyeceği düşünülürse Almeida’nın çok sevdiği Giro’ya lider olarak gelmesi sürpriz olmayacaktır. Emirates ayrıca 15 farklı milletten sporcusu ile Bahrain ile beraber pelotonda en kozmopolit takım durumunda.
En iyi birkaç Continental takıma baktığımızda ise Alpecin-Fenix, kadrosunu Michael Gogl, Oldani ve Robert Stannard ile güçlendirirken Sacha Modolo, Laurens de Vreese ve Ben Tullett ile yollar ayrıldı. Ayrıca Petr Vakoč ve Roy Jans da emekli oldu. Totalenergies takımında ise spot ışıkları elbette Peter Sagan’ın üzerinde. Kendisiyle beraber Oss ve Bodnar’ı da getiren Sagan yeni takımında kendini yeniden bisiklet seyircisine kanıtlamak zorunda. Kadrodaki önemli isimlerden Niki Terpstra henüz sözleşme imzalamadı. Fransız Baskı Romain Sicard ise 33 yaşında kariyerine nokta koydu. Arkéa Samsic’de Diego Rosa ayrılırken yerine Nicolas Edet ve Michel Ries geldi. Ayrıca Hugo Hofstetter de takıma katıldı.
Rus ekibi Gazprom Rusvelo’da da kan değişimi vardı. Takımın Zakarin ile birlikte en önemli isimleri olan Roman Kreuziger ve Vyacheslav Kuznetsov bisikleti bıraktı. Bunun yanında Simone Velasco Astana’ya giderken Cima kardeşlerin de durumu belirsiz. Fakat gelen isimler de Continental seviyede oldukça katkı sağlayacak isimler. Matteo Malucelli, Giovanni Carboni, Nicola Conci, Kevin Rivera ve José Manuel Díaz ile güçlenen Gazprom takımı, Giro’dan davet alabilmek için uğraşacak. Son olarak geçen sezon parlak bir performans gösteren Alberto Contador-Ivan Basso ikilisinin takımı EOLO-Kometa’da ise pek değişiklik olmadı. Manuel Belletti emekli olurken takıma Diego Rosa ve Mirco Maestri gibi iki tecrübeli isim eklendi.
2021 bisiklet sezonunda genel olarak takımların kadrolarına eklediği transferler ve sporu bırakan isimler de bu şekildeydi. Hareketli geçen 2021 sezonunu baştan sonra ele aldığımız ve heyecanla beklenen 2022 sezonu öncesi transferlere bakış attığımız yazımızın sonuna geldik. Önümüzdeki sezon görüşmek üzere!
Kaynak: 1